Doğum Günü

11 5 12
                                    

O gitmişti... Hayat yeniden mi başlıyordu yoksa onunla beraber hayatım da mı gitmişti bilmiyorum. Ona ulaşabileceğim ne bir telefon ne de bir sosyal medya vardı. Bir kalp aynı yerden kaç defa kırılır. Aşkın ne olduğunu erken öğrenmiştim ama aşkımı yaşayamadan bitirmek zorunda kalmıştım. Onun gidişinin ardından yapabildiğim tek şey ağlamaktı. Sonra yazdığım defter aklıma geldi. Defteri aldım elime ve yazmaya başladım. Onu, gidişini, aşkımı her şeyi yazdım. Ve altına ufak bir not bıraktım:

"kalp unutmaz kolay kolay, akıl sevmez unutmadan, ömür biterse bir gün, gökyüzünde yıldızlarda bul beni"

Çok yorgun hissediyordum. Yatağa uzandım sadece ve anında uykuya dalmışım...

Gözümü açtığımda, uyanmak istemediğim bir dünya bekliyordu beni. Kalktım ve saate baktım. Saat ertesi gün akşam 20.45 olmuştu. Ne kadar çok uyumuşum. Ruhum ne kadar çok yorulmuş. Ama bu uyku bana iyi gelmişti. Acıktığımı hissettim. Ama telefonuma gelen 13 cevapsız çağrı beni biraz korkutmuştu. Ve bu aramaları yapan Demir'di. İlk olarak onu aradım. Acaba bir şey mi oldu? diye. Telefon ilk çalışında açıldı:

-Alo Rihem!

-Efendim Demir.

-Rihem o kadar aradım, neredeydin?

-Uyuya kalmışım. Bir şey mi olmuştu?

-Ya aslında ben yarın Amerika'ya dönmeye karar verdim. Gitmeden son kez görmek istedim seni. Müsait misin?

-T-tabi evdeyim.

Telefonu kapattım. Şu aralar neden herkes gitmenin peşindeydi. Yalnız başladığım şu hayatta, neden yalnız devam etmek zorundaydım. Mert zaten koskoca bir boşluk bırakıp gitmişti. Ben o boşluktan çıkamıyordum. Şimdi de Demir, buradaki tek tanıdığım insan gidecekti. Ve ben burada tek başıma kalacaktım. Gece korktuğumda arayacak biri olmayacaktı artık. Mert'e zaten ulaşamayacaktım. Başka kimse de yoktu. Ayla aklıma gelmişti. Ona kızgındım ama Mert'le konuştuktan sonra ona kızgınlığım da geçmişti. Ama o burda değildi. Ve istediğim zaman gelemeyecekti...

*Duygular bitirir seni. Umutlar yıpratır. Sezgiler güçlendirir. Acı ise yaşatır.

Çok geçmeden Demir geldi. Kapıyı açtığımda benim görüntümden çok memnun olmamıştı. Bana dönüp:

-Rihem iyi misin?

-İyiyim dediğim gibi uykudan uyandım da biraz sersemim sadece.

-Peki gitmeden seni görmek istedim.

-Nereye gidiyorsun?

-Amerika'ya aslında gitmeyecektim ama orda yaşamaya karar verdim sanırım böylesi daha iyi olacak!

Bunu derken yüzüme bakmadı. Elini saçıyla ensesinin arasında gezdirdi. Sanırım ikimizin aklından da aynı şeyler geçiyordu. Ama ben bozuntuya vermedim:

-Ne zaman belli oldu gideceğin?

-Dün akşam. Aslında ani gelişti.

O sırada hala kapıda olduğumuzu farkettim. Demir'e dönüp:

-İçeri geçsene.

-Yok gidiyim ben. Sadece hoşçakal demek istedim.

-Neden bu kadar acele ediyorsun?

-Geç kalmak istemiyorum. Ve sanırım her an fikrim değişecek gibi. Fikrim değişmeden gitsem iyi olacak.

-Peki ben bundan sonra kimi arayacağım? Korktuğumda mesela!

-Rihem her zaman beni arayabilirsin. Ben burdaki tanıdığım insanlara bile ulaşırım. Başın sıkıştığında her zaman ben varım hatta ilk uçakla gelirim bile! Ama gitmem gerek. Benim mutluluğum için!

YILDIZLARA DOKUNMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin