Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında kolumdan dürtüklenmemle silkelenerek bana bakan Tony'e döndüm.
"Güzelim, iyi misin?"
Kafamı onaylar anlamda sallayarak sertçe yutkunduğumda Tony kaşları çatılsa da bana dikkatlice bakarak önüne döndü.
Herkes yeni kaynaştığı Richard ile muhabbete dalmışken derin bir nefes vererek Peter'ın yokluğuyla kaşlarımı çattım.
"Peter'ı gördün mü?"
Natasha etrafına kısa bir bakış attı.
"Pietro da yok."
Sakince ayağa kalktığımda Tony sorarcasına bana baktı.
"Peter'a bakacağım."
Gözleri üzerimde olan Richard'a ters bir bakış atarak hızlıca yukarıya çıktım.
Peter'ın kapısını çaldığımda içeride kopan gürültüyle kaşlarım şaşkınlıkla aralandı.
"Peter, iyi misin?"
İçeriden gelen sesler devam ettiğinde kapı koluna uzandığım sırada kapı hızlıca açıldı.
Saçları dağılmış ve gömleği oldukça kırışmış olan Peter'ı gördüğümde birkaç saniye şaşkınlıkla ona baktım.
"Selam Adeline, bir sorun mu var?"
Kafamı iki yana salladım.
"Aynısını sana soracaktım."
Peter gergince gülerek elini saçlarına geçirdi.
"Hayır, hayır iyiyim."
Telaşının sebebini çözdüğümde içimden gelen gülme isteğini zorlukla bastırdım.
Onu onaylayarak gitmek için hareketlendiğimde aklıma gelen şeyle hızlıca ona döndüm.
"Pietro ortalarda gözükmüyor, onu gördün mü?"
Peter'ın kızaran yüzünü gördüğümde gülmek için aralanan dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Hayır görmedim, kesinlikle görmedim."
"Pekala."
Peter kapıyı suratıma kapattığında kıkırdayarak merdivenlere doğru ilerledim.
"Birlikteler değil mi?"
Karşıdan gelen Natasha ile gülerek kafamı onaylar anlamda salladım.
"Yüzünü görmen lazımdı."
"Görelim o halde."
Nat beni de çekiştirerek bir anda kapıyı açtığında Pietro ve Peter'ı resmi olarak bastığımız için konuşmanın başından beri tuttuğum kahkahayı sonunda saldım.
Nat bana katıldığında ikisinin de surat ifadesini çekmek için telefonumu almadığıma pişman olmuştum.
•
Kulede kalan birkaç kişi olarak koltuklara yığılmışken hissettiğim ağırlıkla gözlerimi başı omzuma düşmüş bir halde uyuklayan Peter'a çevirdim.
Onu dürtüklediğimde bunu umursamadan koluma sarılıp uyumaya devam etmesiyle hafifçe gülerek Tony'e iyice sokuldum.
Tony bunu bekliyormuşçasına beni kendine çektiğinde gülümsedim.
"Bu gece burada kalmaya ne dersin Richard, zaten daha sık görüşeceğiz."
Clint hiç beklemediğim kadar ılımlı bir şekilde konuştuğunda göz devirerek ona baktım, en son yeni bir ajan fikrini eleştirdiğini hatırlıyordum.
"Legolas haklı."
Tony'e ters bir bakış atarak onu dürtüklediğimde Tony bana anlamsız bir bakış atarak omuz silkti.
"Belki de artık herkes odasına çekilmeli."
Natasha yorgunlukla ayağa kalkarak Peter'ı da dürtükleyerek uyandırdığında ikisi kol kola salondan çıkmıştı bile.
Tony elimi tutarak ayağa kalkmamı sağladıktan sonra salondakilere iyi geceler dileyerek merdivenlere yöneldik.
"Bu gece benimle uyumaya ne dersin?"
Tony yüzündeki arsız sırıtışla konuştuğunda kollarımı ensesine çıkardım.
"Uyumayı mı planlıyorsunuz Bay Stark?"
Ona göz kırparak odaya girdiğimde Tony peşimden ne dediğini anlamadığım bir şekilde mırıldanarak arkamdan içeriye girdi.
Üzerimi hızlıca değiştirerek kendimi Tony'nin yanına attığımda beni kolunun altına çekti.
"Peter ne yapıyormuş?"
Tony'nin sorduğu soru ile seslice gülmeye başladım.
Tony başını geriye atıp bana baktığında gülüşümü durdurdum ve hafifçe kucağına çıkarak ona baktım.
Tony anlatmamı istercesine bana bakarak kollarını belime doladı.
"Birkaç gündür bir şeylerden şüpheleniyordum ama Peter'ın kendisinden duymak istedim."
Tony heyecanla doğruldu ve bu hareketiyle az kalsın geriye doğru düşecekken beni belimden desteklemesi ile kendimi durdurdum.
"Kiminle bastın?"
Tony heyecanla konuştuğunda büyük bir kahkaha attım.
"Tahmin et."
Tony birkaç dakika duraksadıktan sonra anlamış olmalı ki gözlerini büyüttü ve büyük bir kahkaha attı.
"Pietro?"
Gülmeye devam ederken başımı onaylar anlamda salladım.
"Tahmin etmiştim."
Gülüşümü durdurdum ve Tony'e baktım.
"Önemli olan kiminle olduğu değil ki, onları bastığım an oluşan surat ifadelerini görmen lazımdı."
Tony beni iyice kendine çekti ve yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Biz uyumayı düşünüyor muyuz peki?"
Kapı önünde kurduğum cümleye atıfta bulunarak konuştuğunda kıkırdayarak dudaklarımızı birleştirdim.
Tony bunu bir davet olarak kabul etmiş olmalı ki beni kendine iyice çekerek öpüşümü derinleştirdi.
Parmaklarım ensesindeki saçlarda gezinirken Tony hızlıca yatağa uzanmamı sağladığında kıkırdadım.
Dudaklarımız tekrar birleşmek üzereyken gelen şimşek sesiyle dudaklarımdan ufak bir çığlık kaçtı.
"Thor, seni piç kurusu!"
Tony sinirle bağırarak üzerimden kalktığında ona göz devirerek paytak adımlarla Tony'nin arkasından ilerledim.
Salona indiğimizde herkes ayaktaydı.
Thor'un yanında siyah saçlı bir adam gördüğümde merakla öne çıkmak için hareketlendim fakat elimin üzerindeki baskı bunu engelledi.
Ekibe baktığımda herkesin sinirli bir şekilde ayakta dikilen adama baktıklarını gördüm.
"Thor?"
Thor beni fark ettiğinde gülümsedi.
"Merhaba, Leydi Adeline."
Ona gülümsedim ve yanında ki adama baktım, dikkatini çekmiş olmalıyım ki bana ufak bir bakışı attı.
"Merhaba."
Ona selam vermeme şaşırmış gibi kaşlarını kaldırdı fakat bir şey söylememeyi tercih etti.
"O neden burada Thor?"
Steve'in sert sesini duyduğumda meraklandım Thor'a baktım.
"Loki yine Asgard'da olay çıkardı."
Ah! Loki demek.
"Yani?"
Natasha alayla konuştuğunda Thor ona baktı.
"Bir süre burada kalacağız."
Tony elimi bıraktı ve Thor'a doğru ilerledi.
"O da mı kalıyor?"
Loki'yi işaret ettiğinde ona doğru baktım.
"Hiçbir sorun çıkarmayacak Stark."
Tony birkaç saniye Thor'a bakıp sonra Loki'ye döndü.
Steve'in sesini duyduğumda ona doğru döndüm.
"Eğer bir sorun çıkarırsa-"
"Çıkarmayacak."
Thor'un net gelen sesinden sonra Steve bir şey söylemedi.
Kimse bir şey demediğinde Tony sessizliği bozdu.
"Sizin yüzünüzden uyuyamıyoruz bile."
Thor göz devirdiğinde bu ekibin de gülmesini sağladı.
"Gerçi uyumuyorduk ama."
Tony bana bakıp göz kırptığında sinirle kafasına vurdum.
"Ne? Arkadaşlarıma yalan atmam kötü olur."
Gözlerim bize sırıtarak bakan ekibe döndüğünde onlara ters ters baktım ve ayağa kalktım.
"Nereye?"
Tony'e göz devirdim.
"Mümkünse uyumaya."
Tony homurdandığında arkamı dönüp ilerleyecekken Steve'in sesi ile durdum.
"Adeline aslında seninle konuşmak istediğim bir şey var."
Tekrar Tony'nin yanına oturdum ve konuşmasını istercesine Steve'e baktım.
"Aslında bu hepimizin düşündüğü bir şey."
Sabırsızca Steve'e baktığımda konuşmaya başladı.
"Biliyorsun ki bu kaçırılma olayı hâla şüpheli."
Gözlerim Richard'a döndüğünde bana baktığını gördüm.
"Bir güce sahipsin ama bence bunun yanı sıra fiziksel olarak da eğitilmen gerek."
Bakışlarım Tony'e döndüğünde başını salladı.
"Natasha ve ben sana bu konuda yardım edeceğiz."
Başımı sallayıp onu onayladığımda Clint'in boğuk sesini duydum.
"Ben de sana ok atmayı öğretirim."
Uykulu sesiyle konuşan Clint'e güldüm.
"Ben de yardım edebilirim."
Richard'ın sesini duyduğumda reddetmek üzereyken Steve'in sesi ile duraksadım.
"Çok iyi olur."
Derin bir nefes aldım ve bir şey demedim.Sonunda uykuya dalacağım için mutlulukla kendimi yatağa attım.
Tony bu halime güldü ve o da yanıma uzanıp bana sıkıca sarıldı.
"Her şeyin en iyisi olması için elimden geleni yapıyorum."
Kafamı hafifçe geri çekip Tony'e baktım.
"Her şey çok iyi zaten Tony."
Tony bir şey söylemediğinde duraksadım.
"Sorun Loki mi?"
"Sadece onunla gerekmediği sürece konuşma, sessiz durabilir ama yapabileceği şeylerin sınırı yok."
Tony'nin gergin çıkan sesi beni de gerdiğinde sadece başımı sallamakla yetindim ve günün sonunda yine sevdiğim adamın kollarında uykuya daldım.•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
belle âme || Stark [düzenleniyor]
Fanfic"The problem is," he said as he leaned in, "if i kissed you, I don't think I'd be able to stop."