Hayata Geri Dönüş

825 109 259
                                        

Evet geri döndüm canlağr hehe:)

Bu bölüm bildiklerinize benzemiyor, yani hiç böyle yazdığımı hatırlamıyorum *öhöm*

Neyse uzatmadaağn....

Başlayalım!!

Her şeyi atlatmış olduğumuz gerçeği şok ediciydi, bu artık Madokira diye bir malın kalmadığını, benim Izuku'yu öptüğümü ve büyüdüğümde onlara anlatıp güleceğim bir çok Katsuzzy anısı yaşandığının kanıtıydı.

Vay canına, galiba hayat çok yumuşak. Sümüklü böcek gibi falan. (Bir dakika ciddi kalamıyorum yhaağ)

Hah! Size neler olduğunu anlatacaktım değil mi?

Öncelikle bizi ambulansla hastaneye götürdüler, yani benim pek bir şeyim yoktu ama ard arda yaralanıp iyileşmekten çökmüştüm.

Izuku'nun sol yanağında bir kesik vardı, Suna'nın beyni erimiş- aslında tam olarak öyle değildi, sadece bir süre söylenilenleri anlamakta güçlük çekiyordu. Gücünü fazla dozda kullandığı için zedelenmişti. Kirishima'nın bacağı kırılmıştı, ve diğerleri de hafif yaralar almıştı.

Suna'nın hastane odasında Katsuki'yle hakaret hakarete bağırdığını ve komik derecede flörtleştiğini hatırladıkça gülerim.

Doktorların ejderha zımbırtım için beni ayrı olarak tahlil odalarına alıp kanımı köküne kadar emcüklediği anlar da var tabi, ama o anlarda Izuku hep yanımda olup bana gülümsediği için o anları unutmak istemiyorum.

Bir de, hastanemizin önü gazeteci ve hayran kitlesi doluydu, bunu unutur muyum? Hepsi adımı bağırıp beni görmek için itişip kakışıyorlardı, ben de hastane camından onlara el sallıyordum. Napam yani.

İyileşme süreci düşündüğümüzden kısa sürdü, ancak garip değişiklikler olmuştu.

Özellikle Kirishima'nın sonunda benden vazgeçip Ashido'yla şansını demesi, Izuku'yla resmi olarak çıkıyor olmam ve Japonya'nın yarısının bunu bilmesi, Katsuki'nin Suna'ya ilk kez bir çiçek hediye etmesi, Todoroki'nin sonunda Ödül'ün numarasını alıp saatlerce görüntülü konuşması, ve hatta Uraraka'nın bir kaç günlüğüne türkiye'ye gidip Doruk'la buluşması gibi şeylerdi.

Ayrıca savaşın ortasında bir grup pro kahraman Eri adında Unicorn'a benzeyen küçük bir kız bulmuşlardı, bir süre hastane odamız aynıydı. Onunla sohbet etmek çok hoştu, utangaç ve yıkılmış olmasına rağmen Izuku'yla beraber ona heyecanlı anılarımızı anlatıyorduk, keyifle dinliyordu.

Bana ilk başta Lola Nee-chan (abla), ve Izuku'ya da Deku Nii-chan (abi) diyordu, ama şöyle bir olay olduğunda, bize tamamen farklı seslenmeye başladı O-O

Yine Izuku'yla saçma komik bir şeyler anlatmakla ve şebeklik yapmakla meşguldüm.

"Ablamla neredeyse kaş göz dalmıştık, ve sonra annem ve babam dedi ki-"

"Lola Nee-chan... Anne baba ne demek..?"

Bir dakika.

BİR DAKİKA LAN!

;-;

;-;

;-;

;-;

Izuku'nun gülüşü dudaklarında kalıverdi. Çocuk daha anne baba ne demek bilmiyorsa muhtemelen onu ayılar büyütmüştür, diye düşündüm.

Hemen yakın bir cevap bulmak için ağzımı açtım.

"Ee anne ve baba... size bakan, sizi seven, size ilham veren kişilerdir. Ve eee... anne ve baba iyi anlaşırlar, çünkü çocuklarına birlikte bakarlar. Anne ve babanın yanında rahat hissedersin, sanki orası evinmiş gibi." Durdum. "Anladın mı..?" Dedim boş boş baktığını görünce.

Japonya'da bir türk kızı 《 BNHA hikayesi 》 [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin