Ruhun Kırıkları

12 3 11
                                    

Kendime gelmiştim. Ondan uzaklaştım. Ama onun yüzünde hala bir endişe vardı. Ben:

-Ya kusura bakma bir an korktum. Senide rahatsız ettim ama başka kimse gelmedi aklıma o yüzden seni aradım. Zaten gecenin ikisinde de arayacak kimse yoktu.

-Ne kusuru Rihem sakin ol lütfen! Tabiki beni arıyacaksın. Sakın bir daha böyle düşünme!

-Peki içeri gel bende üzerimi falan değiştirip bir kendime geleyim.

-Tamam ben seni salonda bekliyorum.

O salona geçmişti. Bende yukarı odama çıktım. Üzerimi değiştirmek istiyordum. Siyah atleti mi ve beyaz eşofman şortumu geçirdim üzerime elimi yüzümü yıkadım. Kendime geldim. Sonra Demir'in yanına indim. Ordan aldığım bir kalemle saçımı dağınık bir şekilde topladım. Sonra Demir'in yanına oturdum. Kafamı onun omzuna koyup:

-Teşekkür ederim.

-Hiç bir önemi yok. Ama sen neden. Bu kadar korktun. Yoksa tek kalmaktan korkuyor musun?

-Ya aslında erken uyuduğum için gece birden uyandım. Karanlıkta tek başıma kalmaktan zaten korkarım, sonra korktuğum için de garip garip sesler duymaya başladım. Yanımda biri de olmayınca işte...

-Tamam tamam ben burdayım artık. Korkmana gerek yok. Sen git deyinceye kadar da burdayım.

İkimizde gülmüştük. Benimde keyfim yerine geliyordu. Demir'e içimdeki her şeyi anlatmak istiyordum bana iyi geliyordu çünkü bu. Zaten Demir de içimi okuyormuş gibi bana sorular soruyordu:

-Peki neden okulların açılmasına daha çok varken yalnız başına buraya gelmeye karar verdin?

-İşte bunu anlatmaya cesaretim yok!

-Neden peki bana anlatabilirsin.

-Biliyorum. Peki! Anlatıyorum.

Beni pür dikkat dinliyordu. Başımı omzundan kaldırıp gözlerinin içine bakıyordum. Ve ona Mert'i yaşadıklarımızı Gizem'i anlattım...

Epey anlatmıştım sonra bana dönüp:

-Mert denen herif de hiç şeref yok mu acaba?

-Yinede kalp işte. Hala onu seviyor. Hem biliyor musun? Tam 21 temmuz yani doğum günümde evleniyorlar.

-Şaka mı yapıyorsun?

-Hayır

-Sanki şaka gibi ama ne diyeceğimi bilmiyorum Rihem. Sende ondan kaçtın. Ondan ne kadar uzak olursam daha çabuk alışırım dedin dimi?

-Evet beni gerçekten anlamışsın.

-Ama yinede canın çok yanıyor dimi?

O an hiçbir şey diyemedim. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Tek yapabildiğim buydu. O da hiçbir şey söylemedi sanki o da kahroluyor gibiydi...

Demir'in ağzından:

Demek kalbi doluydu. Ama bir erkek bir kıza heleki Rihem gibi bir kıza bunu nasıl yapabilirdi. Bir insanın bu kadar canını yakarak nasıl mutlu olabilirdi. O Mert'i elime verseler öldürünceye kadar dövebilirdim. Rihem her ağladında benim kalbime bir bıçak saplanıyor. Hemde başka birisi onu ağlatan. Üzerine bu kadar da olmaz dedirten nikah tarihleri. Hayatı zindan etmişsin zaten bide üstüne dalga geçiyorsun. Bence Mert seni hiç sevmemişti. Ama sen onu seviyordun. Ah be Rihem keşke senin ağlamamanı sağlayabilsem...

Rihem'in ağzından :

Bir süre omzunda ağladım. O da hiç bir şey söylemedi bile benim konuşmak için hazır olacağım zamanı bekledi. Bende sanki orda huzur bulmuştum. Biraz öyle bekledim.
Sonra ben kafamı kaldırıp onun yüzüne baktım. O da sanki benim gibi kahroluyordu. O an onu üzmemem gerektiğini düşündüm ve ona dönüp:

YILDIZLARA DOKUNMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin