Chapter 28;《Being a Family》

821 105 114
                                    

Hala ne ara bu kadar bölüm ilerlediğimizi sorguluyorum 🤭🤭

İyi okumalar 😇

"Kıyafetleri şu valize koyalım."

Yaşananlardan sonra her şey yavaş yavaş düzene oturmaya başlamıştı. Biz de şu anda evdeki eşyalarımızı kolilere ve valizlere yerleştiriyorduk. Jimin, vakit kaybetmeden taşınmak istiyordu. Ne yalan söyleyeyim, ben de istemiyor değildim.

Sırayla benim kıyafetlerimi katlarken eline geçen bluzumu aldı ve burnuna götürerek içine derin bir nefes çekti. "Aynı senin gibi kokuyor." tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Hadi ya. Nasıl kokuyormuşum ki ben?" yanıma yaklaştıktan sonra ellerini belime dolayıp burnunu yanağıma yasladı ve gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Mırıldanarak konuştu. "Huzur dolu." fırsattan istifade ben de burnumu onun boynuna gömmüştüm. Asıl kendisinin ne kadar huzur koktuğundan haberi var mıydı?

"Ohoo. Siz her dakika böyle yapacaksanız bizim işimiz var."

Arkadan gelen kardeşimin sesiyle geriye doğru çekildim. "Yalancıya bak. Bir an önce sizi evden kovup tek başıma kalmak istiyorum demiyor da." gülerek yanıma geldi ve alnıma bir öpücük bıraktı. "Aşk olsun yani noona. Hem ben kızlar gidecek diye çok üzülüyorum." kaşlarımı çatarak geri çekildim. "He yani sadece kızlar için mi üzülüyorsun? Asıl sana aşk olsun." diyerek yapmacık sinirimle yanından ayrıldım ve kıyafetleri kolileme işine devam ettim. Jungkook ise peşimden geliyordu. "Noona, yapma böyle ama. Ben öyle demek istemedim ki."

Arkamı döndüğümde gerçekten dolan gözlerini gördüm ve çatık kaşlarım anında düzleşti. Ensesine bir tane yapıştırarak konuştum. "Hey, şaka yapıyordum." hızla beni kollarının arasına aldı. "Hiç gitmesen olmaz mı? Hem bir çocuk annesinin yanından ayrılmamalı, değil mi?" istemsizce gözlerim doldu. İşte bana bunu yapmamalıydı. Ama sonsuza kadar benimle yaşayacak olursa kendi başına hayata atılamazdı. Ben madem ki iyi bir anneydim, benim çocuğum için en iyi olanı buydu. Ellerimi boynuna doladım ve oraya bir öpücük bıraktım. "Canım, ama çocuklar büyüdüklerinde ebeveynlerinden ayrı yaşamaya başlarlar, bunu biliyorsun değil mi?"

Sanki sarıldığım kişi 20'li yaşlarındaki kardeşim değil, küçük bir erkek çocuğuydu. "Hem biz fazla uzağa taşınmıyoruz ki, istediğin zaman bize gelebilirsin." geri çekilerek bana baktı. "Gerçekten mi?" gözlerindeki yıldızlar öyle parlıyordu ki, o an Tanrı'dan o yıldızların hiç sönmemesini diledim. "Gerçekten tabii."

"Hey, hadi bir an önce işlerimizi halledelim." Jimin'in sözlerine karşılık olarak arkadan belime sarılan Jungkook konuştu. "Hadi canım. Sanki az önce işten kaytarıp ablamla ilgilenen kişi bendim." Jimin ona dil çıkardıktan sonra önündeki işini yapmaya devam etti. Ben ise onların bu hallerini gülerek izliyordum. İkisi de hayatımın olmazsa olmazlarındandı.

Kısa bir süre sonra Jungkook kızlara bakmak için içeri gitmişti. Biz de kıyafetleri kolileme işini bitirdikten sonra odadaki diğer eşyaları halletmeye başladık. Şu dünyada taşınmak kadar zor ve yorucu olan çok az şey vardı gerçekten.

Benim kaldığım evdeki eşyaların ihtiyacımız olanlarını topladıktan sonra Jimin'in kaldığı eve gitmek adına dışarı çıktık. Zaten kaldığımız evlerdeki bütün eşyaları almamıza gerek yoktu. Taşınacağımız evdeki eşyaları bizzat Jimin ve ben dizayn edip yerleştirmiştik. Yani Tanrıya şükür ki nakliye işi falan olmayacaktı. Sanırım bu konuda şanslıydık.

Eve girdiğimizde yine aynı gergin ortam, yine aynı kasvetli hava beni karşıladı. Jimin de böyle hissediyor muydu bilmiyordum fakat ben bu eve girdiğimde bana değişik bir şeyler oluyordu. O akşam yaşananlar asla gözümün önünden gitmiyordu. Ama bunu bu sefer Jimin'e belli etmemeye kararlıydım. Nasıl olsa bu, bu eve son gelişimizdi. Jimin burayı satışa çıkarmıştı. Ev aslında güzel ve yeniydi. Yani en yakın zamanda bie alıcısının bulunacağına emindim.

𝑩𝑳𝑶𝑶𝑴𝑰𝑵𝑮 𝑯𝑶𝑷𝑬𝑺 ❦ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin