Bölüm 16

202 16 1
                                    

Rolling in the deep - Adele

Selamlar, nasılsınız?

İyi okumalar 😌

***

Yeşil saçlı, bacaklarını sallayarak dakikalar öncesinde şefin oturduğu sandalyede oturuyor ve yerde bağlı olan adamlara bakıyordu. Yere yasladığı tüfeğini aldı ve ikisinden birini rastgele seçip yüzünü hedef alarak dürbününü ayarlamaya başladı.

Namlunun kendisine doğrultulduğunu fark eden siyah saçlı ve takım elbiseli adam, bağlı elleri ve ayaklarından dolayı kıvranarak yerini değiştirmeye, aklı sıra kaçmaya çalışıyordu. O esnada Jiyeon adaleti sağlamak amacıyla belinin iki yanındaki bıçakları çekti ve diğerinin gözlerinin içine bakarak parmaklarında çevirdi.

"Bu hareketimle bile titremeye başlamanız acınası," dedi Jiyeon. Kesinlikle onları öldürme gibi bir amaçları yoktu. Sadece saçma inanışlara sahip birtakım insanın desteklediği gizli proje ve her şeyi başlatan casus görünümlü adam hakkında bilgi almak istiyorlardı.

Ağlar gibi ses çıkaran adamı izleyerek, "Baksana Yoongi, bize bir şey anlatmaya çalışıyor," dedi.

Bunun üzerine tüfeğini bıraktı ve yanlarına doğru yürüdü. Eğildi ve az önceki hedefinin ağzını açtı. Adam nefes nefese konuşmaya başladı. "Sizi yaşatmazlar, bu yaptığınızı yanınıza bırakmazlar!"

"Şuna bak," dedi, Jiyeon'a doğru. "Son duasını etmek yerine saçmalamayı tercih ediyor. "

Sandalyeyi çekip karşılarına oturdu ve onları bir süre yukarıdan izledi. Ardından sordu, "Füzelerle ne işiniz var?"

Kimseden ses çıkmayınca yeşil saçlı ayağa kalktı ve sıktığı yumruğunu sırayla ikisinin suratına geçirdi.

...

"Çok üzgünüz."

Havanın oldukça güneşli olmasına rağmen perdeleri çekilmiş karanlık odada iki kişi karşı karşıya duruyordu. Genç olan başı eğik ve ellerini önde birleştirmiş bir şekilde duruyor, beyaz saçlı ise kaşlarını çatmış ona bakıyordu.

Genç olan belli etmese de içinde biriken korkudan ötürü sık sık yutkunuyor, karşısındaki efendisinin kasvetinden boğulacağını hissediyordu. Her şeyden habersiz olduğu kadar, beyaz saçlının ifadesini yumuşatıp gülümsediğinden de bihaberdi. Onu her an öldürebileceği gerçeğiydi kafasını kaldırıp da ne yaptığına bakmaya bile engel olan. Omzunu kendisine attığında irkildi.

"Önemli değil, çocuğum."

Beyaz saçlı esmer yavaş adımlarla karşısındaki adamdan uzaklaşarak ofis koltuğuna oturdu ve masanın üstündeki vazonun içindeki papatyalardan birini aldı. Anlaşılan elinde olanların kaçırılması onun için büyük bir sorun değildi, ya da bunu belli etmek istemiyordu.

"Demek beyaz maske takıyorlardı..."

"Evet efendim, kimlikleri belirsiz beş kişi. Bir örgüt ya da çeteden olduklarını düşünüyorum. Araştırıyoruz."

"Hepsini istiyorum," dedi taç yaprakları teker teker koparırken. "Canlı ya da ölü."

Sadece sap kısmı kalan çiçeği avucunun içinde ezdi ve yere attı. "Çıkabilirsin," dedi adamına doğru. Siyah saçlı kapıya adımlarken Kangdae silahını ona doğrulttu ve sırtını hedefledi. Parmağı tetiğin üstünde gidip gelirken 'Bugün şanslı gününde' diye düşünerek silahı indirdi. Ona güvenmek bile ruhunuzu satmakla eş değerdi. Şayet onun gözleri yalnızca para görüyor, ailesini bile bunun için kullanmaktan çekinmiyordu.

Rebirth | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin