Chapter 7;《Unknowns》

1.5K 210 377
                                    

Yepyeni bir bölümden selamlar!

Bu bölümdeki tepkilerinizi çok merak ediyorum. O yüzden uzatmadan bölüme geçiyorum.

İyi okumalar ❤️

Kapkaranlık bir odadayım. Ellerim ayaklarım bağlı halde oturuyorum. Burası çok soğuk ve ıssız. Başımı yukarı kaldırdığımda iple asılan cesedi görüyorum. Ardından karşımda bir siluet beliriyor. Çok tanıdık birisi...

"Jimin!" diye bağırmaya çalışıyorum fakat sesim çıkmıyor. Bomboş odada sadece benim fısıltı şeklinde çıkan sesim duyuluyor. "Jimin, lütfen beni çözer misin?" ardından bana doğru geliyor.

Tam beni çözecek diye sevinirken iyice dibime geliyor. "Kusura bakma Eun Gel, ama bu halde olmayı hak ediyorsun." gözlerimdeki yaşların ardı arkası kesilmiyor. Derken yandaki bidonu alıyor ve üzerime döküyor. Kokusundan anladığıma göre bu şey.. Benzin mi?

"Jimin! Yalvarırım yapma bunu bana." ağlama ve yakarış seslerim onu hiç etkilemiyor olacak ki cebinden çakmak olduğunu anladığım bir nesne çıkarıyor. Ardından yaktığı ateşe bakıp istediğini almış bir ifadeyle gülüyor. "Güle güle, Eun Gel. Cehennemde görüşürüz."

Çığlıklar içerisinde sıçrayarak uyanmıştım. Nefes nefeseydim, göz yaşlarım sanki tüm vücudumu sarmıştı. Tanrım, o nasıl rüyaydı öyle!

Odamın kapısının hızlıca açılma sesiyle dizlerimi iyice kendime çektim. Şu an acayip derecede kötü hissediyordum.

"Noona! Ne oldu, iyi misin?" anında dibimde biten kardeşimin yanıma gelmesini bekledim ve geldiğinde onu sanki kaçacakmışçasına kollarımla sarmaladım. Ve ardından biraz sakinleşince konuştum. "Y-yok bir şey. Kabus gördüm sadece."o da ellerini sırtıma yerleştirerek okşamaya başladı."Tamam, geçti. Ben şimdi sana su getiriyorum. Sen de burada sakince bekliyorsun. Tamam mıyız?" Kafam hala göğsündeyken onu onaylar mırıltılar çıkardım ve yatağa uzandım. Jungkook elinde su ile geldi ve yavaşça bana içirmeye başladı. Söylemekten asla bıkmayacaktım. İyikimdi..

"Şimdi daha iyi misin?" onaylarcasına kafamı salladım ve gözlerimi kapattım. "Saat kaç?" gün yavaş yavaş aydınlanmaya başladığına göre çok erken değildi. Yanındaki komodinin üzerinde duran saate baktı ve beni yanıtladı. "6 buçuk. Alarmının çalmasına yarım saat var." gülümsemeye çalışarak kafamla onu onayladım.

"İstersen vaktimiz varken birlikte kahvaltı hazırlayalım?" aslında harika fikirdi. Çocuk resmen evi tek başına çekip çeviriyordu. Ona yük olma hissi ile dolmuştum birden. Jimin ile yaşadığımız zaman da kızlara bakıyordu ama en azından dışarı falan çıkıp gezebiliyordu. Gerçi şimdi de çıkmasını söylüyordum fakat Jimin'e güvenmediğini, peşimize bir adam takmış olabileceğini söyleyerek beni geçiştiriyordu. Jimin'i biraz tanıyorsam böyle bir şey yapmazdı. Fakat bunu kardeşime anlatamıyordum.

Birlikte mutfağa ilerledik ve kahvaltı için malzemeleri çıkarmaya başladık. Gülüşerek geçen bir hazırlama faslının sonunda ortaya çıkan görüntüyle gülümsedim ve Jungkook'un uzattığı eline beşlik çaktım. Ardından kızları uyandırmak için odalarına doğru ilerledik.

Yavaş adımlarla yanlarına gittiğimizde gördüğüm şeyle yüzümde bir gülümseme oluşmasına engel olamadım. Birbirlerini sıkıca sarmalamış bir vaziyette uyuyorlardı. "Çok güzel uyuyorlar." fısıltıyla konuşarak söylediğim şeye karşı Jungkook da bana fısıldadı. "Noona, istersen şimdi uyandırmayalım. Sen gidince ben onları doyururum."

Kafamı onaylarcasına salladım ve üstümdekileri pijamalarla birlikte mutfağa doğru ilerledim. İş yeri biraz bekleyebilirdi. Ben şimdi kardeşim ile birlikte güzel bir kahvaltı yapmak istiyordum.

𝑩𝑳𝑶𝑶𝑴𝑰𝑵𝑮 𝑯𝑶𝑷𝑬𝑺 ❦ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin