On Sekizinci Bölüm: Bambaşka Bir Hikaye

225 23 5
                                    

On Sekizinci Bölüm :  Uyan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

On Sekizinci Bölüm : Uyan

Geçmiş

(TANRISAL BAKIŞ AÇISI)

Kadın endişeli ve stresli bir şekilde odanın bir ucundan diğer ucuna yürüyordu. Attığı turları saymayı bir süre sonra bırakmıştı. Saatlerdir ona ulaşamıyordu.

Ya başına bir şey geldiyse diye düşündü. Ona bir şey olursa yaşayamazdı. Son bir umutla tekrar aradı onu ama sonuç yine aynıydı.

Telefon çalıyor, çalıyor, çalıyor ve en sonunda susuyordu.

Elinde olsa evine giderdi ama ailesi evdeyse sorun çıkabileceğinden bu fikrinden vazgeçti. Aklına bir şey gelmiyordu. Eğer biraz daha sevgilisinden haber alamazsa kafayı yiyecekti.

Adımlarını pencereye doğru çevirdi. Gün batıyordu neredeyse. Güneş yavaş yavaş çekiyordu ışıklarını. Bir hışımla perdeyi kapattı ve koltuğa oturup ağlamaya başladı. Dolan gözlerini ve hıçkırıklarını engelleyemiyordu. Birbirlerini görmedikleri ya da konuşmadıkları en uzun süre iki belki üç saatken şimdi neredeyse bir günden fazla olacaktı ondan haber alamayalı.

Çalan telefonla göz yaşlarını silip hızlıca telefona baktı.

"Alo?" Onun sesini duymasıyla hem derince bir oh çekmiş hem de daha hızlı ağlamaya başlamıştı.

"Neredesin sen ya?! Arıyorum açmıyorsun. Kafayı yedim ben, kafayı. Aklımdan geçmeyen senaryo kalmadı. Acaba başına bir şey mi geldi, kaza mı geçirdi, bir yerde bayılıp kaldı mı, telefonu mu bozuldu? Ya, senin bana bunu yapma hakkın var mı?!"

Kadın çok dolmuştu adama karşı. Saatlerdir sesini duyamamış üstüne ondan en ufak bir haber alamamıştı. Haliyle de endişelenmiş ve korkmuştu.

"Üzgünüm." dedi adam kısaca. Sesi bitkin ve sıkıntılı geliyordu. Kadın da farkına varmıştı bunun.

"İyi misin sen? Bir şey mi oldu?" diye sordu. Bir şey olduğu çok belliydi ama ufak bir olay olması için içten içe yalvarıyordu. Adamın yorgun nefesi duyuldu telefonun diğer tarafından. Şimdi kadın iyice gerilmişti ve hazırda bekleyen göz yaşları akmak için sevgilisinin dudaklarının arasından çıkacak kelimeleri bekliyordu.

"Namsan Parkı'na gel. Yaşlı ağacın altında bekliyor olacağım." dedi ve kadının cevap vermesine fırsat vermeden telefonu kapattı. Kadın ise kulağındaki telefondan gelen hiçliğin sesi ve aklını çoktan istila etmiş düşüncelerle baş başa kalmıştı.

"Kesin bir şey oldu? Lanet olsun! Neden beni çağırdı ki?" Kendi kendine söylenerek bir yandan da ayakkabılarını giyiniyordu.

Hızlıca evden çıkıp durağa gitti. Şansına otobüs çabuk gelmişti.

Otobüs parkın önündeki durakta durunca seri adımlarla indi ve adamın söylediği yaşlı ağaca doğru yürümeye başladı.

Attığı her adımda aklına yeni bir düşünce geliyor farklı senaryolar kuruyordu. Bir süre sonra büyük ağacın dallarını ve yapraklarını görmeye başladığında gerginliği ve endişesi arttı. Artık neredeyse her duyguyu hat safhada yaşıyordu. Sevgilisini biraz daha göremezse neler olurdu kendisi bile bilmiyordu.

To The Break Of Dawn | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin