Bölüm 7

311 45 36
                                    

Royal Deluxe - I'm A Wanted Man

Selamlar. Özlediniz mi bizi?

Bölüm sonuna görüşlerinizi yazarsanız, yazar adamı mutlu edersiniz

"I'm a writer man, I got blood on my hands... woah!"

***

Yaşadığım bu sarsıcı olayın üstünden henüz yirmi dört saat geçmemesine rağmen pek etkisinde olduğum sayılmazdı. Bunun sebebinin havayı kokladığımda burnuma dolan eter kokusu olduğunu tahmin ediyorum.

"Yemek hazır!" Seokjin'in seslenmesiyle, diğer herkes gibi biz de aşağıya indik. Geniş yemek masasına dizildiğimizde, televizyondaki muhabir kadını dinlemeye başladım.

"Haber bültenimizi dün öğlen sularında atlattığımız planlı suikastla sonlandırıyoruz. Aldığımız son bilgilere göre saldırganların tespit edildiği söyleniyor. Az önce tutuklandıkları haberi de geldi. Muhabirlerimiz saraydan bilgi almaya çalışıyor. Gelişmeleri sizinle paylaşacağız..."

"Ne? Tutuklandı mı?" diye sordu Taehyung.

"Namjoon iki adamla para karşılığında anlaşma yaptı. Olayın üstünden bir süre geçene kadar yatacaklar. Çıkana kadar gerçek suçluyu bulacağız." dedi.

"İyi de gerçek suçlu Taehyung'un vurduğu adamdı." dedim.

"İşbirlikçisi olduğunu öğrendik. Her şeyi itiraf edecek ve siz çocuklar kırmızı listeden silineceksiniz. Övünmek gibi olmasın ama bunu bize borçlusunuz."

Taehyung'la aynı anda "Pekala... Teşekkürler." dedik. Masada eksik olduğunu fark etmem kısa sürdü. Dün gece odasında uyuduğum Yoongi, hala gelmemişti. Hoseok da yoktu. Hatta kabuslarıma giren Jimin de yoktu. Tam neredeler diye soracakken üst kattan koşa koşa geldi ve soluklandıktan sonra "Adamı buldum ama saat on bir uçağıyla kaçmayı planlıyor." dedi.

"Saat kaç?" dedi Namjoon. Jiyeon kolundaki saate baktı ve onu cevapladı.

"On buçuk."

...

"Pilotunuz Jiyeon iyi uçuşlar diler." Ön taraftan ses yükseldiği an Seokjin elimi tutup bir şeyler fısıldamaya başladı. Korkudan, ne yaptığını birkaç saniye sonra sormayı akıl edebildim.

"Ne yapıyorsun?" Aklımdan türlü türlü senaryo geçti. Kesin bana büyü yapıyor, kurbağaya falan dönüştürecek.

"Korkma, dua ettim." Dedi ve yeniden arkasına yaslanarak eski pozisyonunu aldı.

Masada geçen kısa diyalogdan sonra apar topar arabalara binmiştik. Daha doğrusu ben sürüklenmiştim çünkü hiçbir yere gitmek istemiyordum. Taehyung, Namjoon, Jimin bir arabaya, Seokjin, Bayan Jung, Jiyeon ve ben de diğer arabaya binmiştik.

Jiyeon gazı köklediğinde ve arka koltuğa paketlendiğimde, neden dua ettiğini anladım. Ön koltuktan bir kahkaha savurdu ve radyoyu açtı. Gittikçe bir viraja yaklaşıyorduk ve bu çılgın, hiçbir şey yapmıyordu.

Birden direksiyonu kırarak öyle bir manevra yaptı ki midem ağzıma geldi. Seokjin bağırmaya başladı ve elimi sıktı. Anlaşılan benden daha çok korkmuştu.

"Benim de yükseklik korkum var, olur öyle!" diye bağırdım kulaklarımı sağır eden motor sesinden dolayı. Virajı geçtiğimizde gevşettiği elinden az da olsa rahatladığını anladım. Teselliye ihtiyacım varken teselli veriyordum. Çok komik.

Artık suçlu sanılmadığıma göre, beni tutan bir şey kalmıyordu. Bir an önce gitmeliydim. Kötü biri olup olmadığımı sorgulamak için zamanım yoktu. Hiçbir şey için zamanım yoktu.

Rebirth | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin