On İkinci Bölüm : On İkinci Servis
(LALİSA MANOBAN)
Seokjin'in yanından ayrıldığımızda hep birlikte Chaeyoung'un evine gelmiştik. Diğerleri de onu görüp destek olmak istemişlerdi. Evin önüne geldiğimizde kapıyı çalıp Chaeyoung'un açmasını bekledik. Birkaç saniye sonra Chaeyoung, gözleri hafif dolu bir şekilde kapıyı açtığında hepimiz onu böyle gördüğümüz için şaşırmıştık.
"Chaeyong! Bir şey mi oldu?" Kısaca soruyu yönelten Jimin'e baktıktan sonra geriye çekilip kapıyı ardına kadar açtı. Hepimiz sırayla içeri girip salona geçtik.
"Bu...bunu göndermiş." Elindeki kitabı bana uzatarak konuştu. Uzanıp elinden aldığımda gözüm kapaktaki isme takıldı.
Jung Yunho.
Yine mi, dedi içimden bir ses. Bitmemiş miydi?
Hayır. Bitmişti. Yunho ölmüştü. Kitabı açıp içine baktığımda diğer kitabı gibi tasarlanmış olduğunu ve normal bir kitabın aksine birinci bölümle değil, dokuzuncu bölümle başladığını gördüm. Anlamıştım. Bu devam kitabıydı. Lim Jiyoon'un cinayetini de bu kitaba yazmış olmalıydı, ileride yapmayı planladığı cinayetlerin yanına.
Kafamı kaldırıp bana meraklı gözlerle bakan Taehyung'a uzattım kitabı. Sağında ve solunda oturan Minseok ve Jimin ile birlikte kitabı incelerken Jungkook ve Jaehyun da uzaktan kitaba bakıyorlardı. Ayağa kalkıp Chaeyoung'un yanına gittim ve sarıldım.
"Lisa, hapisten bunu nasıl yapabiliyor? Ya geri gelirse?" Evet, ona söylememiştik intihar ettiğini. Söylersek bu onu daha çok etkileyebilirdi. Belki kötü biriydi, onu öldürmeye çalışmıştı ama zamanında ona duyduğu hayranlığı da kolay kolay kenara atamayacağını biliyordum.
"Girmeden önce göndermiş belli ki Chae. Merak etme." Kitabı incelemeyi bırakan diğerleri de beni onaylamıştı.
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun. Belki de çoktan çıktı oradan ve bizi öldürme planları yapıyor. Belki de bu kitaba yazdıkları bizi anlatıyordur Lisa. Lütfen emin olmalıyız. Kaldığı cezaevine ulaşıp bir sorsanız olur mu?" Sanırım başka şansımız yoktu. Gerçekleri söylemeliydik.
"Buna gerek yok. Özür dilerim Chaeyoung, tepkinden ve kendini daha fazla hırpalamandan korktuğumuz için söylemedik sana ama... şey Jung Yunho içeri girdiği günün sabahı ölü bulundu. İntihar etmiş." Gözleri kocaman açılmış bana bakıyordu. Birkaç saniye sonra kendini toparlamaya çalışıp elinde olmadan kısık ve çatallaşmış çıkan sesiyle konuştu.
"Sen ciddi misin? Ya...yani emin misiniz?"
"Evet. Morga gittim. Oydu." Gözleri arkamda konuşan Jungkook'u buldu. Ağlayacak gibi görünmüyordu. Ya hâlâ şoktaydı ya da beklediğim kadar büyük bir tepki göstermeyecekti. Sanırım sandığımdan çok daha güçlüydü ve bu olanları kısa bir süre de atlatacaktı. Ailesi de ona çok destek olmuştu zaten. Olanları öğrenir öğrenmez annesiyle babası yanımıza gelmiş ve onu teselli etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To The Break Of Dawn | liskook
Fanfiction"Ben bu saatten sonra en azından birkaç günlüğüne bu tarz hiçbir şeyi düşünmeden kendi sorunlarıma odaklanmak istiyorum." Jungkook'un dedikleriyle kaşlarım çatıldığında hızlıca zihnimi yokladım. Ne sorunundan bahsediyordu? Sorup sormamak arasında ka...