"Ben bu saatten sonra en azından birkaç günlüğüne bu tarz hiçbir şeyi düşünmeden kendi sorunlarıma odaklanmak istiyorum." Jungkook'un dedikleriyle kaşlarım çatıldığında hızlıca zihnimi yokladım. Ne sorunundan bahsediyordu? Sorup sormamak arasında ka...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Üçüncü Bölüm : Tablodaki Adam
"Chaeyoung?"
"Ah! Lisa. Bizde seni bekliyorduk. Sonunda geldin."
Şaşkın hâlimi arkamda bırakmaya çalışarak yanlarına gittim. Jungkook'un yanındaki boş sandalyeyi çekip oturduğumda bakışlarımız birleşti. Ah hayır! Yüzünde yine o alaycı gülümsemesi vardı. Kesin Chaeyoung beni rezil edecek bir şey demişti.
"Sen neden geldin?" diye sordum.
"Lisa? Nasıl arkadaşsın sen? İnsan bir hoş geldin der."
Alaylı konuşmasıyla kurduğu cümleye göz devirdim. Bana kaş göz yaparak bir şeyler ima etmeye çalışıyordu. Kaşlarıyla yanımda bir yeri işaret edip sinsice sırıtmaya başladığında bakışlarımı işaret ettiği yere çevirdim. Ah tabii ki... Jungkook.
"Yeni kız, neden böyle mükemmel kurabiye yapabilen ve samimi bir arkadaşın olduğundan bahsetmedin?"
Jaehyun'un sorusuyla ona döndüm. Ağzına sıkıştırdığı kurabiyelerden dolayı sesi biraz boğuk çıkmıştı. Onu umursamadım ve Chaeyoung'a kalkmasını işaret ettim.
"Chaeyoung bir dakika benimle gelsene. İzninizle..."
Chaeyoung'u kolundan tutup arkadaki bir koridora çektim.
"Ne yapmaya çalışıyorsun acaba sen?"
"Kızım neden bana dört tane mankenle çalıştığını söylemedin? Daha erken gelirdim." Söyledikleriyle derin bir nefes alıp sabır diledim.
"Daha ne kadar erken gelebilirdin acaba? Farkındaysan bu ilk iş günüm zaten. Ayrıca manken ne alaka ya?!"
"Lisa kabul et. Çok yakışıklılar. Hem senin ukala komiser de hiç ukala değilmiş. Gayet centilmence davrandı. Bu adamı kaçırma bak. Sen bırakırsan anında kapacak bir sürü aç gözlü kız tanıyorum ve eminim o da tanıyordur."
"Chae! Duyacaklar şimdi, ne saçmalıyorsun? Hem belki sevgilisi vardır."
"Olmadığına emin olsan tamamsın yani?"
Ahh! Bu kızda gerçekten utanma yoktu. Bir açığını yakalasam bir yıl susmayacaktım ama tanıştığımızdan beri çevresinde samimi olduğu bir, bilemedin üç erkek görmüştüm.
"Ben öyle mi dedim?! Neyse git hadi sen."
"Kovuyor musun beni?" Dudağını yalandan büzüp alınmış gibi yapmıştı. Ben bu hareketine gülerken arkamdan gelen sesle bir anda oraya döndüm.
"Konuşmanız bittiyse çıkmamız lazım Lisa." Koridorun başından Taehyung'un sesini duyduğumda o tarafa döndüm.
Yine mi? Bir gün içinde kaç kere rezil olabilirdim ki? En iyisi umursamazlıktan gelip önüme bakmaktı.
