On Beşinci Bölüm: Teras

277 22 44
                                    

On Beşinci Bölüm : Teras

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

On Beşinci Bölüm : Teras

20 yıl önce

(TANRISAL BAKIŞ AÇISI)

"Lisa, annecim hadi gel aşağı, gidiyoruz." Annesinin sesini duyan kız ayaklarını sürüyerek odasından çıktı ve hızlıca merdivenleri indi. Bugün babasının ailesi Kore'den Tayland'a gelmişti ve hep beraber bir aile yemeği yiyeceklerdi.

Uzun zamandır görmediği amcasını da görecekti. Bu onu heyecanlandırıyordu. Amcasını çok seviyordu ama o hiçbir zaman Lisa'ya sevgi dolu yaklaşmamıştı.

Lisa, babasının montunu giydirmesiyle yere oturup kendi ayakkabılarını giydi.

"Baba, dedem de olacak değil mi?" diye sordu merakla. Babasının cevap vermesine fırsat bırakmadan sorularını sıralamaya devam ediyordu.

"Büyükannemi de görecek miyim?"

"Baba, amcam da gelecek değil mi?" Jung Woochun gülerek kızına baktı. Henüz beş yaşında bir kız olmasına rağmen çok zeki ve meraklıydı.

"Evet, hepsi gelecek." Küçük kız ellerini çırparak yerden kalktı ve annesinin elini tutup beraber arabaya bindiler.

Yol boyunca sessizce dışarıyı izledi Lisa. Araba büyük ve gösterişi bir restoranın önünde durunca arabadan indiler.

"Gel bakalım." Woochun, Lisa'yı kucağına alıp diğer eliyle de karısının elini tuttu ve geniş kapıdan içeri girdiler.

Kapıdan girer girmez görünen büyük masada Woochun'un ve Chiya'nın aileleri oturuyordu. Masadakiler onları görmeleriyle ayağa kalktılar.

"Hoş geldin, oğlum." Chun, Lisa'yı kucağından indirip ona yaklaşan babasına ve daha sonra da annesine sarıldı. Kardeşi Woosung ile zaten daha dün görüşmüşlerdi. Babalarının şirketinin Tayland'daki kısmını o ikisi beraber yönetiyorlardı. Bu yüzden ikisi de Tayland'da yaşıyordu.

Herkesin sarılması ve özlem gidermesi bittikten sonra masaya oturdular ve o sırada gelen yemeklerini yediler. Lisa iştahla yemeklerini yerken bir kişi hariç masadaki herkes onu gülerek izliyordu.

Bol sohbetle geçen bir saatin ardından diğerleri kahvelerini içip konuşmaya devam ederken Woosung izin isteyip yanlarından kalktı. O ortama bir dakika daha katlanabileceğini sanmıyordu. Şehrin her yerinin göründüğü ihtişamlı balkona çıktı ve korkuluklara yaslanıp cebindeki paketten bir sigara çıkarttı. Sağ köşesine işlenmiş ufak karanfil sembolüyle uyumlu siyah zipposunu çıkardı ve sigarasını yakıp dudaklarının arasına yerleştirdi.

To The Break Of Dawn | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin