Tek ihtiyacım uykuydu. Biraz uyumak istiyordum. Kafamı yastığa koyar koymaz uykuya daldım..."Işıklı bir bahçeydi önümdeki. Hava karanlıktı ama Ay geceyi aydınlatıyordu... Ağaçların yeşillikleri yerdeki çimenler ısıtıyordu içimi. Gökyüzündeki milyonlarca yıldız dans ediyordu ahenkle. Manzaranın tadını çıkarırken bir ses geldi arkamdan...
-Rihem!
Sesin tanıdıklığı ürpertti içimi. Nabzımın atışı kulaklarımdaydı. Arkamı döndüm birden. Ve hiç aklımdan çıkmayan yüz karşımdaydı. MERT!.
Sanki gözleri gülümsüyordu bana. Uzun uzun baktık birbirimize. Sonra sesi yankılandı gökyüzünde:
-Çok beklettim özür dilerim!
Etraftan bir müzik sesi yükseldi. Nerden geldiği belirsizdi. Beynim bana oyun da oynuyor olabilirdi. Kafamın içindeki ritimle Mert bana doğru gelmeye başladı. Attığı her adımda yüzü daha da güzelleşiyordu. Yüzündeki gülümseme hiç olmadığı kadar sıcaktı. Birbirimize bakarak anlatıyorduk bir çok şeyi...
- Rihem, seni çok özledim...
Sesi kalbimdeydi sanki. Hemde hiç olmadığı kadar yakındı bana. Kulağıma eyildi ve konuşmaya devam etti:
-Geldim Güzelim! Sonsuza kadar yanında olmaya geldim. Gözyaşlarını silmeye geldim. Yanında olamadığım her anın telafisi için geldim. Sensiz kaldığım her bir günün acısını çıkarmaya geldim. Elini asla bırakmamaya geldim.
-Mert! Sen!...
-Şşşştttt! Sus güzelim. Sadece beni ve kalbini dinle bu gece. Çünkü bu gece sonsuz bir masalın ilk sayfası. Ve ilk sayfaya geçmişi değil de şu anı yazalım. İkimizi, bizi yazalım...
Bedenlerimiz birbirine deyiyordu. Kafalarımızı birbirine yaslamıştık. Ellerimiz birbirine kenetlenmişti. Gözlerimiz buluştu o an. Mert yavaşça oturttu beni çimlerin üstüne. Sonra boynumdan tuttu ve başımı çimlerin üstüne koydu. Gökyüzü pencerem olmuştu. O da yanıma uzandı. Eli hala elindeydi. Ve bana:
-Bak Rihem, gökyüzündeki yıldızları sayabiliyor musun?
-Hayır.
-İşte benim sana olan sevgim de bu yıldızlar kadar sayılması imkansız ve asla sonu olmayan bir sevgi.
-Benim sevgim de senin sevginin iki katı o zaman. Çünkü seni benim kadar kimse sevemez.
Ben öyle söyleyince Mert doğruldu. Elini yanağıma dokundurdu. Gözleri gözlerimle buluştu. Ve konuşmaya devam etti...
-Eğer bu masalın sonu istediğimiz gibi gitmezse sevgilim. Son sayfayı kopar at. Sonra da yıldızlara bak. Bizim masalımızı onlar anlatsın bırak.
Çok özlersen beni onlara fısılda sevgini.
Çok ağlarsan bensiz onlara söyle derdini.
Çok acıtırsa canını gerçekler onlar sana masalımızı söyler.
Ve çok seversen beni, yıldızların sayılamayacağının imksansızlığı gelsin aklına o zaman unutman kolay olur beni... "Gözlerimi açtığımda nefesim ağzımdaydı. Etrafa bakındım Mert'i arar gibi. Ama beynim bunun rüya olduğunu anlayınca istemsizce ağlamaya başladım...
Nefesim sıkılıyordu. Sanki kalbimin üstüne bir oturmuşta nefes almama izin vermiyordu. Aklıma yazı yazmaktan başka bir şey gelmedi. Hemen her zamanki defterimi çıkardım. Ayla'ya da sıkı sıkı tembehlemiştim. Eğer ben senden önce ölürsem bu defteri yak demiştim. Çünkü bu defter beni ifşalayan tek şeydi ve birinin eline geçmesini istemiyordum. Yazmaya başladım satırlara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLARA DOKUNMAK
Любовные романыHayallerini kurduğunuz aşkın hayali olarak kalmak... Rihem ve Mert bedenleri ayrı ama ruhları beraber. Zorluklara rağmen sevgileri ayakta. Ama yıldız olmak varsa kaderde boyun eğmekten başka çaremiz yoktur. Sadece yıldızlara dokunmak için çabalarız...