Yeni bölüm geldi canlar!
Bu bölümde çok sayıda sansürlü küfür var, ama bu benim suçum değil aslında. Tamamen bir karakter yüzünden. Neyse anlarsınız.
Başlayalım!!
Zaman denen gudubet geçmek bilmiyordu, sanki bana tekrardan, tekrardan acı çektirmek istiyordu. Yolun sonuna geldiğimi biliyordum, ona ne desem yaramazdı, Izuku Madokira'nın kurbanıydı işte!
Burada şuan ölmüyor olsam bile Madokira beni salmazdı, tek isteği benim içimdeki ejder ikizleri Allahına kavuşturmaktı. Yani bu işten talk no jutsu kullanarak kurtulamazdım.
Bilincimin son damlalarını boş konuşarak geçirip ölme ihtimalimi %100'den %200'e yükseltmemek için sadece çenemi kapattım. Izuku- yani Madokira hayvan gibi gülüyordu.
"Lanet olsun! Seni öldürecek!" Diye bağırdı Shiroi. Bilmediğim bir sey söylesin bari de dilim kurumasın.
"Bu işi bitirmek sandığımdan kolay olacak galiba... Kuroi yer edinmek için ne zayıf bir vücut seçmiş!" Sağ içinden eli neon yeşil bir sıvı akan kömür tabanlı bir pençeye dönüştü. Bununla bana vuracak olursa, yere düşmeden ölürdüm zaten.
Pençesini kafama indirmek için kaldırdı, Allahım sana şükürler olsun ölmeden önce kelime-i şehadet getirecek zaman nasip ettin!
Hoşçakal dünya!
Hoşçakal anne, baba!
Hoşçakal kanka!
Hoşçakal garson amca!
Hoşçakal UA!
Hoşçakal ulan hoşçakal!!!
Son dualarımı etmeyi bitirmiş, ölümü kucaklamaya hazırlanmıştım ki...
"STUN GRENADE!!"
Hırçın bir ses ve bir gürültü koptu, pençe hiç bir yerime inmedi,daha da önemlisi, henüz ölmedim!
Gürültüyü çıkaran kimse beni kapıp yukarı atladı, yavaşça gözlerimi açmaya zahmet ettim.
"B-b-b....Bakugou..?"
Bir süre önce, Bakugou bakış açısı:
Boş boş sokakta dolanıp Isabella için hangi restoranı teklif etsem diye düşünüyordum, lanet Deku bile kanalizasyon çukuru'na açılmıştı, ama Bella her şekilde beni reddetmeye devam ediyordu.
O sırada köprüden hafif bir ışığın geldiğini gördüm, ve bu yeşil fener gibi bir çift parıltının kimden gelebileceğini az çok tahmin ediyordum.
Kanalizasyon çukuru orada ne yapıyor bilmiyordum ama sonuçta kız olduğu ve Isabella'yla iyi arkadaş oldukları için ona danışabilirim diye düşündüm. Tehdit edersem kimseye yumurtlayamaz, değil mi!?
Köprünün kenarına koşup yanına gelecektim ki, yanında biri daha olduğunu farkettim; Lanet Deku.
Onların romantizmiyle midemi bulandırmak istemediğim için oradan tüyecektim, ama bir anda kanalizasyon çukurunun ağlayarak yere düştüğünü gördüm.
"Ne haltlar oluyor lan burada...?!" Diye mırıldandım, Deku'nun eli sivri ve iğrenç bir pençeye dönüşmüştü, bunun Deku olma ihtimali Isabella'nın beni kuzu kuzu kabullenmesi kadar imkansızdı.
Şimdi kanalizasyon çukurundan bana ne? Olabilir. Ama ona yardım etmezsem muhtemelen Bella benim anamı s****di. Bunu göze alamam.
Derin bir nefes alıp nitrogliserini etkinleştirdim, ve....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Japonya'da bir türk kızı 《 BNHA hikayesi 》 [TAMAMLANDI]
FanficBir türk japonya'ya gelse ne olurdu? Üstüne bir de UA'ye kabul edilse? Bunu öğrenmek için hikayeyi okuyun ^-^ Kapak tasarımı @AydakiSakuraaa 'ya aittir ♡-♡