"Ben bu saatten sonra en azından birkaç günlüğüne bu tarz hiçbir şeyi düşünmeden kendi sorunlarıma odaklanmak istiyorum." Jungkook'un dedikleriyle kaşlarım çatıldığında hızlıca zihnimi yokladım. Ne sorunundan bahsediyordu? Sorup sormamak arasında ka...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beşinci Bölüm: Ölüm ve Şeytan
1 hafta önce
(TANRISAL BAKIŞ AÇISI)
Yağmur bastırmıştı yine. İnsanlar sokaklarda koşturuyor, sığınabilecekleri bir yer arıyorlardı. Kimisi en ufak bir damladan kaçıyor, kimisi de kendini yağmurun kollarına bırakıp akacak ve aktıkça yoluna çıkanları da kendisiyle sürükleyecek selin bir parçası oluyordu.
Sabah evden çıkarken annesini dinlemeyip şemsiyesini almadığı için kendine kızıyordu şimdi genç kız. Daha dün yaptırdığı saçlarının bozulma ihtimali onu geriyordu. Yanında koşan ve çantasını kafasının üstüne kaldırmış arkadaşının da ondan bir farkı yoktu. Bir yandan koşuyor bir yandan da yağmur dinene kadar bekleyebilecekleri bir yer bulmak için etrafa bakınıyorlardı. Sokaklar boşalmıştı artık. Islanmadan kurtulamayacaklarını düşünürken gözüne küçük bir dükkan çarptı kızın. Camdan dışarıya bakan bir kadın gördü. Kadın kızlara içeriye gelmelerini işaret ediyordu.
"Subin, gel." Yanındaki arkadaşını da sürükleyerek dükkana girdi kız. Kapı açılırken ve kapanırken ufak bir zil sesi duyulmuştu. Camdan onları çağıran yaşlı kadın yanlarına geldi.
"Ah! Ne kadar ıslanmışsınız. Gelin şöminenin başına oturun. Biraz ısınırsınız. Hem o sırada biraz eğleniriz sizle." Cümlesinin sonunda kızların cevabını beklemeden dükkanın arkasında bir yere gitti.
Başta buranın ne dükkanı olduğuna dikkat etmemişti kızlar ama içerideki raflarda ve dolaplarda duran değişik, antika aksesuarları ve fal eşyalarını görünce buranın bir falcı dükkanı olduğunu anladılar.
"Eunjung, gitmeli miyiz? Ben biraz gerildim de." Endişeli gözlerle etrafı tararken aynı zamanda da arkadaşının koluna girmiş olan kız konuştu.
"Saçmalama Subin. Kendi halinde bir kadın işte. Hem ıslanmak istemiyorum." Kız arkadaşını arkasında bırakıp arkaya giden kadını takip etti.
"Geçin kızlar şöyle oturun Ben de kartlarımı getiriyim. Vakit geçiririz." Kadının yüzünde değişik bir gülümseme vardı. Sebebini anlamasalar da üstünde durmamışlardı. Kısa bir süre sonra kadın elinde bir kutu ile kızların yanına geri gelip karşılarına oturdu. Bütün ciddiyetiyle, güzel bir ipek örtünün serildiği masaya kutuyu koydu ve kafasını kaldırıp kızlara baktı.
"Önce hanginiz başlamak isterisiniz?" Kızlar şaşkın bir şekilde birbirlerine döndüler. Subin en başından olaylara sıcak bakmıyordu zaten. O yüzden geri çekildi.
Kız kadının karşısına geçtiğinde kadın kartları kutusundan çıkarttı ve karıştırıp masaya serdi.
