"TATTA HİTOTSU DAKE NEGATTERUN DA ITSUDATTE!! SAİTEİ NA YORU WO NUKETEEEE!! MİCHİGAİ KANCHİGAİ MACHİGAİ JANAKUTTE!! KOKORO KARA WARAERU YOU Nİ!! TA-"
"LAN MAL Bİ SUSSANA DERS ÇALIŞIYORUM!!" diye bağırdı Suna (Isabella), kulaklarını tıkamış, defterini de burnuna kadar sokmuştu. Yalnız olduğumuz için türkçe konuşuyorduk, yoksa japonca'nın anası ağlardı.
Yazar notu: burada star maker söylüyor aslında (BNHA 4. Sezon son intro gdkdgkdgk)... ve lyrics'ine bakmadan aklımdakini yazdım küçük hatacıklar olabilir hemen oraya yazmayın. Neyse devam.
"Allah'ın vampiri bitirseydin ya ödevini daha önce!" Diye çıkıştım, bana gözlerini devirdi. Ha bir o zeki kalan hepimiz götüz.
"Iyi tamam şarkı söyleme sesim güzel diye gaza geliyorsun bir de boğasım geliyor." Dedi sakin sakin.
"Yok Suna öyle olmaz füze at füze! Kanımı hüplet istersen al!" Kolumu uzattım. Bana offladı. Ben de ona onladım. (Şaka lan şaka onlamadım)
Bir süre çalıştı, ben de sıkıntıdan volta atmaya başlamıştım. Sanırsın volta pili. Herkesin içinde Bijuu olur bende de volta pili var. Salın beniiğğ salın beniğğ diye bağırıyor şerefsiz.
Özgünlüğüm olmadığı için uygulamalı derslerde elimde patlamış mısırla milleti izliyordum, Izuku da büyük bir kararlılıkla One For All kullanmıyordu. Aizawa-sensei'in özgünlüğüm hakkında bilgisi vardı, o yüzden Midoriya'nın gücünü kullanamadığım yalanını sınıfa yaymıştı. Zaten tüm sınıf sazan olduğu için hemen keklenmişlerdi.
O sırada pek gerekli oksijen beynime ulaştı, ve mütüşkömel bir fikrim geldi.
"Sunaağğ gel kütüphaneye gidek kütüp bakak!"
"Ne kütüpü lan sen ne zamandır kitap okuyorsun double unicorn?"
DOUBLE UNICORN NE LAN SGJSKSKHDHKKSHHKS!!
Ama bunu sorgulamadan önce sesimle Suna'nın ağzıyla burnunu yer değiştirttim. Nasıl oldu? Oynat bakalım!
"SEN.... BANA.... NE İMA EDİYORSUN LAN ARMUT KAFA BEN NORMALDE HER GÜN KİPAT OKUYORUM SUS BAK AĞZINI GÖTÜNLE BİR EDERİM SENİN!!"
Suna kesim karşılık verirdi, ama o sırada içinde bulunduğumuz odada kıyamet koptuğunu anlayan görevliler bizi kovdular, ki bence gayet de doğru bir karardı. Mazallah para falan ödetirler, ödeyemem.
Suna'yı delirterek kızı kütüphaneye sürükledim, beraber gördüğüm ilk binaya girdik. Sanki egomu tatmin ediyordum yoksa japonca kitabı nasıl okuyacak bu kız.
"Psst otur şuraya Sunağğ!" Diye fısıldadım, kız sanki ömründe kütüphane görmemişti.
O orada bana sessiz sessiz saydırırken ben de kitap aramaya başladım, şöyle fantastik, sürükleyici bir roman yok mu? Hani harry potter gibi, percy jackson gibi... ya da ne boksa artık.
O sırada gözüm bir rafa takıldı. Tamamen düzgün bir raftı, ama yan yana sıkışmış iki kitabın arasında belirgin bir boşluk vardı. İki kitabın arasından biri tutuyormuş gibiydi.
Etrafıma baktım, neyseki yalnızdım. Bu koridora kimse gelmezdi muhtemelen. Kitapları birleştirmek için elimi uzattım, ama elim boşlukta bir şeye çarptı!
Bu benim için o kadar dehşetti ki çığlık atmamak için dudaklarımı ısırdım. Orası boş olmalıydı!! Elimi nasıl çarpıyorum!!?
Içimden küfürler etmeye başladım, acaba Suna'yı çağırsam mı? Diye düşündüm. Ama hayır, nedense bunu kimseye söylememem gerekiyormuş gibi hissediyordum. Zaten ne zaman paranormal olay olsa bas karakter saklar ne hikmetse. Biz de aksiyonu gizemi canlı tutalım istiyoruz anlayın bizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Japonya'da bir türk kızı 《 BNHA hikayesi 》 [TAMAMLANDI]
Fiksi PenggemarBir türk japonya'ya gelse ne olurdu? Üstüne bir de UA'ye kabul edilse? Bunu öğrenmek için hikayeyi okuyun ^-^ Kapak tasarımı @AydakiSakuraaa 'ya aittir ♡-♡