O gün gelmişti gidiyordum...
Ailemle beraber eşyalarımı toparlayıp arabaya koymuştuk. Gidiceğimi sadece Deniz biliyordu. Sadece onunla vedalaştım. Ailem beni oraya yerleştirip döneceklerdi. Ne de olsa haftalardır evde yoklardı. Bide Emel teyze yani Mert'in annesi benim annemin en yakın arkadaşı idi. Onlara yardım edeceğini söyledi bir sürü de davetiye gelmişti. Bizim orda yazları çok düğün olur bu yüzden benim yanımda kalamayacaklardı. İlk defa yalnız kalmıyordum ama ilk defa hiç gitmediğim bir yere gidiyordum. Biraz tedirgindim ama çok gitmek istediğim için hiç korkmuyordum....
Arabaya bindik... Uçakla gidiceğimiz için izmir havalimanına gittik. Yol 3 saat sürmüştü. Yol boyu müzik dinlemiştim. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum yani ilerde epeyce düşüneceğim zamanım olacaktı. Yani en azından ben öyle sanıyordum...
Uçağa bindik. Ve işte dönüşü olmayan bir yola girmiştim. En son annemler gelmeden önce görmüştüm Mert'i bi daha görmeyeceksin demişti orda olduğum sürede de görmemiştim. Ama istese de artık ne o beni ne de ben onu göremeyecektim. Gözlerimi kapattım ve yolculuğun tadını çıkarmaya çalışıtım. Kulağımda ise Emre Aydın ve Model'in söylediği ~Bir pazar kahvaltısı~ şarkısı çalıyordu. Uykuya dalmışım. Uyandığımda annem gülümseyerek birazdan iniş yapacağımızı söyledi. Baya uyumuşum herhalde ama çok yorgundum ve artık gidiceğim de kesinleşince rahatlıktan uyumuşum herhalde...
Hemen toparlandım. Çok geçmeden de uçak piste indi. Uçaktan indiğimizde bizi siyah bir araba bekliyordu. Bu Murat amcaydı. Babamın dediği gibi sanırım bana burda çok yardımcı olacaktı. Bizi pistten aldı. Ve benim için tutulan eve götürdü. Hava çoktan kararmıştı. Bana tutulan eve benim eşyalarımı yerleştirip bugün Murat amca gilde kalacaktık. Murat amca babamın kardeşi kadar yakındı. Çok severdi babamı babamda onu çok severdi...
İstanbul ne kadar büyük bir yermiş. Kocaman kocaman binaları vardı. Gerçekten bir sürü ve kocaman binaları vardı. Gözümü alamıyordum. Aslına bakarsanız sevmemiştim İstanbulu. Çünkü benim memleketimde her yer yeşillikti. Sessiz sakın bir yerdi gökyüzü çok güzeldi. Ama burda gökyüzü bile nerdeyse gözüküyordu. Ancak yüksek bir binanın tepesinden bakarsan belki gözükürdü...
Şehrin bir sürü ışığı vardı. Saat geç olmuştu ama bu saatte bile bir sürü araba vardı etrafta. Ben hayatımda hiç bu kadar kalabalık bir yer görmemiştim. Aslında biraz tedirginliğim artmıştı. Ben kendi kendime konuşurken Murat amca birden durdu. Kafamı çevirdiğimde gerçekten büyüleyici bir ev vardı karşımda. Villa gibi bir yerdi havuzluydu. Ve havuzun çevresi üstü kapalıydı. Ev çok büyük ve dubleksti. Ben içimden burası değildir herhalde diyordum ama benim kafamdaki soruları Murat amca cevapladı:
-Beğendin mi?
Ne yani burası mıydı? Olamazdı sadece benim için burası çok büyüktü. Evet Murat amca çok zengindi. Koskoca İstanbulda 2 holding sahibiydi. Ama bu benim için çok fazlaydı. Ben sessiz sakin bir yer bekliyordum. Tamam bu evin de çok güzel bir bahçesi vardı. Etrafında çok bina yoktu ve Üniversite hemen göz mesafesindeydi ama benim için çok fazlaydı. O yüzden konuşmaya başladım:
-Murat amca burası çok güzel ama bana çok büyük ben burada tek başıma nasıl yaşarım ki? Gerçekten çok güzel ve okulun dibinde ama bana çok fazla.
Annem ve babam da evi görünce şaşırmışlardı ama onlar gülüyordu sanırım hoşlarına gitmişti ev. Murat amca söze girdi:
-Rihemcim sen yakında çok başarılı bir doktor olacaksın ve o zaman temelli burda yaşayacaksın o yüzden benden sana erken bir mezuniyet hediyesi olsun bu. Hem rahat rahat takılırsın merak etme ben ve eşim her şeyi ayarladık. Evde ne istersen var zaten bir eksiğin olursa da hemen bana bildirmen yeterli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA DOKUNMAK
RomanceHayallerini kurduğunuz aşkın hayali olarak kalmak... Rihem ve Mert bedenleri ayrı ama ruhları beraber. Zorluklara rağmen sevgileri ayakta. Ama yıldız olmak varsa kaderde boyun eğmekten başka çaremiz yoktur. Sadece yıldızlara dokunmak için çabalarız...