Bölüm şarkısı : Güler Özince-Merkür Retrosu
🌠
Bir hafta boyunca özel ihtiyaçlar dışında odamdan çıkmamış, ağzımın tadı olmadığı içinde yediğim bir kase çorba ile en az üç kilo vermiştim. Öyle ki artık terden kokan bedenim birazdan buharlaşacak gibi hissetmiş ve yarım saatlik bir duş alıp tez kıyafetler ile odadan sonunda çıkmıştım.
Furkan beni yalnız bırakmıyor Bazenleri kaşıma gelip yanıt beklemeden sohbet ediyordu. Benden çok yokluğumla savaşıyor gibiydi. Eve gitmesini söylediğim her an gözlerinde dans eden alevleri görebiliyor kavurucu öfkesini yüreğimin en ücra köşesinde hissediyordum.
Bütün gün yemeklerimi kapıya bırakmış hatta son günlerde o kadar bıkmıştı ki kapımın önüne lazımlık koyup kendi kendine sövmüştü.
Odamın kapısını araladım. Sessiz adımlarla salona geçip içeriye kısaca bir göz attım. Görünürde kimse yoktu. Diğer yatak odasının kapısını araladığımda sırtını yatak başlığına yaslamış oturur pozisyonda uyuduğunu gördüm. Onu bu kadar yorduğumu bilmiyordum. Arkamdan kapıyı kapatıp parmak uçlarımda yanına ulaştım. Yatağın üzerine çıktığımda oluşan gıcırtı ile olduğu yerde kıpırdansa da hala uyumaya devam etmesi rahat hissettirdi. Sonunda yanına ulaşıp oturdum.
Gördüğü rüyadan olsa gerek kırışan alnını, çökmüş göz altlarını ve yanağına düşen kirpiği izledim. Tam onu almaya yeltenmiştim ki Furkanın açılan gözleri ile elim havada kalktı. Kolumdan yakalayıp beni yatırdı ve ağırlığını vermeyecek halde üzerime çöktü. Şaşkınlıktan sonuna kadar açılmış bakışlarım onun keskin yüz hatları ile kısıldı.
"Bana ceza mı veriyorsun?" mırıldanır gibi çıkan sesi o kadar yumuşaktı ki elimle tutup göğüs kafesimd saklayasım geldi.
"Ne?" evet, ağzımdan çıkan sadece 'ne' olmuştu. Kollarımı iki yana açıp elleri ile kaçmam engelledi. Zaten kaçmak da istemiyordum. O kadar yorgundum ki sıcak su iyice vücudumu uyuşturmuştu.
"Odandan çıkmıyorsun, asla yemek yemiyorsun. Sadece ben bu odaya geçtiğimde tuvalete gidiyorsun. Benden neden kaçıyorsun?" Tek nefeste söylediği bir paragraglık cümleler ile derin bir nefes verdi. Bir yandan da olumsuz bir şey duymuş gibi başını sağa sola sallıyordu. Alnına düşen saçları kesilmesi gerektiğini belli ediyordu. Hareket etmedim. Hiçbir şey söylemedim de. Bu onu sinirlendirmiş olacak ki bileklerimi daha sıkı tuttu. İşte bu beni öfkelendirmeye yetmişti.
"Öfkene hakim olmayı öğren. Canımı yakmama izin vermem." Hırsla kolumu çekmeye çalıştım ama izin vermedi. Fazla güçlüydü. İlk göz göze geldiğimiz gün ki gibi kasıklarına tekme atmayı düşünsem de bunu anlamış gibi engel oldu. Başımı geri yastığa gömdüm.
"Üzgünüm, " elleri gevşedi ama hala tutmaya devam etti." Bana bir cevap ver Mısra, bu şekilde ikimizede acı veriyorsun. Terk edip gidemeyeceğini ikimizde biliyoruz."
Doğru söylüyordu. Onları bırakıp gidemezdim. Kaçmak söz konusu dahi olamazdı. Bütün gerçekler yine beynime hücum ederken ağlamamak için dişlerimi sıktım.
Düşünsenize, eğer Furkanın dedesi bencil olmasaydı benim ailem hala varlığını sürebilirdi. Bu gerçek öyle canımı yakıyordu ki onunla evlenmek istememe rağmen bir kaldırım taşına takılmış gibiydim. Aşamıyordum. Sadece olduğum yere çöküyor ellerimi başıma sarıyordum.
"Beni seviyor musun?" sorduğu soru ile afalladım.
"Tabii ki evet, bu nasıl soru?"
"O zaman neyden kaçıyorsun? Artık geçmişe bakmayı bırak, geleceğin ile ilgilen. Üzgünüm, aileni geri getiremem. Sana kaybettiğin çocukluğunu hiçbir şey olmamış gibi geri veremem. Ama geleceğini daha iyi yaşamanı sağlayabilirim-"
Daha fazla konuşmasına izin vermedim ve dudaklarına dudaklarımı dokundurdum. Acı çekiyorduk. Asla geçmeyecek olan geçmişimizi, yeni duygularımız ile yok etmeye çalışıyorduk. Geleceğimizi inşa etmeye çalışıyorduk.
Ellerimi bıraktığında artık yüzü avuçlarım arasındaydı. Belimden kavrayıp beni kaldırdı ve kucağına çekti. Saniyelerce süren öpüşmemizin ardından burnuma öpücük bıraktı. Alnını alnıma yasladı. İkimizin solukları aşkla ve şehvetle birbirine karıştı.
"Hadi," dedim boğuk çıkan sesimle. "Bebeğimizin cinsiyetini öğrenmeye gidelim."
Kapattığı gözlerini açtı. Bunun rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Kucağına kalkıp zemine bastım. Ben zaten hazırdım. Bu durumda makyaj yapacak halimde yoktu. Furkan, bir çanta dolusu getirdiği kıyafetleri arasından lacivert kazağı çıkardı. Üzerine geçirip bana döndü. Altında ki siyah pantolon ile tamamen aynı renklerden oluşan takım gibi olmuştuk. Kırık aynada görebildiği ladar saçını düzeltip masanın üzerinden arabanın anahtarını aldı.
Önümde durdu. Eli, boş duran elimi kavradı ve parmaklarımızı kenetledi.
"Gidelim."
Başını salladı ve çıkışa yürüdü. Gidelim kelimesini sadece doktora gidelim anlamında söylememiştim. Ama Furkan öyle heyecanlıydı ki bunu diğer türlü anlamamıştı bile. Onun bu haline gülümsedim.
☁️
Selam, karakterlerimin mutluluğu benim için çok önemli. O yüzden tatlı mı tatlı bir bölüm bırakmak istedim.
Sizce bebeğin cinsiyeti ne olacak? Kız mı, erkek mi? Ayayyaya, resmen kendi bebeğim olacak kadar sevinçliyim.
Sizleri seviyorum. 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOCUĞUMUN BABASI | Texting ✔
Teen Fiction| Tamamlandı | Furkan : Sana bir şey diyeyim mi? Furkan : Bence sen benden bilerek hamile kaldın. Furkan : Çünkü zenginim. 05***: Bilerek hamile kaldın? 05***: Embriyo gel sen yerleş içime 05***: diye mi anlaştım lan ben? 05***: ama haklısın çevrend...