Chapter 3;《Princesses Don't Cry》

1.9K 240 276
                                    

Yeni bir bölümden selamlar!

Bu bölümden sonra taslakta birikmiş bölümüm kalmadı. O yüzden diğer bölümler gecikebilir, anlayışla karşılamanızı umuyorum.

Keyifli okumalar 💛

Oturduğum koltuğa iyice yayılırken bilmem kaçıncı kez baktığım saate bidaha baktım. Saatin bire gelmesine az kalmıştı. Yani Jimin birazdan gelir demekti.

Bu sefer emin olmadan kızları hazırlamamıştım. Hatta telefonun öbür ucundaki eski kocama geleceğine dair bildiği bütün yeminleri ettirmiş, öyle rahatlamıştım. Şimdi de dördümüz sessizce kapının çalmasını bekliyorduk.

Sabah uyandığımda Taehyung'tan defalarca cevapsız arama ve mesaj vardı. Her mesajında farklı bir şekilde özür dilemiş olması, garibime gitmişti. Her ne kadar onu affettiğimi söylesem bile Jungkook ve beni bu akşam bara davet etmişti. Eğer Bay Park Jimin'in keyfi bir an önce buraya gelmek isterse -ki bu bizim için de çok iyi olurdu- biz de Jungkook ile birlikte hazırlanacaktık. Bara akşam gidecek olsak bile, biz kardeşimle gezmeden yapamazdık. Alışveriş en sevdiğimiz şey diyebilirdim.

Çalan kapıyla birlikte hep birlikte ayaklanarak kapıya doğru ilerledik. Kızlar, gelen babaları ile hemen onun kucağına atlamış, bilmem kaç haftadır görmedikleri babalarını bir daha hiç görmeyecekmiş gibi sarılıyorlardı. Ah Jimin dedim içimden. Bunu neden onlara yaptın?.. Bunu neden bize yaptın?

Kızlardan ayrılarak doğrulan Jimin, bakışlarını bizim üzerimizde gezdirdi. "İçeri davet ettiğiniz için teşekkür ederim, fakat vaktimiz yok. Kızları alıp gideyim ben." bunun üzerine Jungkook histerik bir şekilde güldü. "Yaptığın şerefsizliklerden sonra seni bu eve alacağımızı mı zannediyorsun?" ardından gözü onu izleyen kızlarıma kaydı ve devam etti. "Sen kızlarına dua et. Yoksa bu kadar kibar ve sakin kalamazdım, bilgin olsun."

Araya girmem gerektiğini anladığımda yavaşça Jungkook'un sırtını sakin ol anlamında  sıvazladım. "Tamam Jungkook, bırak da gitsinler." kızlarımla son bir kez daha vedalaşarak yolcu ettim. Kapıyı kapattıktan sonra sırıtarak Jungkook'a döndüm.

"Hadi hazırlanalım!"

🔹🔹🔹🔹🔹

Soyunma kabininden çıkarak beni bekleyen kardeşime beğenip beğenmediğine dair soran gözlerle bakmaya başladım. Akşam üzeri bara gideceğimiz için yeni kıyafetler bakmaya karar vermiştik. Şimdi de denediğim bilmem kaçıncı elbiseyi kardeşime gösteriyordum.

"Aish! Ben nasıl senden bunu denemeni istedim? Ben asla noonamı bu kılıkla bara sokmam!" ve daha sonra üzerimdeki elbiseye nazaran daha güzel olan elbiseyi uzattı. "Bir de bunu dene." oflayarak elbiseyi denemek için kabine girdim.

Aynada kendimi süzdüğümde, bu karşımdaki kişinin kendim olduğuna dair şüphelerim vardı zira ben bu kadar güzel olduğumu düşünmüyordum. Kabinden çıktığımda sevgili kardeşim söze atlamadan önce hemen konuşmaya başladım. "Bana bak Jungkook! İster beğen ister beğenme ama bu elbiseyi bu akşam giyeceğim. O kadar!" Jungkook sırıtarak beni son bir kez daha süzdü. "İyi de beğenmediğimi kim söyledi ki?" işte o an derin bir nefes verdim.

"Tamamdır. Çok zaman kaybettik, hadi kıyafetlerimizin parasını ödeyip bir an önce bara gidelim!"

Bardan içeri girdiğimizde klasik alkol ve sigara kokusu burnuma dolmuştu fakat alıştığım için eskisi gibi rahatsız olmuyordum. Rengarenk ışıklandırılmış alan, siyah ve bordo renklerinden oluşan ortam. Sadece bunlar bile mekanın Taehyung'a ait olduğunu belli eden etmenlerdi.

𝑩𝑳𝑶𝑶𝑴𝑰𝑵𝑮 𝑯𝑶𝑷𝑬𝑺 ❦ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin