"Beni takip mi ettin?"
Şaşkınlıkla konuştuğumda Tony göz devirdi ve etrafına baktı.
"Sorunun cevabı bu değildi, aslında bu bir cevap da değildi."
Parmağını yüzüme doğru doğrulttuğunda hafifçe yüzümü buruşturdum ve parmağına yavaşça vurdum.
"Sana verecek bir cevabım yok"
Ona kısa bir bakış atıp ilerlemeye başladığımda peşimden geldiğini biliyordum, sonunda beni takip etmeyi bırakıp yanımdan ilerlemeye başladığında bir şey söylemeden yürümeye devam ettim.
"Adeline sana yardım etmeye çalışıyorum."
Derin bir nefes vererek duraksadım ve Tony'e doğru döndüm.
"Nasıl Tony, bu şekilde beni gizli saklı takip ederek mi?"
Elimle kendisini işaret ettiğimde Tony elimi nazikçe tuttu.
"Amacımın bu olmadığını biliyorsun."
Kafamı iki yana salladım ve hafifçe güldüm.
"Bana güvenmiyorsun, eğer güvenseydin arkamdan iş çevirmek yerine ne yaptığımı sormayı denerdin."
"Senin yaptığın farklı mı? Sen de arkamdan iş çeviriyorsun Adeline, ne yani şimdi bundan bana güvenmediğini mi çıkarmalıyım?"
Tony kafasını iki yana salladı ve hızlıca konuşmaya devam etti.
"Böyle hissetmenin ne demek olduğunu bilmiyorsun Adeline, seni kaybedemem anlıyor musun? Bu hissi defalarca kez yaşadım, artık tehlikenin ortasına tek başına yürümenden bıktım."
"Bilmediğin şeyler var."
"Söyle de bileyim o zaman!"
Tony bağırdığında sinirle konuştum.
"Bana bağırmayı kes artık, ne olduğunu çok mu merak ediyorsun Tony?
Az önce Bucky ile görüştüm, Aaron hakkında bilgi almak için onunla birlikteydim.
Ona nasıl güveniyorsun diye sormadan söyleyeyim, o kendinde.
Richard beni kaçırdığında Bucky'nin bazı gerçekleri görmesini sağladım ve evet Tony o zamandan beri onunla görüştüm ama sana söylemedim."
Hızlıca konuşmaktan dolayı nefes nefese kaldığımda Tony duraksadı.
"Steve biliyor mu?"
"Onu gördü ama olan her şeyden sonra aklının orada olduğunu sanmıyorum."
Tony derin bir nefes verdi ve kafasını onaylar anlamda salladı.
"Benden sakladığın başka neler olduğunu merak ediyorum."
Kafamı iki yana salladım ve Tony'e bir adım yaklaştım.
"Artık bir şey saklamıyorum Tony."
Tony hafifçe gülümsedi.
"Burası seni öpmem gereken kısım."
Kıkırdadım ve kafamı onaylar anlamda sallayarak dudaklarımızı birleştirdim.
Geri çekildiğimizde Tony sırıttı.
"Artık daha fazla sır yok."
Kafamı onaylar anlamda salladım.
"Daha fazla sır yok."
•
"Artık Steve ile konuşmalıyım, kimsenin bilmediği bir şey olmamalı."
Camdan dışarıya bakarak konuştuğumda Tony elini saçlarımda gezdirdi.
"Acaba ihtiyarın kalbi dayanabilecek mi?"
Tony alayla konuştuğunda güldüm ve onu hafifçe itekledim.
"Bu kadar kötü olma."
Tony gülerek omuz silktiğinde hafifçe gülümsedim ve kollarımı beline doladım.
"Richard ile hâla doğru düzgün konuşmadın değil mi?"
Tony kısık bir sesle konuştuğunda duraksadım ve kafamı onaylar anlamda salladım.
"Buna hazır olmadığımı söylesem güler misin?"
Tony hafifçe geri çekildi ve gülümsedi.
"O senin abin Adeline, bana kalırsa zaten yeterince zaman kaybetmişken daha fazla böyle devam etme."
Gülümsedim ve kafamı onaylar anlamda salladım.
"Seni seviyorum, biliyorsun değil mi?"
Tony alayla güldü ve geri çekilerek kendisini işaret etti.
"Hadi ama Adeline, beni herkes sever."
Göz devirdim ve karnına hafifçe vurarak kapıya doğru ilerledim.
"Ben de seni seviyorum!"
Tony arkamdan bağırdığında kapıdan çıkmadan önce ona göz kırptım ve gülerek odadan çıktım.
Acelesiz adımlarla salona indiğimde koltukta oturan Richard ile duraksadım ve etrafa bakarak ona doğru ilerledim.
Richard'ın beni fark etmesi için hafifçe boğazımı temizlediğimde bakışlarını hızlıca bana çevirdi.
"Oturabilir miyim?"
Richard kafasını onaylar anlamda sallayarak koltukta yana kaydığında benim için açtığı yere yavaşça oturdum.
"Benden kaçarken birden yanıma gelmen beni şaşırttı."
Richard sakin bir sesle konuştuğunda ona baktım.
"Benden kaçtığını anlamadım mı sanıyorsun?"
Richard alayla güldüğünde kıkırdadım.
"Bunu saklamaya çalışmadım."
Richard hafifçe gülümsedi ve bana doğru döndü.
"Sanırım hâla bana güvenmiyorsun?"
Richard hafifçe gülerek konuştuğunda kafamı iki yana salladım.
"Bu güvenle alakalı değil."
"O zaman neyle alakalı."
Omuz silktim.
"Bu garip, beni anlar mısın bilmiyorum ama bana aynı zamanda çok yakın aynı zamanda da bir o kadar uzak geliyorsun."
Richard gülümsedi ve elini omzuma koydu.
"Ben senin abinim Adeline, her şeyin üst iste geldiğini ve seni korkuttuğunu biliyorum ama bu gerçek asla değişmeyecek.
Her zaman yanında olacağım."
Zorlukla gülümseyerek dolan gözlerimi kırpıştırdım ve kollarımı hızlıca Richard'ın boynuna doladım.
"Seni bu kadar geç hatırladığım için özür dilerim Abi."
Richard kollarını sıkılaştırdı.
"Sorun değil kardeşim, artık beraberiz."
•
"Bunu bu kadar geç söylemeli miydin?"
Steve ayakta dolaşarak konuştuğunda göz devirdim.
"Onun yaşadığını biliyordun zaten, bilmediğin tek şey kendine olduğuydu."
Steve duraksadı ve gözlerini büyüterek bana baktı.
"Bu kadar rahat olduğun için teşekkürler Adeline."
Omuz silktim ve hafifçe sırıttım.
"Her zaman."
Steve gözlerini devirdi ve yatağın ucuna oturdu.
"Peki artık onunla görüşebilecek miyim?"
Omuz silktim ve yanına oturdum.
"Bucky her nedense bunu istemiyor, buna hazır olduğunu sanmıyorum."
Steve kaşlarını çattı ve hafifçe kıpırdandı.
"Kendisini suçlu hissediyor."
Kafamı olumlu anlamda salladım ve elimi destek olmak istercesine Steve'in omzuna koydum.
"Eninde sonunda bunu aşacak Steve."
Steve hafifçe gülümsedi ve kafasını salladı.
"Umarım Adeline, umarım."
Yavaşça ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim.
"Zor ama kafana takmamaya çalış Steve, her şey düzelecek."
Steve bir şey söylemediğinde derin bir nefes verdim ve kapıdan çıktım.
Kapamadan önce duyduğum şeyle duraksadım.
"Öyle olacağını sanmıyorum."
Derin bir nefes verdim ve kapıdan uzaklaştım.
Göründüğü üzere herkesin sırları vardı.
•
Genç adam karnındaki yaraya baskı uygulayarak yürümeye devam etti.
Fazla zamanı yoktu.
Gözlerini etrafta gezdirdi ve aradığı kişinin olduğunu düşündüğü binaya kısa bir bakış attı.
Hydra'nın saklı diğer yerlerinden biriydi.
Adımlarını normalleştirerek kapıdaki askerlere doğru yürüdü ve yüzlerine bakmadan elindeki kartı göstererek girişe doğru ilerledi.
Etraftaki kalabalıktan dolayı yüzünü buruşturdu ve ezbere bildiği yere doğru ilerledi.
Kalabalık azaldığında adımlarını hızlandırdığı sırada kolundan sertçe çekildi.
"Demek buradasın Aaron."
Aaron karnındaki acıyı umursamadan sırıttı.
"Aynısını ben söylemeliydim."
Kevin yüzünü buruşturdu ve Aaron'u sertçe çekiştirerek kapıdan içeriye girdi.
"Adeline'in kaçmasına yardım ettiğini biliyorum."
Aaron sırıttı ve omuz silkti.
"Ne diyebilirim ki, yaramaz bir çocuğum."
Kevin göz devirdi ve elindeki kelepçe ile Aaron'un kolunu hızlıca boruya kelepçeleyerek sırıttı.
"Pekala Aaron, bir anlaşmaya ne dersin?"Umarım beğenirsinizz💘😍🤧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
belle âme || Stark [düzenleniyor]
Fanfiction"The problem is," he said as he leaned in, "if i kissed you, I don't think I'd be able to stop."