Chapter 13; 《Paper Hearts》

1.2K 164 337
                                    

Diğer bölümlere kıyasla daha uzun olan bir bölümle karşınızdayım!

Bu hafta biraz yoğundum, o yüzden bölüm yazamadım kusura bakmayın. Ama telafi etmeye çalışacağım, merak etmeyin 😊😇

Bol bol oy ve yorum istiyorum. Umarım seveceğiniz bir bölüm olur.

İyi okumalar ❤️

Sorduğum soruya karşılık olarak sadece kötü bir şey yaptığını söylemesi beni daha çok işkillendirmişti ama bugünün hatırına çok üstüne gitmemiştim. Şimdi de ayakkabılarımızı çıkarmış, kumun ve denizin birleştiği yerde yan yana sessizce yürüyorduk. Denizin sesi bana huzur veriyordu. Ona da huzur veriyor olacak ki, ikimizden de çıt çıkmıyordu. Bir süre sonra sessizliği bozan taraf o oldu.

"Hatırlıyor musun? O gün birlikte şarkı söylemiştik." başımı onaylar anlamda salladım. "Evet ama o zaman yanımızda gitar vardı." adımlarını durdurdu ve bana dönerek gülümsedi. "Şimdi yanımızda olmadığını kim söyledi ki?"

Söylediği sözler karşısında şaşkınlıkla gözlerimi belerttim ve istemsizce ben de onunla birlikte durdum. "Hadi canım. Ciddi misin?" sol elindeki ayakkabılarını sağ eline aldı ve tutmam için elini uzattı. "Gel de göstereyim."

Bir süre eli ile bakıştım ama daha fazla beklemeden elimi avucunun içine bıraktım. Anında parmaklarımı parmaklarına doladı ve ellerimize bakarak derin bir iç çekti. "Bu tabloyu görmeyi çok özlemişim." içimden ne kadar ben de demek istesem bile sadece gülümsemekle yetindim.

Tuttuğu elim ile beraber beni de peşinden sürükleyerek yemek yediğimiz yere getirdi. Daha sonra minderlerin arasından çıkardığı gitar ile gözlerim parlamıştı. Bunu Jimin de fark etmiş olacak ki, yüzümün her bir ayrıntısında gözlerini gezdiriyordu. Güldüğüm hiçbir anı kaçırmak istemiyor gibiydi.

Ardından boğazını temizleyerek kendine geldi ve gitarı yavaşça kılıfından çıkardı. Yılların verdiği hafif yıpranmışlık, bu gitarın o gitar olduğunun bir kanıtıydı. "Bu gitarı hala saklıyor musun?"

"Bana en güzel anılarımın getirisi olan bir şeyi neden atayım ki?" sanırım bugün kalbimi tekletmek adına yemin etmişti bu adam. Sanki dünyanın en nadide parçasıymış gibi çok dikkatli bir şekilde gitarı kucağına yerleştirdi ve gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra bana döndü."Ne söyleyeceğimizi biliyor olmalısın?" başımı sallayarak onu onayladım. "Tabii ki. Sen çalmana bak."

Ardından en sevdiğim şarkılardan birinin melodisi kulaklarımı doldurdu. Bu şarkının bende değeri büyüktü, yine o gün söylediğimiz şarkılardan yalnızca bir tanesiydi. Gözlerimi kapattım ve dudaklarımı aralayarak söylemeye başladım.

Bana nasıl hissettirdiğini hatırla
Çok gençtik ama
İçimdeki bir şey gerçek olduğunu biliyordu.

Zihnimde donan
Şimdilik resimlerimizde yaşıyorum
Tüm güzel zamanlarımızı hatırlamaya çalışarak
Hayatlarımız büyük bir gürültüyle birbirinden ayrılıyor
Donuk zihnimde hatıralar canlanıyor

Her şey o günkü gibiydi. Onun birazdan tam nakaratta bana eşlik edecek olması bile aynıydı. O günden tek farkımız, artık sırtımızdaki yükler büyüktü. O bana ulaşmaya çalışıyordu, bunu hissediyor ve elimi tutması için ona uzatıyordum ama bir şey oluyordu ve son anda benden kendini çekiyordu. Bunun daha nereye kadar böyle devam edeceğine gelirsek, orası bende kocaman bir soru işaretiydi.

Düşüncelerimi rafa kaldırarak anın güzelliğine kendimi kaptırdım. O da o güzel sesiyle nakaratta bana eşlik etmişti.

Bu kısımdan nefret ediyorum, kağıttan kalpler
Ve sana ait bir parçayı saklayacağım
Sadece unutup geçeceğimi düşünme

𝑩𝑳𝑶𝑶𝑴𝑰𝑵𝑮 𝑯𝑶𝑷𝑬𝑺 ❦ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin