Karanlığın İçinde Aydınlık Aramak

16 3 13
                                    

Gözlerim dolmuştu. Onu beklemiyordum. Kafamda milyon tane soru vardı. Onun gözlerinin içi sanki çok yorgun biri ama bir o kadar da heyecanlı gibi bakıyordu. Karşımda onu görmek kelimeler sustu gözlerimiz konuştu ama sanki ne konuştuklarını biz bile bilmiyorduk. Hayat neydi? Bu kadar kısa ama bir o kadar uzun anlar nasıl olabilirdi. 1 gün 1 ömür olabiliyormuş meğer....

Uzun bir sessizlik oldu. O sessizliği Mert bozdu:

-R-Rihem!

Ben hala hiçbir şey söylemiyordum. Gözümden akan yaştan başka bir tepkim yoktu. O anki düşüncelerimi anlatamazdım. Ben kaçtıkça nasıl olurda her şey daha da çıkmaza girerdi. Gerçekten bu duyguyu anlatacak kelime yoktu. Ruhum daralıyordu sanki. Mert tekrar konuştu:

-Rihem biliyorum şuan neden burdasın diyorsun? Ama seninle konuşmak istedim. Gideceğini bile bilmiyordum. Attığın story olmasa yine öğrenemeyecektim. Adresini de Ayla'dan aldım. Lütfen biraz konuşalım mı?

Kendime gelmem biraz vakit alsada içeriye girmesi için kapının önünden çekildim ve salona gittim. O da arkamdan gelmişti. Ve konuşmaya devam etti:

-Evin güzelmiş...

-Ne yani buraya ta Aydın'dan bunu söylemeye mi geldin? Mert ne yapmaya çalışıyorsun? Gerçekten artık yoruldum. Bana ne istediğini söyle ve sonra da git! Lütfen artık işleri daha da karışık hale getirme! Evleniyorsun işte hemde tam doğum günümde! Bak ben senin hayatından çıktım. Ama sen niye hala zorluyorsun ve benim hayatıma giriyorsun. Amacın canımı yakmak mı eğer amacın buysa onu zaten yapıyorsun. Hemde fazlasıyla. Her gün acı çektiriyorsun zaten. Ben herşeyi unutmak için geldim buraya. Ama sen burdasın....

Bunları söylerken hem ağlıyor hemde biraz bağırıyordum. Oysa acı çeker gibi yutkunup beni dinliyordu. Biraz sessizlikten sonra konuşmaya başladı:

-Rihem bak! Biliyorum burda olmam lazımdı ama yapamadım. O gün beni bir daha görmeyeceksin dedim ama benim seni bir daha görmeyeceğim aklıma gelmedi. O günden sonra kafeye gittim hemde her gün belki oraya gelirsin diye. Sonra evinin önünden geçtim her gün belki seni görürüm diye ama sonra öğrendim ki yoksun. Seni görememe ihtimali varya öyle bir acı veriyor ki bana...

-Mert sen ciddi olamazsın. Lütfen artık yapma şunu. Böyle konuşma. Sen dedin her şeyi unut dedin. Sen gittin. Somra yine geldin. Ve evleniyorum dedin. Sonra bidaha yüzümü görmeyeceksin dedin şimdi burdasın. Ne yapmaya çalışıyorsun amacın beni öldürmek mi?

-Rihem sus! Sakın bir daha ölümden bahsetme! Ben senin saçının bir teline kıyamazken bunu nasıl düşünürsün?

-Sen mi bana kıyamazsın? Bu hayatta bana en çok acıyı sen yaşattın.

-Rihem yapma!

O da ağlamaya başlamıştı. Gerçekten çok yorgun görünüyordu. Acı çeker gibi bakıyordu bana. Ama bunlar ona karşı olan öfkemi geçirmeye yetmiyordu. Mert:

-Bak neden burdayım biliyor musun?

-Neden! Söyle artık ve git lütfen. Artık aana yalvarıyorum bana daha fazla acı çektirme!

-Rihem yapma şunu. Sen öyle dedikçe içimde sanki bir şeyler kopuyor. Ben yapamıyormuşum Rihem seni görmeden bir an bile geçirmiyormuşum. Ama evleniyorsun diyeceksin. Sanki ben istiyorum evlenmek ama Gizem'e de bunu yapmak istemiyorum o kadar yıl beraber geçirdik her şey hazır ona ne diyeceğimi de bilmiyorum. Offfff Rihem şu an tek bildiğim senden uzak kalmadığım...

-Gizem'e bunu yapmak istemiyorsun ama beni her geçen gün öldürüyorsun. Tamam Mert ben anlayacağımı anladım şimdi lütfen git!

-Rihem yapma! Ben öyle demek istemedim. Sadece anla işte. Düğün tarihimizi de Gizem seçmiş benim seçtikten sonra haberim oldu. Geçen yıl sana hediye falan aldığımı biliyordu. Sanırım sana inat yaptı. O da farkında benim sana nasıl baktığımın. Ben ona git hallet demiştim o da bu tarihi seçmiş. Hatta kavga bile ettik. Amacım asla seni üzmek değil!

YILDIZLARA DOKUNMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin