[chapter 19]

793 82 35
                                    

"Tony

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Tony."
Tony Stark omzunda hissettiği elle bakışlarını karşısındaki ekrandan aldı.
"Bana iyi olmamı söyleme Rogers, bu durumdayken olmayacağını biliyorsun."
Steve derin bir nefes vererek kafasını salladı ve sandalyelerden birine oturdu.
"Ne durumdayız?"
Natasha ve Fury içeriye girdiğinde Tony bir şey söylemeden eliyle ekranı işaret etti.
"Asayı nereden buldu?"
Steve kaşlarını kaldırdı ve Fury'e baktı.
"Aynısını sana soracaktık, asa güvende sanıyorduk."
Fury bir şey söylemeden sandalyelerden birine oturduğunda Tony kaşlarını çattı.
"Buna daha fazla devam edemem, Loki Adeline'ı kukla gibi oynatıyorken burada oturamam."
Tony hızlıca ayağa kalktığı sırada Fury onu durdurdu.
"Dediğin gibi Stark, Adeline Loki'nin kontrolünde ve şu an neler olduğu aşikar.
Kafana göre hareket edemezsin."
Tony derin bir nefes vererek ellerini masaya vurdu.
"Tek yapmamız gereken Adeline'a yaklaşmak."
Clint sakin bir sesle konuştuğunda Natasha kaşlarını kaldırdı.
"O nasıl olacak?"
Steve kaşlarını kaldırdı ve bakışlarını ekrana çevirdi.
"Benim bir planım var."

"Önümde diz çökün!"
Loki kollarını iki yana açarak bağırdığında bakışlarımı önümdeki kalabalıktan aldım ve ona çevirdim.
Bu noktaya nasıl geldiğimizi bilmiyordum.
"Senin gibi adamların önünde asla."
Yaşlı bir adam bağırarak ayağa kalktığında hafifçe kaşlarımı çattım.
"Yerine dön ihtiyar."
Sakin bir sesle konuştuğumda bakışlarını bana çevirdi.
"Seni Yenilmezlerden biri sanıyorduk."
Kaşlarım daha da çok çatıldığında ona doğru ilerlemek için hareketlendim fakat Loki kolumu tutarak buna engel oldu.
"Onu dinleme."
Hafifçe gülümseyerek beni geriye çekti ve öne doğru ilerledi.
"Benim gibi başka biri yok."
Yaşlı adama doğru ilerlemeye başladığı sırada birden itilmesiyle şaşkınlıkla onu iten kişiye baktım.
"Bu anı önceden de yaşamıştık Loki, sonu senin için iyi bitmemişti."
Tony Stark zırhının kaskını açarak konuştuğunda hızlıca Loki'ye doğru ilerlemek için hareketlendim fakat önüm Steve Rogers tarafından kesildi.
"Beni seninle savaşmaya zorlama Adeline."
Kaşlarımı çatarak ona doğru ilerledim ve enerjimi ortaya çıkardım.
"Anlaşılan savaşmak zorunda kalacaksın."
Ellerimi havaya kaldırıp yan taraftaki levhayı ona doğru fırlattım fakat kalkanının arkasına saklanarak geriye doğru kaçtı.
"Adeline, sana zarar vermek istemiyorum."
"Veremezsin zaten."
Parmaklarımı oynattığım sırada nereden geldiğini anlamadığım darbeyle sertçe yere düştüm.
"Bunun geldiğini görmedin mi?"
Pietro Maximoff sırıtarak koşmaya başlayacağı sırada onu enerjimle sardım ve ileriye fırlattım.
Bakışlarım Loki'ye kaydığında kafamda yankılanan sesiyle duraksadım.
"Kafalarını karıştırma vakti Adeline."
Kafasıyla Tony Stark'ı işaret ettiğinde hızlı adımlarla ona doğru ilerledim.
"Adeline."
Tony Stark mırıltıyla konuşarak zırhından çıktı.
"Tony, ne yapıyorsun?"
Steve Rogers'ın bağırışını duyduğumda Stark'a bakmaya devam ettim.
"Sorun yok, bana zarar vermez."
Tony sakin bir sesle konuştuğunda alayla güldüm.
"O kadar emin olma Stark, senin nefesini kesmem saniyelerimi bile almaz."
"Bu sen değilsin Adeline, etrafına bak."
Gözlerim istemsizce etrafa kaydığında gördüğüm yıkımla kaşlarımı çattım.
"İçten içe bunun doğru olmadığını biliyorsun."
Tony bana doğru bir adım attığında hızlıca enerjimi meydana çıkardım.
Tony'nin bakışları elime kaydı fakat aynı şekilde bana bakmaya devam etti.
"Loki'yi hallettik."
Gelen sesle Tony hafifçe etrafına baktı.
"Bana bak Adeline, beni tanıyorsun."
Tony Stark elini bana doğru uzattığında kafamı iki yana salladım.
"Hayır."
Tony başını omzuna doğru eğdiğinde kaşlarımı çattım.
"Zırhından hiç çıkmamalıydın Stark."
Sisimi ona doğru yönlendirdiğimde Tony hafifçe geriye sendeledi.
Ellerimi hareket ettirip boynunu sıkmaya başladığımda Tony'nin nefesleri sıklaşmaya başladı.
Gözümün önüne gelen şeyle kaşlarımı çattım ve kafamı iki yana salladım.
"Adeline, güzel kızım.
Beni öpmeni istiyorum."
Bakışlarım Tony'nin dudaklarına kaydığında sertçe yutkundum ve daha fazla düşünmeden dudaklarımızı birleştirdim.
Onu öptüm.
Tony Stark'ı öptüm.
Kafamı iki yana sallayarak hızlıca geri çekildiğim sırada kafama yediğim darbe ile acıyla inledim ve yere düştüm.
Gözlerimi kısıkça atarak etrafa baktığımda başımda dikilen kişi ile kaşlarımı kaldırdım.
Burada ne dönüyordu böyle?
"Steve?"
Şaşkınlıkla konuştuğumda Steve derin bir nefes verdi.
Konuşmak için ağzımı aralayacağım sırada yüzüme yediğim sert yumrukla arkaya doğru düştüm.
"Nat! Ne yapıyorsun?"
"İşimizi garantiye alıyorum."

"Dinlense iyi olur, henüz yaşananları görmeye hazır değil."
Tony'nin sesini duyduğumda gözlerimi sıkıca kapattım ve yorganı iyice üstüme çekerek sessiz kaldım.
Yaptıklarımı biliyordum, görmek bir şeyi değiştirmeyecekti.
Kapı açılıp yatağın ucu çöktüğünde sessizce beklemeye başladım.
"Uyumadığını biliyorum, benden saklanmak zorunda değilsin."
Richard'ın sesini duyduğumda burnumu çektim ve yorganı üzerimden iterek doğruldum.
Gözlerim Richard'la buluştuğunda akmak için bekleyen göz yaşlarıma engel olmadım.
Kafamı yere eğdiğimde Richard elini omzuma koydu.
"Benimle konuş Adeline, ben yabancı değilim.
Seni asla yargılamam."
Burnumu çektim ve bakışlarımı yerden kaldırdım.
"Ne yaptığımı biliyorum, karşı çıkmak istedim ama engel olamadım."
Kafamı iki yana sallayarak konuştuğumda Richard bana bakmaya devam etti.
"İnsanlara zarar verdim."
Titreyen sesimle konuştuğumda Richard derin bir nefes vererek bana doğru yaklaştı.
"Kendinde değildin."
"Masum insanlara bilerek zarar verdim, her saniyeyi hatırlıyorum.
En kötüsü de bunu yaparken hissettiğim şeyi biliyorum."
Richard derin bir nefes verdiğinde ellerimle yüzümü sildim ve burnumu çektim.
"Tony, o iyi mi?"
Kısık bir sesle konuştuğumda Richard kafasını salladı.
"Seni göremediği için çok sinirli ama onun dışında iyi."
Hafifçe gülerek konuştuğunda zorlukla gülümsedim.
"Yaptığım şeyden sonra onu yüzüne bakamam."
Richard konuşmak için ağzını açtığı sırada kapının hızlıca açılmasıyla duraksadı.
"Artık çok geç."
Bir şey söylememe izin vermeden yataktan kalkıp odadan çıktığında kafamı yere eğdim.
"Benimle konuşmayacak mısın?"
Tony kısık bir sesle konuştuğunda kafamı kaldırdım ve bakışlarımı ona çevirdim.
Tony yavaş adımlarla yatağa doğru ilerleyip yanıma oturdu.
"Nasıl hissettiğini anlayamam ama konuşmak istersen seni hep dinlerim."
"Canını çok yaktım mı?"
Kısık bir sesle konuştuğumda Tony derin bir nefes vererek elimi tuttu.
"Canımı asla yakmazsın."
Tony hafifçe gülümseyerek konuştuğunda kollarımı hızlıca boynuna doladım.
"Özür dilerim."
Kısık sesle konuştuğumda Tony beni kendisine daha da çok çekti ve şakaklarıma ufak bir öpücük bıraktı.
"Buradasın Adeline, tek düşündüğüm şey benimle olman.
Özür dilemeni istemiyorum, seni seviyorum."
Tony geri çekilerek genişçe gülümsedi ve hafifçe burnuma vurdu.
"Ağlamayı kes hadi, çirkin oluyorsun."
Gözlerimi devirdim ve yataktan kalkarak üzerime kazağımı geçirdim.
"Bana çok kızgınlar mı?"
Tony söylediğim şeyle gözlerini devirdi ve elini omzuma koydu.
"Kimse sana kızgın değil Adeline."
Sıkıntılı bir nefes vererek kafamı salladım ve Tony'nin elini sıkıca tutarak odadan çıktım.
Salona geldiğimizde gördüğüm kişiyle derin bir nefes verdim.
Olacakları biliyordum.
"Eski haline dönmene sevindik Adeline."
Fury hızlıca ayağa kalkarak konuştuğunda Tony elimi daha da sıkı tuttu.
"Seninle konuşmamız gereken şeyler var."

Adeline oradan bakınca düşman gibi mi görünüyor, düşündüğün bu mu?"
Tony sinirle konuştuğunda sıkıntılı bir nefes verdim ve hafifçe koluna dokundum.
"Tony."
Kısık bir sesle konuştuğumda Tony bakışlarını bana çevirdi ve sıkıntılı bir nefes verdi.
"Bu bizim düşündüğümüz değil Stark, insanların düşündüğü."
Fury net bir sesle konuştuğunda yerimde hafifçe hareketlendim.
"İnsanların ne düşündüğü umurumda değil, önemli olan Adeline'ın burada olması."
Tony sakin bir sesle konuşup koltuğa oturduğunda bakışlarımı bizi dinleyen arkadaşlarıma çevirdim.
"Fury haklı, yaptıklarım kabul edilebilir gibi değildi."
Tony gözlerini büyüttü ve şaşkınlıkla bana baktı.
"Kendinde değildin."
"Tony bu bir şeyi değiştirmez, insanlara çıkıp üzgünüm kendimde değildim diyemem.
Bu onların kayıplarını gidermez, onca zaman boyunca onlara zarar verecek şeyler yaptım ben, bunun telafisi yok."
Tony bir şey söylemeden koltuğa oturup başını ellerinin arasına aldığında oturduğum yerden kalkıp önüne eğildim.
"Sorun yok."
Kısık bir sesle mırıldandığımda Tony başını kaldırıp bana baktı ve sıkıca sarıldı.
"Belki de bir basın toplantısı düzenlemeliyiz, Adeline olan her şeyi anlatır ve özür diler.
Hiç olmazsa onu anlayanlar olur, denemeye değer. "
Clint tek kaşını kaldırarak konuştuğunda ona baktım ve kafamı salladım.
"Bu mantıklı, en azından olayın büyümesi engellenmiş olur."
Vision sakin bir sesle konuştu.
"Bunun sonuçları kötü de olabilir, hükümet Yenilmezler'den nefret ediyor gibi görünüyor.
Adeline'ı hapise atmak isteyebilirler."
Natasha kaşlarını çatarak konuştuğunda titrek bir nefes verdim.
"Bunun olmasına izin vermeyiz."
Richard'ın sesini duyduğumda gözlerimi hızlıca salonun girişine çevirdim ve ayağa kalktım.
"Abi, dinlenmelisin.
Neden yatağında değilsin?"
Richard gözlerini devirip bana doğru ilerledi ve saçıma ufak bir öpücük kondurdu.
"İyiyim ben, ayrıca yatağa geri dönüp kardeşimi yalnız bırakmaya niyetim yok."
Hafifçe gülümsedim ve elimi sırtına çıkardım.
"Toplantıyı ayarlayacağım, size haber veririm."
Fury ayağa kalkıp yanımıza ilerledi ve hafifçe Richard'ın omzuna vurdu.
"İyi olmana sevindim."
Bir şey söylememize izin vermeden salondan çıktığında derin bir nefes verdim ve Tony'nin yanına oturdum.
"Odaya çıkacağım."
Tony kısık bir sesle konuşup hızlıca ayağa kalktığında bir şey söyleyemeden arkasından bakakaldım.
"Ona biraz zaman ver."
Natasha hafifçe omzuma vurarak ilerlediğinde omuzlarım iyice çöktü ve sırtımı koltuğa yasladım.
"Bana kim zaman verecek?"
Kendi kendime konuşarak gözlerimi kapattım.
"İyi misin?"
Koltuk hafifçe çöktüğünde bakışlarımı yanıma oturan Clint'e çevirdim ve kafamı omzuma doğru yatırdım.
"Sanırım buna verecek bir cevabım yok."
Clint hafifçe gülümsedi.
"Birinin senin aklını kontrol etmesi kötü, bunu deneyimleyen kişilerden biri olarak söylüyorum."
Hafifçe gülerek konuştuğunda kafamı salladım.
"Kötü hissettiriyor."
Clint onaylayan bir mırıltı çıkardı.
"Peki ya şu ellerinden çıkan şey, onu nasıl kontrol ediyorsun?"
Parmaklarını benim gibi oynatmaya çalışarak güldüğünde kıkırdadım.
"Aslına bakarsan onu da kontrol edebildiğim söylenemez."
Duraksayarak ona baktığımda Clint devam etmemi istercesine kaşlarını oynattı.
Derin bir nefes verdim ve gözlerimi elime çevirdim.
"Bu şeye sahip olduğumdan beri ondan kaçtım çünkü korkuyordum, birine zarar vermekten ya da hiçbir zaman kontrole sahip olamamaktan."
Parmaklarımı oynattığımda Clint'in bakışları kısa bir anlığına oraya kaydı.
"Kaçtığım şeyin başıma gelmesi ayrı bir ironi."
Hafifçe güldüğümde Clint gülümsedi.
"Buna sahip olmak istemedim, ben onu reddettikçe daha da güçlendi.
Bunun dışında normal bir hayata sahip olduğumu düşünüyordum ama sonra yaşadığım şeylerin tamamen yalan olduğunu öğrendim."
Clint derin bir nefes verdiğinde kendi kendime güldüm.
"Fury beni ekibe almaya çalıştığı için ondan haz etmiyordum ama belki de ona teşekkür etmeliyim.
Hatta sana da etmeliyim."
Clint kaşlarını çattı.
"Orada yaptığın konuşma sayesinde bir şeyler yerine oturdu diyebilirim."
Clint gururla gülümsedi ve omuzlarını dikleştirdi.
"İyi bir konuşmacı olduğumu söylerler."
Alayla güldüm ve kafamı salladım.
"Tabi, öylesin."
Clint hafifçe gülümsedi ve ayağa kalktı.
"Umarım bu konuşma da diğeri gibi etkili olur, inan bana Adeline üstesinden gelemeyeceğin bir şey yok.
O birkaç yıl önceki eski Adeline değilsin, hepimiz senin yanındayız."
Genişçe gülümsedim.
"Teşekkür ederim Clint."
Clint son kez gülümseyerek yavaş adımlarla salondan çıktığında derin bir nefes vererek yüzümü ovuşturdum ve ayağa kalkıp odaya doğru ilerledim.
Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes vererek kapıyı açtım.
"Tony."
Tony başını kaldırıp bana baktığında hafifçe kaşlarımı çattım.
"İyi misin?"
Ona doğru ilerlediğimde Tony yerinde doğruldu.
"İyiyim."
Derin bir nefes verdim ve yatağın köşesine oturdum.
"Fazla tepki verdiğimin farkındayım."
Tony hızlıca yataktan kalktı ve odanın içinde dolaşmaya başladı.
"Böylesinin seni zorlandığını da biliyorum ama buna engel olamıyorum."
Yavaşça ayağa kalktım ve ona doğru ilerledim.
"Tony, bana ne olduğunu anlatacak mısın?"
Sakin bir sesle konuştuğumda Tony derin bir nefes vererek kalçasını masaya yasladı.
"Loki ilk geldiğinde sana ona dikkat etmen gerektiğini söylemiştim.
Neredeyse her sabah ve hatta her akşam."
Hızlıca konuştuğunda kafamı onaylar anlamda salladım.
"Sen ise sürekli onunla konuşmaya çalışıyordun, yalnız kalmasına üzülüyordun."
Kaşlarımı çattım ve hafifçe geri çekildim.
"Bu konuşmanın sonu beni suçlayarak mı bitecek?"
Tony kafasını hızlıca iki yana salladı.
"Seni asla suçlamam, bir an ben bile onun değişiyor olduğuna inanmıştım ama bak bu bizi nereye getirdi."
Tony ellerini iki yana açtı ve sıkıntılı bir nefes verdi.
"Seni kaybedeceğimi sandım Adeline, bana olan bakışların o kadar boştu ki.
Beni tanımıyordun."
Titrek bir nefes verdim ve gözlerimi sıkıca yumdum.
"En kötüsü de beni sevmiyordun."
Tony dişlerini sıktığında elimi yanağına yerleştirdim.
"Sana bir zarar gelemez Adeline, bu benim kaldırabileceğim bir şey değil.
Eğer sen ölürsen, aklımı yitiririm."
Gözümden akan yaşı hızlıca sildim ve burnumu çektim.
"Bu hayatta korumam gereken tek bir şey var, sensin.
Yalvarıyorum Adeline, sana zarar verebilecek her şeyden uzak dur."
Tony'nin gözyaşı parmaklarımın arasından kaydığında hızlıca ona sarıldım.
"Ölmeni istemiyorum."
Tony fısıltıyla konuştuğunda boğazımdan kaçmak için bekleyen hıçkırığı serbest bıraktım ve kollarımı daha da sıkılaştırdım.
"Sana söz veriyorum Tony, seni bırakmayacağım.
Birbirimizi bırakmayacağız, buna asla izin vermem."

"Hâla buradan gidebiliriz, bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun."
Tony saçıma ufak bir öpücük kondurarak konuştuğunda hafifçe gülümsedim ve geri çekildim.
"Bunu isteyen benim Tony, lütfen."
Kısık bir sesle konuştuğumda Tony derin bir nefes vererek kafasını salladı ve geri çekildi.
"Bizi göremeyebilirsin ama hemen arkanda olacağız."
Richard sırtımı sıvazlayarak konuştuğunda kafamı onaylar anlamda salladım ve derin bir nefes vererek içeriye doğru ilerledim.
Kapıdan geçtiğim gibi flaşlar patlamaya başladığında titrek bir nefes aldım ve bakışlarımı içeride gezdirdim.
Kalabalık olacağını bekliyordum ama bu kadarını değil.
Benim için olduğunu düşündüğüm sandalyeye oturdum ve gözlerimi karşımda oturan adama çevirdim.
Sorguda gibi hissetmem normal miydi?
"Bayan Murray, bunu bir mahkeme gibi hissetmenize gerek yok.
Konuşmak için buradayız."
Bir şey söylemeden kaşlarımı kaldırdığımda adam derin bir nefes verdi ve bakışlarını önündeki dosyaya çevirdi.
"Yaşanan tüm bu şeylerle ilgili söyleyecek bir şeyiniz var mı?"
"Olmasa burada olmazdım, değil mi?"
Hafifçe gülümseyerek konuştuğumda adam kaşlarını kaldırdı ve devam etmemi istercesine baktı.
"Tüm bu yaşananları her ne kadar geri almak istesem de ne yazık bunu yapamam."
"Bunun olamayacağına eminiz, Bayan Murray."
Kaşlarımı çattım ve derin bir nefes vererek konuşmaya devam ettim.
"Yaptığım şeyleri savunmuyorum ve kontrol altındaydım diyerek bunları geçiştirmeye niyetim yok."
"Öyle olsa iyi olur."
Adam alayla konuştuğunda hafifçe gözlerimi kıstım.
"Tam olarak ne yapmaya çalışıyorsun?"
Sert bir sesle konuştuğumda adam omuzlarını kaldırdı.
"Sizi dinliyorum Bayan Murray, anlatacaklarınızı merak ediyorum."
Gözlerimi kıstım ve hafifçe güldüm.
"Buradan bakınca buraya beni yargılamaya gelmiş gibi duruyorsun."
Adam hafifçe gülerek yerinde dikleşti ve ellerini masaya koydu.
"Pekala Adeline, o zaman olması gerektiği dilden konuşalım."
Etraftan fısıltılar yükseldiğinde derin bir nefes verdim.
"Onlarca insanın ölümüne sebep oldun, bundan dolayı pişman mısın?"
"Üzgünüm."
Net bir sesle konuştuğumda adam hafifçe gülümsedi.
"Bizden özür dilemek için mi buradasın?"
Kaşlarımı çattım.
"Canını yaktığım insanlardan özür dilemek için buradayım, hükümet için değil."
"Belki de senin tutuklanmanı talep etmeliyiz, hükümetin istediği bu."
Hafifçe gülümsedim ve öne doğru eğildim.
"Dinle, beni hapise mi atmak istiyorsun?
Üzgünüm ama bunu yapamazsın.
Hiçbirimizi hapise atamazsın, karşımda durmuş beni dinleyeceğini söylüyorsun ama aksine beni yargılamaya gelmiş gibisin."
Hızlıca ayağa kalktım ve bakışlarımı kameraya çevirdim.
"Kahraman olduğunu iddia ediyorsun ama gözümde tehditten başka bir şey değilsin.
Yok edilmesi gereken bir tehdit."
Adam sinirle konuştuğunda gözlerimi devirdim.
"Hiçbir zaman kahraman olduğumu iddia etmedim.
Ayrıca senin gözünde nerede olduğum umurumda değil."
Genişçe gülümsedim ve etrafıma baktım.
"Eğer hapise atmak için falan gelirseniz, adresimi biliyorsunuz."
Göz kırparak ilerlemek için arkamı döndüğümde aklıma gelen şeyle hafifçe sırıttım ve sandalyesinde oturan adama baktım.
"Siktir git."
Orta parmağımı çıkararak ilerlemeye başladığımda patlayan flaşlar ve yükselen sesler ile sırıttım.
Kapıdan hızlıca çıkıp kendimi koridora attığımda gelen adım sesleri ile etrafıma bakındım.
"Sen gördüğüm en harika kadınsın!"
Tony beni kendine çekip hızlıca sarıldığında kıkırdadım ve kollarımı beline sardım.
"Ne diyebilirim ki?
Etkileyiciydi."
Natasha alayla konuştuğunda göz devirdim.
"Adeline."
Fury hızlı adımlarla karşıma geçtiğinde derin bir nefes verdim.
Büyük ihtimalle berbat ettiğimi söyleyecekti.
Kaşlarımı çatarak ona baktığımda Fury hafifçe sırıttı.
"Başın belaya girecek."
Omzuma hafifçe vurarak konuştuğunda kıkırdadım.
"Oradan çıktığı yok ki."
Fury sırıttı ve diğerlerine ufak bir baş selamı vererek ters yöne ilerledi.
Yavaş adımlarla aşağıya inerek çıkışa ilerlediğimizde dışarıda gördüğüm muhabirlerle derin bir nefes verdim.
"Arka taraftan çıkalım."
Tony sinirle mırıldandığında kafamı iki yana salladım.
"Sorun yok."
Tony konuşmak için dudaklarını araladığında onu hızlıca susturdum.
"Sorun yok."
Tony isteksiz bir şekilde kafasını salladığında dışarı çıktığımız sırada üzerimize kameralar ile ilerlemeleriyle Tony elini belime koyarak beni kendine çekti.
Ne zaman geldiğini bilmediğim Happy geçmemize yardımcı olmaya çalışırken gelen bağırışla duraksadım.
"Adeline Murray!"
Bakışlarım etrafta dolaştığında bir kadın bize doğru ilerlemeye başladı.
Herkes geri çekildiğinde Happy kadına doğru ilerleyecekken onu durdurdum.
"Sen, hepsini sen yaptın."
Kadın elindeki fotoğrafları yüzüme doğru fırlattığında titrek bir nefes verdim.
"Kızımı sen öldürdün."
Tony bir şeyler mırıldanarak beni ilerletmeye çalıştı.
"Yaptığın şeyle yüzleş, sen bir canavarsın."
Kafamı iki yana salladığımda kadın bana biraz daha ilerledi.
"Gözlerini gördüm, öfkeni gördüm.
Birilerini kurtardığını sanıyorsun ama tek yaptığın yok etmek.
Kızım öldü Murray, onu sen öldürdün."
Tony beni hızlıca kendine çekerek ilerlemeye başladığında sarsak adımlarla ona uymaya çalıştım.
"Kahraman olmaya çalışmayı bırak, lanetli ellerini üzerimizden çek!"
Arabaya bindiğimizde hızlıca ellerimle yüzümü kapattım.
Arabanın camına sertçe vurulduğunda yerimden zıpladım ve kafamı iki yana salladım.
"Lanetini üzerimizden çek."

Loki olayını uzatmak istemedim, başka şeyler düşünüyorum jdodmddpdöd
Umarım beğenirsinizz🤩✨

belle âme || Stark  [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin