Üzerimde hissettiğim bakışlar ile başımı
okuduğum kitaptan kaldırdım ve koltuklara dağılmış ekibe baktım.
Ne düşündüklerini tahmin edebiliyordum ve son iki gündür bana aynı surat ifadesi ile bakmaları kesinlikle rahatsız ediciydi, Aaron ve Wanda'nın zihin oyunu derken yıprandığımın farkındaydım ama beni deliymişim gibi incelemeleri hoş değildi.
"Pekala, kesin şunu."
Yüksek bir sesle konuşarak elimdeki kitabı sehpanın üzerine attığımda yanımda oturan Tony hafifçe yerinden sıçradı ve boğazını temizledi.
Normal bir zaman olsaydı buna gülebilirdim.
"Bir şey yapmıyoruz."
Steve hızlıca konuşarak koltuğa iyice yaslandığında gözlerimi devirdim.
"Şu bakışı yapmayı kesin."
"Hangi bakışı?"
Thor gür bir sesle konuştuğunda ufak bir çığlık attım ve sinirle ayağa kalktım.
"Beni çıldırtmak için birleşmiş gibisiniz, odaya çıkıyorum."
Kimsenin bir şey söylemesine izin vermeden koşar adımlarla odaya çıktım ve kapıyı sertçe kapattım.
Yatağın köşesine oturarak bacaklarımı kendime çektiğim sırada kapının çalmasıyla bir şey söylemeden ileriye bakmaya devam ettim.
Kimin geldiğini biliyordum.
Kapı yavaşça açıldığında Tony kafasını uzattı ve hafifçe gülümseyerek içeriye girdi.
"Sandığının aksine seni sinir etmek için burada değilim, sadece yanında olmak istiyorum."
Derin bir nefes vererek yanıma oturduğunda gülümsedim.
"Aslına bakarsan sana bir şey göstermek istiyorum."
Tony ondan beklemeyeceğim kadar büyük bir heyecanla konuştuğunda kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
"Nedir o?"
Merakla konuştuğumda Tony genişçe gülümsedi ve beni de çekiştirerek ayağa kalktı.
"Hazırlan hadi, seni bir yere götüreceğim."
Beni nazikçe dolaba doğru ittirdiğinde hafifçe güldüm ve kafamı iki yana sallayarak elime geçen ilk elbiseyi hızlıca giydim.
Tony hazırlandığım süre boyunca beni izledikten sonra hafifçe boğazını temizledi ve ayağa kalktı.
"Pekala, gidebiliriz."
Elimi sıkıca tuttuğunda gülümsedim ve tutuşumu daha da sıkışlaştırarak onu takip etmeye başladım.
Çok geçmeden garaja gelip favorim olan turuncu arabaya ilerlediğimizde Tony'e kısa bir bakış atarak sırıttım.
"Sanırım şimdiden aklını çelmeye başladım."
Tony alayla konuştuğunda omuz silktim ve gülümsedim.
"Belki biraz."
Dudak büzerek konuştuğumda Tony genişçe gülümsedi ve geçmem için kapıyı açtıktan sonra kendisi de binerek arabayı çalıştırdı.
"Nereye gittiğimizi söyleyecek misin?"
"Sürpriz olmasını tercih ederim."
Tony sakin bir sesle konuşarak hızını arttırdığında sırtımı koltuğa iyice yasladım ve dışarıya bakmaya başladım.
"Peki çok uzak mı?"
Sabırsızlıkla konuştuğumda Tony gözlerini devirdi ve hızı biraz daha arttırdı.
"Çok meraklısın Adeline, biraz daha var."
Ağzıma hayali bir fermuar çekerek Tony'i izlemeye başladığımda Tony gözlerini kısa bir saniyeliğine yoldan çekerek bana baktı.
Onu izliyor olmam onu güldürdüğünde kıkırdadım.
Tüm gün hiçbir şey yapmadan sadece onu izleyebilirdim ve sanırım bu sıralar yapmak istediğim tek şey buydu.
Tony'i izleyerek geçen yol sonunda Tony'nin arabayı durdurmasıyla bittiğinde derin bir nefes vererek etrafıma bakındım ve arabadan indim.
Oldukça güzel ve büyük bir bahçenin tam ortasında yer alan eve kısa bir bakış attım ve gözlerimi Tony'e çevirdim.
"Tony, neredeyiz?"
Tony bir şey söylemeden elimi tuttu ve beni çekiştirmeye başladı.
Güzel bir verandadan geçip evin içine girdiğimizde hayranlıkla etrafa bakmaya başladım.
"Beğendin mi?"
Tony heyecanla konuştuğunda hafifçe güldüm ve kaşlarımı kaldırdım.
"Evet ama burada ne işimiz var Tony?"
Tony güldü ve kollarını iki yana açtı.
"Uzun zamandır böyle bir şey düşünüyordum, her şeyden uzakta sakin bir ev ve sonra düşündüm ki neden olmasın?
Aslında her şey tamamlanınca sana gösterecektim ama beraber yaşayacağımız evde sadece benim ayarladığım şeylerin olmasını istemedim."
"Sen?"
Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığında Tony genişçe gülümsedi.
"Burası bizim için mi?"
Yüzündeki gülümsemeyle kafasını salladığında kıkırdadım.
"İleride evlendiğimizde her şeyden uzakta çocuklarımızı büyütebileceğimiz bir yer.
Yani umarım benimle evlenirsin yoksa hepsi boşa gider,bu yüzden benimle evlenmelisin.
Adeline, benimle evlenirsin değil mi?"
Tony hızlıca konuştuğunda kıkırdadım ve kafamı onaylar anlamda salladım.
"Evet, evlenirim."
Tony memnuniyetle gülümsedi ve birkaç saniye sessiz kalarak bakışlarını etrafta dolaştırdı.
"Eskiden tek başımaydım Adeline, o mağaradan kurtulup gözümü gerçeklere açtıktan sonra olmam gereken kişi oldum ben.
Her gün yataktan kalkmamı sağlayan şey yanımda, o da sensin.
Ne olursa olsun hayatta kalmak istememi sağlayan tek şey sensin."
Tony kısık bir sesle konuşarak başını eğdiğinde burukça gülümsedim ve yavaşça ona doğru ilerleyerek yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Her zaman gerçek mutluluğun ne olduğunu merak ettim, neye benzediğini.
Her zaman bir tarafım eksikti ama hiçbir zaman bunu tamamlamak için uğraşmamıştım ama şimdi tamamlanmış hissediyorum, güvende hissediyorum çünkü sen varsın, benimlesin."
Tony hafifçe gülümseyerek avuç içimi öptüğünde gülümsedim.
"Sen bu dünyada gördüğüm en şefkatli, en özverili, en sevgi dolu adamsın Tony.
Belki de senin sayende daha iyi bir insan oldum."
Hafifçe burnumu çektim ve gülümsedim.
"Seni seviyorum Tony."
Tony gülümsedi ve yavaşça geri çekildi.
"Beni ağlatmaya çalışıyorsun, değil mi?"
Burnunu çekerek konuştuğunda genişçe gülümsedim.
"Evet, yapmaya çalıştığım şey tam olarak bu."
Gülerek konuştuğumda Tony güldü ve kafasını sallayarak bana baktı.
Birkaç saniye boyunca gözlerimizi birbirimizden çekmediğimizde burukça gülümsedim ve kafamı salladım.
İkimiz de birbirimizin ne düşündüğünü tahmin edebiliyorduk.
"Seni seviyorum."
Tony kısık bir sesle konuşarak alnını alnıma yasladığında kollarımı sıkıca sırtına sardım.
"Diğerlerini bırakıp hemen buraya taşınmayı düşünmüyor değilim."
Tony alayla konuşarak geriye çekildiğinde güldüm ve kafamı iki yana salladım.
"Arkadaşlarımı bırakmayacağım."
Tony gözlerini devirdiğinde güldüm ve hafifçe koluna vurdum.
"Senin de bırakmayacağını biliyorum.
Tony hafifçe dudak büzdü ve kolunu omzuma atıp ilerlemeye başladı.
"Ben olsam çok emin olmazdım."
Kafamı iki yana sallayarak güldüğümde Tony kapıyı yavaşça kapattı ve elimi tuttu.
Arabaya doğru ilerlediğimizde son kez eve baktım ve genişçe gülümseyerek arabaya bindim.
"Eğer istersen hemen buraya taşınabiliriz, ciddiyim."
Tony arabayı çalıştırmadan önce konuştuğunda gözlerimi büyüttüm.
"Tony!"
Bıkkınlıkla konuştuğumda Tony güldü ve kollarını havaya kaldırdı.
"Pekala, gidiyoruz."
Arabayı çalıştırdığında gözlerimi eve çevirdim ve derin bir nefes vererek tekrar Tony'e baktım.
Bu sefer her şeyin güzel gideceğine emindim.
•
"Tanrım, o son hamburgeri yememeliydim."
Karnımı tutarak konuştuğumda Tony güldü ve elindeki son parçayı hızlıca ağzına attı.
"Ne? Hamburgeri sevdiğini düşünüyordum."
Omuz silkerek konuştuğunda gözlerimi devirdim.
"O sen son hamburgeri ağzıma tıkmadan önceydi, artık sevmiyorum."
Tony gülerek kuleden içeriye girdiğinde kıkırdadım ve peşinden ilerledim.
"Üzerimi değiştireceğim."
Tony'nin bir şey söylemesini beklemeden hızlı adımlarla yukarıya doğru çıktım.
"Adeline, biraz konuşabilir miyiz?"
Wanda yavaş adımlarla bana doğru ilerlediğinde kafamı salladım ve kapıyı açarak elimle içeriyi işaret ettim.
Wanda hafifçe gülümseyerek içeriye girdiğinde derin bir nefes vererek kapıyı kapattım ve etrafa kısa bir bakış attım.
"Ne konuşmak istiyorsun?"
Dolaptaki kıyafetleri düzenleyerek konuşmaya başladığımda Wanda hafifçe boğazını temizledi.
"O gün gördüklerinden sonra-"
"Bir şey görmedim."
Hızlıca konuştuğumda Wanda yavaş adımlarla yanıma doğru ilerledi.
"Adeline, görmezden gelmeye çalıştığını anlıyorum."
"Bir şeyi görmezden gelmeye çalıştığım falan yok."
Dolabın kapağını kapatarak yatağa doğru ilerlediğim sırada Wanda hızlıca kolumu tuttu.
"İki gündür hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun Adeline, bu sence de biraz tuhaf değil mi?"
Hafifçe güldüm ve kolumu kendime doğru çektim.
"Tuhaf olan şey senin bana hesap sormaya çalışman."
Sinirle konuştuğumda Wanda kaşlarını kaldırdı.
"Yapmaya çalıştığım şey bu değil."
"Hayır, tam olarak bu Wanda."
Derin bir nefes verdim ve hafifçe gülümsedim.
"Ben iyiyim, tüm bunların üstesinden geliyorum.
Lütfen artık bu konu hakkında konuşma."
Kaşlarımı kaldırdığımda Wanda derin bir nefes aldı.
"Adeline, anlamıyorsun-"
Sinirle güldüm ve Wanda'ya iyice yaklaştım.
"Bu konuyu kapatacaksın ve hiçbir şey yokmuş gibi devam edeceksin çünkü her şey yolunda."
Wanda'nın yeşilleri kırmızı bir şekilde parladığında hafifçe gülümsedim ve ellerimi geriye sakladım.
"Anladın mı Wanda?"
Sorar bir şekilde konuştuğumda Wanda hafifçe kaşlarını çattı ve kafasını salladı.
"Evet, anladım."
Kısık bir sesle konuştuğunda gülümsedim.
"Aslına bakarsan ne hakkında konuştuğumuzu unuttum bile."
Wanda geriye çekilerek etrafa baktığında omuz silkerek konuştum.
"Şu ilişki işleriyle ilgili birkaç tavsiye almak istemiştin, unuttun mu?"
Wanda kafasını olumlu anlamda salladı ve genişçe gülümsedi.
"Doğru ya."
Gülümsediğimde kapının açılmasıyla bakışlarım oraya döndü.
Tony bizi gördüğünde gülümsedi ve kaşlarını kaldırdı.
"Merhaba, ne yapıyorsunuz?"
Hafifçe gülerek konuştuğunda gözlerimi Wanda'ya çevirdim.
"Wanda birkaç bir şey sormak için gelmiş, zaten gidiyordu."
Tony kafasını onaylar anlamda salladığında Wanda ona kısa bir baş selamı vererek odadan çıktı.
Tony genişçe gülümseyerek bana yaklaştığında bakışlarımı kapanan kapıdan çektim ve genişçe gülümseyerek Tony'e sıkıca sarıldım.
İşte şimdi her şey yolundaydı.Umarım beğenir ve birkaç yorum bırakırsınızz❤️✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
belle âme || Stark [düzenleniyor]
Fanfiction"The problem is," he said as he leaned in, "if i kissed you, I don't think I'd be able to stop."