Chapter 15;《A Tense Dinner》

1.1K 159 490
                                    

Yeni bir bölümden selamlar!

Butter'ı çok beğendim. Hatta öldüm öldüm dirildim. Gerçekten çok güzeldi. Hatta bölümü yayımladıktan sonra tekrardan izlemeye gideceğim 🥳🎉

Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Ben yazarken çok gerildim ama, umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar 💜

"Hayır ben anlamadım. Neden durduk yere bizi evine çağırıyor ki bu adam?"

"Ben de bilmiyorum ki. Telefonda yazışırken özür dilemek amaçlı olduğunu söyledi."

Omuzlarımdan tutarak beni kendine çevirmesiyle biricik kardeşimin kusursuz yüzüyle karşılaştım. O ise bunu umursamadan konuşmasına devam etti. "Noona, oraya gidelim. Hem sen henüz Taehyung'tan da ayrılmadın. O eve Taehyung ile sevgili olarak giderseniz belki Jimin yaptıklarından iyice pişman olur."

Söylediklerini aklımda tarttıktan sonra başımla onayladım. "Zaten Taehyung ile konuşamadım ki bugün. Hiç zamanım olmadı yani."

Sırıtarak bana cevap verdi. "Desene, ilk defa bir şey için zamanının olmaması işimize yaradı." gülerek gözlerimi devirdim ve omzuna acıtmayacak şekilde yumruk atarak önümdeki işime geri döndüm.

Jimin'in bu hareketi zaten karışık olan kafamı daha da karmaşık hale getirmişti. Bir yanım oraya gitmemem gerektiğini söylerken, diğer yanım da ısrarla gitmek istiyordu. Zaten Jungkook'un bu ısrarcı tavırlarına bakılacak olursa büyük ihtimalle gidecektik. Taehyung ile de eğer yine bir pürüz çıkmazsa yarın konuşacaktım. Aklıma gelen şey ile tekrardan Jungkook'a döndüm. "Kızları ne yapacağız?" omuz silkerek beni yanıtladı. "Beni çağırdıysa kızların gelme ihtimalini de göz önünde bulundurması gerekiyor. Sen orasını dert etme. Hem zaten ne zararları olabilir ki?" anlaşılan bu yemeğe gitmek için bayağı istekliydi fakat ben içimdeki karamsar yanı susturamıyordum. "İçimde çok kötü bir his var."

Mırıldanarak konuşmamın ardından ayağa kalktı ve elleri ile ellerimi hapsettikten sonra gözlerime 'ben buradayım' dercesine baktı. "Noona, o adamın sana neler yaptığını biliyorum ama sonuçta kendi kızlarına da bir şey yapamaz ya.." alnıma bir öpücük kondurdu. "Hem ben varım, Taehyung var. Hiçbir şey yapamaz o merak etme." daha fazla uzatmanın manası yoktu. O yemeğe eninde sonunda gidecektik. Taehyung ile de bir fırsatını bulunca konuşurdum artık.

Bulaşıkları hallettikten sonra birlikte salona geçmiştik. Saat henüz öğlen sularıydı, hafta sonu olduğu için iş de yoktu. Akşama kadar burada ne yapacaktık? Ben işteyken Jungkook her gün böyle mi hissediyordu acaba?

Bıkkın bir nefes vererek kardeşime döndüm. "Sıkıldım ben. Ne yapacağız?" kafasını umutsuz vakaymışım gibi sağa sola salladı. "İki dakika boş oturmaya gelemiyorsun değil mi?" dudaklarımı birbirine bastırarak kafamla onu onayladım. O da bunun üzerine ayaklanarak içeri gitti. "Bekle beni, birazdan geleceğim."

Ben de fırsattan istifade Jimin'e geleceğimize dair mesaj atmak üzere masanın üzerinde duran telefonu elime aldım.

Siz:

Jimin? (iletildi) (13.40)

Ben bu akşam geleceğimizi haber vermek için yazmıştım. (görüldü) (13.40)

Mesajımı bu kadar çabuk görmesi, sanki telefonun başında benim ona mesaj atmamı bekliyormuş gibi hissettirmişti. Bozuntuya vermeden yazmaya devam ettim.

Siz:

Kaç gibi gelelim?

𝑩𝑳𝑶𝑶𝑴𝑰𝑵𝑮 𝑯𝑶𝑷𝑬𝑺 ❦ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin