Yirminci Bölüm : O ve Ben

228 16 1
                                    

Yirminci Bölüm : O ve Ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yirminci Bölüm : O ve Ben

(JEON JUNGKOOK)

"Merhaba." dedim karşımdaki kadına. Doktorlar ve hemşireler, özellikle de Lisa her ne kadar yataktan kalkmamam gerektiğini söylese de aksini yapmıştım. Oda bir noktadan sonra çok sıkıcı gelmişti ve biraz hava almak için terasa çıkmıştım.

"Ah merhaba Jungkook. İyi misin diyeceğim ama çok iyi görünüyorsun." dedi samimi bir ifadeyle. Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum.

Şu an annesiyle oturuyor olmam hakkında Lisa ne düşünürdü bilmiyordum ama açıkçası şu an umurumda da değildi.

"Nasılsınız Bayan Manoban?" diye sordum. Sohbeti nereden başlatmam gerektiğini ya da sohbet edip etmemem gerektiğini bilmiyordum.

"Huzurluyum." dedi. Normalde bir insan bu tarz bir soruya iyiyim ya da yorgunum, kötüyüm şeklinde cevap verirdi ama 'huzurluyum'u ilk defa duymuştum.

"Lisa geldi yanıma da. Aramızdaki bazı sorunları çözdük o yüzden mutluyum." diye devam ettirdi cümlesini. Sanırım kendini açıklama gereği hissetmişti.

"Sevindim." dedim. Başka ne diyebilirdim bilmiyordum. 

"O adamdan uzak durması gerektiğini söylemiştim. Genelde beni pek dinlemez ama bu konuda gerçekten dinlemesi lazım Jungkook. Lütfen Lisa'nın o adamdan uzak durmasını sağla." dedi, neredeyse ağlayacak gibiydi. O adam olarak bahsettiği kişinin JW olduğunu anlamıştım. Tamam, kızının o adamdan uzak durmasını istemesi bir noktaya kadar normaldi ama karşılaşmalarından bu kadar korkmasının altında başka bir şeyin olduğuna neredeyse emindim.

"Bayan Manoban, sizi anlıyorum. Kızınızın zarar görmesinden korkuyorsunuz. Size yardım edebilmem için lütfen bir şey saklamayın. Jung Woosung hakkında ne biliyorsanız söyleyin."

"Vurulmuş ve hastanede istirahat ederken bile mesleğinden ödün vermiyorsun." dedi gülerek. Söylediklerimi duymazlıktan gelecekti sanırım. 

Kısa süren sessizliği tekrar o bozduğundan bakışlarımı lacivert gökyüzündeki yıldızlardan çektim ve Bayan Manoban'a döndüm.

"Lisa nerede?" 

"Göreve gitmişler sanırım. Ben de onlarla gitmek istemeyeyim diye bana bir şey söylemediler." diye cevapladım onu. Söylediğim şeye hafifçe gülmüştü.

"Sanırım bunlara da alışmam lazım. Küçük kızım artık suç peşinde koşan bir polis." Gülümsedim. Lisa'nın annesiyle olan ilişkisi çok güzeldi. Aslında bir noktada bu kötü bir şeydi çünkü annesini kaybettiğinde bu sefer tam anlamıyla yıkılacaktı.

To The Break Of Dawn | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin