Acının Sesi

18 2 4
                                    

Ağlamam saçmalıktı. Dünya garip bir yer yaşamsa ağır, en kötüsü de en güvendiklerinden bir darbe almak... Yaşarken ölmek dediğimiz şey bu olsa gerek. Öldüm diye diye yaşamak, ihaneti bile bile güvenmek, nefreti bile bile sevmek, anlatmayı bildiğimiz halde susmak, bende yeni öğreniyorum neymiş yaşamak...

Ayla'ya dönüp:

-Kalk! Bitti(gözyaşlarımı silerek) hadi! Deniz bir sürü mesaj atmış zaten kafeye gidelim.
-Rihem sen iyi misin?
-Kötü olmak için bir sebep gerek ama ben o kadar bitirmek istiyorum ki beni kötü edebilecek bir sebep bile olmasın istiyorum. Bak kolay kolay geçmiyecek ama ben ne kadar istersem o kadar erken alışırım. Şimdi onunla ilgili konuşmak yerine hayatımıza devam etmeliyiz hadi kalk.
-Peki!

Ayla şaşkındı ama benim iyi olmam için elinden geleni yapardı. Bana uydu. Hemen mavi kotunu ve beyaz büstiyerini giydi. Bense siyah eşofmanımı ve siyah atletimi giydim. Saçlarımı dağınık bıraktım. Yorgun görünüyordum ama hiç aldırış etmedim. İkimizde hemencik hazırlanıp evden çıkmıştık...

Deniz'e biz geliyoruz diye mesaj attım. Bir sürü cevap vermişti ama bakmadım bile. Yol boyunca birbirimizle hiç konuşmadık. Kafeye varmıştık. Deniz beni görünce hemen koşup yanıma geldi.

-Rihem o kadar aradım. O kadar mesaj attım. Hastaneye kaldırılmışsın. Hepsi benim hatam sizi burda tek başınıza bırakmam doğru değildi. Çok üzgünüm Rihem iyi misin?

-Deniz sakin olur musun? Yok bişey hem boşver sen beni. Benim hiçbir şeyim yok.

Deniz bana pek inanmamıştı ama tavrım net olduğu için çok üstelemedi. Ayla Deniz ve ben saatlerce konuştuk. Ama Denize Merti söylemedim. Bilmemesi daha iyiydi. Ama yinede Deniz bende bir tuhaflık oluğunu söylüyordu. Beni o kadar iyi tanıyordu ki...

Ama ona her seferinde bir şeyim olmadığını söyledim. Ayla da istemesede bana destek çıktı. Denizi bir şekilde ikna etmiştik. Kafede olanları detaylı bir şekilde anlattım. Hava kararmaya başlıyordu. Deniz bizi eve bırakmayı teklif etti ama ben yürümek nefes almak istiyordum. Her şey üstüme üstüme geliyordu. Ayla ve ben kafeden ayrıldık. Denizle çok vakit geçirmedik çünkü ben iyi gibi yapıp iyi olmaya çalışıyordum ama içimde büyük fırtınalar kopuyordu. Merti hem aklımdan hem kalbimden silmek hiç kolay değildi ama yapıcaktım. Beynimin içinde bir sürü şeylerle uğraşıyorken sessizliği Ayla bozdu

-Nasılsın daha iyi misin?
-Kötü olmam için bir sebep yokk. Sen şimdi beni bırak da! Her zamanki gibi yıldızları izlemeye gidelim mi?

Aylanın gözleri sevinçten patlamıştı. Beraber yapmayı en sevdiğimiz aktivite buydu. En yüksek binanın tepesine uzanıp yıldızları seyretmek. Hiç düşünmeden kabul etti. Adımlarımız hızlanmıştı. En yüksek binanın tepesine çıkmak için bir sürü merdiven çıktık. Ve sonunda huzur....

Görmekten hiç bıkmayacağım şeydi yıldızlar. Ayla ile hemen uzandık. Ayla telefonu eline aldı. Müzik açıcağı belliydi. Ama açtığı şarkının gözlerimi dolduracağı aklıma gelmemişti. Tuğkan - Kusura bakma- . Neden bilmiyorum ama ağlamak üzereydim. Ayla da sanki benim canımı yakmak için bu şarkıyı seçmişti...

Ayla'ya dönüp:

-Ver şu telefonu sanki başka müzik kalmadı dedim. Kırıldığımı anlamıştı ama sustu. Şarkıyı değiştirdim. Kaan Boşnak - Bırakma kendini -. Şarkısını açıp biraz da olsa kendime geldim. Saatlerce yıldızları izledim. Ve bütün yaşadıklarımı düşündüm.

Kaç saat orda kaldık bilmiyorum ama öylece yıldızları seyretmiştik tek kelime bile konuşmadan. Eve geldiğimizde rahatlamış olmam lazımdı ama ben aksine hüzünlenmiştim. İçimde tarif edemediğim bir yorgunluk ve dargınlık vardı. Nefes alırken bile zorlanıyordum. Keşke biri gelse de karşıma anlatsa bana içimdeki sıkıntıyı çünkü ne olduğunu bende bilmiyordum.

YILDIZLARA DOKUNMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin