"Adeline, iyi misin?"
Bakışlarım Tony'e kaydığında bir şey söylemeden uzanmaya devam ettim.
Sıkıntılı bir nefes verdiğini duyabilmiştim.
"Orada ne oldu bilmiyorum ama artık her şey yolunda Adeline, birlikteyiz ve her şey yolunda."
Eli saçımda dolaştığında zorlukla gülümsedim ve uzandığım yerden doğrularak karşısına geçtim.
"Evet Tony, her şey yolunda."
Tony Stark kaşlarını çattığında gülümsedim ve yanağına ufak bir öpücük bırakarak geri çekildim.
"Hadi aşağıya inelim."
Bir şey söylemesine izin vermeden hızlı adımlarla odadan çıktım.
Koridorda gördüğüm kişiye ufak bir baş selamı verdim.
Loki sırıttı ve geri çekilerek odasına girdi.
•
"Orada her ne olduysa Adeline çok tuhaf."
Tony derin bir nefes vererek geriye yaslandığında Steve hafifçe kaşlarını çattı.
"Richard'ın yaralanmasından etkilenmiş olabilir mi?"
Clint hafifçe güldü ve sıkıntılı bir nefes vererek yerinden kalktı.
"Kusura bakmayın ama kuleye döndüğümüzde onun yüzüne bile bakmadı."
Natasha hafifçe öksürüp uyaran bakışlarını Clint'e attığında Clint gözlerini devirdi ve yerine oturdu.
"Clint haklı."
Tony sıkıntılı bir nefes vererek tekrar konuşacağı sırada gelen sesle duraksadı.
"Herkes toplanmış, bir sorun mu var?"
Adeline hafifçe gülümseyerek içeriye girdiğinde herkes hareketlendi.
"Bir sorun yok güzelim."
Tony hafifçe gülümseyerek konuştuğunda Adeline kaşlarını kaldırdı ve bir şey söylemeden koltuğa oturdu.
"Thor, ne zaman geldiniz?"
Steve konuyu dağıtmak istercesine konuştuğunda Thor omuz silkti.
"Çok olmadı, geldiğimizde sizin görevde olduğunuzu öğrendik."
Tony hafifçe kaşlarını çattı ve kafasını onaylar anlamda sallayarak bakışlarını Adeline'a çevirdi.
"Richard'a baktın mı?"
Adeline kafasını ilgisizce iki yana salladı ve elindeki dergiyi koltuğa attı.
"Gidip bakmazsam sürekli bunu söyleyecek gibisin."
Gözlerini devirerek acelesiz adımlarla ilerlemeye başladığında Tony gözlerini büyüttü.
"Bu ne be!"
Clint sinirle konuştuğunda kimse bir şey söylemeden Adeline'ın arkasından bakmaya devam etti.
"Ona baksam iyi olur."
Tony kimsenin bir şey söylemesine izin vermeden hızlı adımlarla Adeline'ın arkasından ilerledi.
"Adeline!"
Arkasından bağırarak kolunu tuttuğunda Adeline duraksadı ve tek kaşını kaldırdı.
"Efendim?"
Sorar bir şekilde konuştuğunda Tony birkaç saniye duraksadı.
"Bir şey söylemeyeceksin anlaşılan."
Adeline kolunu çekip ilerlemeye başladığı sırada Tony onu sertçe kendine çeti.
"Sorunun ne senin?"
Tony sinirle tısladığında Adeline kolunu geri çekmeye çalıştı.
"Kolumu bırak."
Adeline kısık sesle konuştuğunda Tony kafasını iki yana salladı.
"Sen düzgün davranana kadar bırakma-"
"Kolumu bırak!"
Adeline yüksek sesle bağırıp Tony'i gücüyle hafifçe ittirdi.
"Bir daha sakın bana dokunma."
Tony şaşkınlıkla kendisine baktığında umursamadan hızlı adımlarla odaya doğru ilerledi ve kapıyı sisiyle sertçe kapattı.
"Biraz sakin olmalısın."
Loki yaslandığı duvardan ayrılarak kıza doğru ilerledi ve hafifçe sırıttı.
"Planımızı uygulayabilmek için sakin olmalısın Adeline."
Adeline bir şey söylemeden camdan dışarıya bakmaya devam ettiğinde Loki hafifçe kaşlarını çattı.
"Sorun ne?"
Kolunu kızın omzuna koyarak kendisine bakmasını sağladı.
"Bir şeyler doğru gelmiyor, iyi hissetmiyorum."
Adeline fısıltıyla konuştuğunda Loki kaşlarını biraz daha çattı.
"Her şey yolunda, Yenilmezleri yok etmeye hazırsın."
Loki kısık bir sesle konuşup elini Adeline'ın saçında gezdirdi.
"Hazırsın, değil mi?"
Kaşlarını çatarak doğrulanmak istercesine konuştuğunda Adeline kafasını salladı ve hafifçe sırıttı.
"Hazırım."
Loki genişçe gülümsedi ve hafifçe geri çekildi.
"Eskisi gibi davranmaya çalış, senden şüphelenmemeliler."
Adeline hafifçe kaşlarını çattı fakat kafasını salladı.
"Tony'i her şeyin eskisi gibi olduğuna inandır."
Loki hafifçe duraksadı.
"Eskiden başarısız olmuştum ama artık sen varsın Adeline.
Ben sana en fazla yardım edebilirim ama sen."
Loki gülüşünü büyüttü ve tekrar Adeline'a doğru ilerleyerek elini okşadı.
"Sen onları içten parçalayacaksın, tek bir hareketinle."
•
"Senin neyin var?"
Richard yerinde hafifçe doğrularak konuştuğunda omuz silktim ve etrafıma bakındım.
"Gayet iyiyim, neden sordun?"
Richard hafifçe kaşlarını çattı ve boğazını temizledi.
Doğru kelimeyi arıyor gibiydi.
"Sadece o günden beri biraz tuhafsın, bunun Kevin'ın ölmesiyle bir ilgisi olabilir mi?"
Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim ve oturduğum sandalyeden kalkarak odanın içinde dolaşmaya başladım.
"Herkes aynı şeyi söylüyor ama ben iyiyim ayrıca Kevin pisliğin tekiydi ve bilmem hatırlıyor musun ama onu ben öldürdüm."
Hafifçe gülerek konuştuğumda Richard bir şey söylemeden bana bakmaya devam etti.
"Hadi ama Richard, bir hafta oldu bence hâla tam olarak iyileşmediğin için tuhaf olan sensin."
Gülerek konuştuğumda Richard güldü ve kafasını iki yana salladı.
"Herkes senin kadar şanslı olamıyor Adeline, bununla idare etmelisin."
Gülerek kendini işaret ettiğinde kıkırdadım ve acelesiz adımlarla kapıya doğru ilerledim.
"Dinlenmene bak, tekrar geleceğim."
Richard gülümseyerek beni onayladığında ona son kez baktım ve odadan çıkarak kapıyı kapattım.
Gülüşüm kapı kapandığı an söndüğünde derin bir nefes vererek kendi kendime mırıldandım.
"Ne saçmalık ama."
Merdivenlerden inerek salona geldiğimde herkesin orada olduğunu görüp yüzüme geniş bir gülümseme yerleştirdim ve kendimi Tony'nin yanına attım.
"Richard nasıl?"
Tony elini saçımda gezdirdi ve hafifçe gülümsedi.
"İyi olmaya çalışıyor."
Kısık bir sesle konuştuğumda Tony kafasını onaylar anlamda salladı ve yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.
Bir şey söylemeden hafifçe ondan uzaklaştım ve derin bir nefes vererek etrafıma bakındım.
Üzerimde hissettiğim bakışlarla kaşlarımı çattım.
"Ne?"
Tek kaşımı kaldırarak konuştuğumda Steve hafifçe boğazını temizledi ve omuz silkti.
Gözlerimi devirip ayağa kalktım ve çıkışa doğru ilerlemeye başladım fakat üzerimde hissettiğim baskısıyla bakışlarımı Wanda'ya çevirdim ve kaşlarımı çattım.
Parlayan gözleri bir anda söndüğünde sinirle konuştum.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Wanda hafifçe yutkundu.
"Hiçbir şey."
"Zihnime girmeye çalışıyorsun."
Wanda kafasını iki yana salladı ve hafifçe gülümsedi.
"Ne saçmalıyorsun Adeline, neden bunu yapayım?"
Kaşlarımı kaldırdım ve enerjimi ortaya çıkararak ona doğru döndüm.
"Sen söyle, neden yapıyorsun?"
"Sana ne olduğunu çözmek için."
Tony'nin sesini duyduğumda hafifçe güldüm.
"Tabi ya, bana bir şey olduğu yok."
Yenilmezler etrafımı sardığında onlara bakmaya devam ettim.
"Beni bir tehdit olarak mı görüyorsunuz?"
Alayla konuştuğumda Steve bir adım öne çıktı.
"Daha çok kafası karışmış biri gibi görüyoruz."
Hafifçe güldüm ve kafamı iki yana salladım.
"Bunu düşündüren nedir Rogers?"
Steve bir şey söylemeden bana bakmaya devam ettiğinde tek kaşımı kaldırdım ve gözlerimi yenilmezlerde gezdirdim.
"Sanırım verecek bir cevabınız yok, pekala."
Geriye doğru ilerlediğim sırada karşıma Tony'nin çıkmasıyla duraksadım.
"Lütfen, bunu daha da zorlaştırma ve olduğun yerde kal."
Genişçe gülümsedim ve ellerimi havaya kaldırdım.
"Patron sensin."
"Sana ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz, belki bize biraz da olsa yardım etmek istersin."
Natasha net bir sesle konuştuğunda başımda hissettiğim ağrıyla ellerimi başıma görürdüm ve acıyla bağırdım.
"Özür dilerim."
Wanda kısık bir sesle konuştuğunda gözlerimi sıkıca yumdum ve Wanda'nın zihnime girmesini engelledim.
"Bunu bir daha denersen-"
Sinirle konuşmaya başladığım sırada sırtımda hissettiğim acıyla hızlıca öne doğru düştüm.
"Özür dilemeyeceğim, sadece eski Adeline'ı istiyorum."
Natasha yumruğunu havaya kaldırdığı sırada Tony'nin sesiyle duraksadı.
"Yapma."
Gözlerimi Tony Stark'a çevirdim ve hafifçe sırıttım.
"Hâla bana kıyamıyorsun değil mi?"
Tony kaşlarını çattığında sırıttım ve Natasha'yı enerjimle geriye ittirdim.
Vision'ın hareketlendiğini hissettiğimde bakışlarımı ona çevirdim ve elimi hafifçe oynattım.
"O taşı parçalamam saniyelerimi almaz.
Kız arkadaşın ise arkandan ağlayıp onu birleştirmeye çalışır.
Beni sakın sınamayın, sinirlenmemi istemezsiniz."
Vision kaşlarını çattığında hafifçe güldüm.
"Belki de artık olaya dahil olmalıyım."
Clint kısık sesle konuştuğunda kaşlarımı çattım ve üzerime gelen oku son anda durdurdum.
"Belki de artık sizden o kadar emin olmamalıyım."
Oku yere atarak onlara baktım ve hafifçe gülümsedim.
"Adeline, ne halde olduğunu görmüyor musun? Berbat durumdasın."
Bruce kısık bir sesle konuştuğunda kaşlarımı çattım.
"Asıl şu an harikayım Bruce, hepiniz karşımda durmuş ne olduğunu çözmeye çalıştığınızı söylüyorsunuz ama amacınız bana zarar vermekten başka bir şey değil."
"Kimse sana zarar vermek istemiyor."
Steve sakin bir sesle konuştuğunda alayla güldüm.
"Yüzüme doğru gelen ok aynı şeyi söylemiyordu Yüzbaşı."
Derin bir nefes verdim ve ortaya doğru ilerledim.
"Bence olaya dahil olması gereken asıl kişi benim."
Loki sırıtarak bize doğru ilerlediğinde kaşlarımı kaldırdım ve hafifçe sırıttım.
"Loki?"
Thor şaşkınlıkla konuştuğunda bir şey söylemeden onlara bakmaya devam ettim.
"Aslına bakarsanız plan böyle gitmemeliydi ama elimizde bu var değil mi?"
Loki gülerek konuştuğunda Tony öne doğru çıkmaya çalıştı fakat Steve onu durdurdu.
"Seni öldüreceğim!"
Loki güldü ve kafasını iki yana salladı.
"Belki yapabilirsin ama sanmıyorum Stark.
Adeline kontrol edilmesi zor biri ama imkansız değil ve şu an benim tarafımda."
Loki odanın içinde dolaşmaya başladı.
"Size karşı koymayı tek başıma denedim ama başaramadım fakat yine de deneyimi deneyim sayıyorum.
Adeline yanımdayken bana karşı çıkamazsınız, onun gücü tahmin edilemez."
Loki gülerek konuştuğunda hafifçe kaşlarımı çattım.
İçimden bir ses bunların doğru olmadığını söylüyordu ama karşı koyamadığım şeyler vardı.
"Ayrıca onu seviyorsunuz ve zarar vermeniz imkansız.
Özellikle sen Tony, gözlerinin dolduğunu görebiliyorum.
En çok korktuğun şey buydu değil mi?
Adeline'ı bu konuda uyarmıştın."
Bakışlarım Tony'e çarptığında hafifçe kaşlarımı çattım.
"Beni ne hakkında uyarmıştı?"
Merakla konuştuğumda Loki bana döndü.
"Önemi yok."
Kaşlarımı kaldırdım ve ona doğru döndüm.
Tekrar konuşacağım sırada Loki hafifçe elimi sıktı.
"Önemi yok dedim Adeline."
"Ona dokunmayı kes."
Tony Stark dişlerini sıkarak konuştuğunda elimi yavaşça çektim.
"Adeline, bunun doğru olmadığını biliyorsun."
Steve sakin bir sesle konuştuğunda bakışlarımı ona çevirdim.
"Bunu sana nasıl yaptı bilmiyorum ama-"
"Çok basit."
Loki'nin elinde asası belirdiğinde Steve kaşlarını çattı.
"Onu nasıl aldın?"
Loki hafifçe güldü ve elimi tutarak beni kendisine doğru çekti.
"Birçok şey yapabilirim Kaptan.
Siz ise şimdilik izlemekle yetineceksiniz."
Kimsenin bir şey demesine izin vermeden bir portal açtığında gördüğüm son şey Tony Stark'ın bana olan bakışları olmuştu.
•
Mide bulantısıyla gözlerimi açtım ve etrafıma bakındım.
"Neredeyiz?"
Loki hafifçe sırıttı ve elimi bırakıp birkaç adım ileriye çıktı.
"Yarım bıraktığım bir işim var."
Kaşlarımı çatarak ona baktığımda Loki sırıttı ve asasını ileriden gelen trene doğrulttu.
Tren rayından çıkıp yan taraftaki kafeye yöneldiğinde insanlar çığlık çığlığa etrafa kaçmaya başladı.
"Bunu neden yaptın?"
Loki güldü ve kollarını iki yana açtı.
"Çünkü yapabiliyorum."
Kaşlarımı kaldırdığımda birkaç adımda bana doğru ilerledi ve ellerini omzuma yerleştirdi.
Üzerimi yeşil bir sis sardığında hafifçe kaşlarımı çattım ve kafamı eğdim.
Siyah bir deri kıyafet bedenimi sardığında hissettiğim ağırlıkla elimi sırtıma doğru götürdüm.
Yeşil bir pelerin sırtımdan sarkıyordu.
"İşte şimdi tam bir takım gibi görünüyoruz."
Loki sırıttı ve geri çekildi.
"Yapabileceğimiz bir sürü şey varken neden sürekli iyi olmak için çabalayalım ki."
Loki bakışlarını etrafta gezdirdi ve gülümsedi.
"Tüm bu şeyler, hepsi bizim eserimiz.
Tüm herkes bizim elimizde Adeline, şimdi bana katıl ve onlara kim olduğumuzu gösterelim."
Hafifçe sırıttım ve kafamı salladım.
Bakışlarım ileriden gelen polis arabasına kaydığında dudağımı büzdüm ve hafifçe sırıttım.
"Çok yazık."
Alayla konuşup elimi hafifçe oynattım ve arabayı sertçe duvara doğru ittirdim.
"İşte bu görmek istediğim Adeline."
Loki genişçe sırıttı ve elimi sıkıca tuttu.
"Beni takip et Adeline, yapacak çok işimiz var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
belle âme || Stark [düzenleniyor]
Fanfiction"The problem is," he said as he leaned in, "if i kissed you, I don't think I'd be able to stop."