Giriş

2.2K 115 190
                                    

(Arkadaş etiketleme noktası.)

Grandson - Bury Me Face Down

Gelecek bölümlerden...

Baş ağrıtan cinsten bir gıcırdama ile açılan kapıya döndü bakışlarımız. Onlardan birinin geldiğini sanıp dönecekken gardiyana doğrultulan silahtan bir el ateş sesi çıktığında, daha ne olduğunu anlayamadan suçluların tezahüratları eşliğinde içeriye beşten sonrasını sayamadığım bir grup isyancı girdi. Tuhaftılar. Kiminin elinde beyzbol sopası, kiminin elinde silah vardı. Elektrikli testere tutanı gördüğünde Taehyung'un titrediğine yemin edebilirdim.

"İşte şimdi mahvolduk."

***

"Neden kadın rolüne girmek zorunda olan benim? Lanet peruk beni terletiyor ve topuklular canımı yakıyor."

"Senin fiziğin buna daha uygun. Hem sakallarım yeni çıkmaya başladı, onları kesemezdim."

Taehyung. Kendisi benim iş ortağım, gizli hayatımın saklanılamaz gerçeği, birkaç aylık olsa da en yakın arkadaşlarımdan biri. Tabi, o beni bazen kardeşi olarak görse de, ona "Hyung" demeyi sevmiyorum. "Hyung" diyene kadar başına bir "Tae" ekleyip "Taehyung" demek daha cazip geliyor.

Gezmeyi seven, oyunculuk ve mizah yeteneği yüksek, sessiz olmamız gereken anlarda yüzüne bakmamam gereken birisi. Öyle birkaç saniyeliğine değil de, gülmeden dayanabildiğimiz süre sayısı, bir dakika yirmi üç saniye. İşimiz gereği her ne kadar hareketli olsak da, ona ayak uydurmakta zorluk çekiyorum.

Sinirli olduğu zamanlar ağzına geleni söylüyor. Ona karşılık verdiğimde ise çok, çok, çok, saygılı ve efendi kişiliğini, bir anlık kaybederek üzerime geliyor ve bazen savunma yeteneklerimizi birbirimizin üstünde kullanmaya çekinmiyoruz. Eh, bu da ajan hayatımızda yedi yirmi dört birlikte vakit geçirmenin tuzu biberi.

"Neden gülüp duruyorsun, kocacığım?" Girdiğimiz çift rolüne uygun davranarak son kelimeyi üstüne basarak söyledim. Azılı bir uyuşturucu kaçakçısının katılacağını bildiğimiz bu düğünde, iki silahlı ve takım elbiseli adam görmeleri, ki üstelik bu kendi adamları değilse, normal karşılanmayacağını bilerek bilmem kaçıncı taklitlerimizden birini yapıyorduk. Bir ajan olmanın en önemli unsuru güçten çok, soğuk kanlılık ve oyunculuk yeteneğini ardında getiren, zekaydı.

Lakin biz birbirimizi gerizekalı bulduğumuzdan, nasıl bu işe atılabildiğimizi sorguluyorduk bazen.

Düğünün kimin olduğunu bilmesek de kalabalıktan faydalanarak büyük bir uyuşturucu ticareti için ilgili kişilerle anlaşma yapılacak olduğunu bilmemiz yeterliydi. Bu satış haber bültenlerinde dolaşacak, böylelikle Güney Kore'nin güvenlik sisteminin zayıf olduğu yayılacak, diğer kaçakçılar ve çeteler de ülkeye akın edecekti. Düğün sahipleri daha derin araştırılacak olsa da ilk hedefimiz belliydi. Alıcıları öğrenmenin ve bu ticareti durdurmanın tek yolu Eunwa denen kadını rehin almaktı. Tek çalıştığından ve bir çeteye dahil olmadığından dolayı işimiz kolaylaşacaktı. Tek başına bütün bu suçun altından kalkıp hapisten çıkmak ve ününü sürdürmek büyük çabaydı. Ne yazık ki birazdan hepsi boşa gidecekti.

"Rujun kaymış ve gözüne sürdüğün o şey seni bir ucube gibi gösteriyor. Korkuyorum, karıcığım."

"Bir kere o şey dediğin, eyeliner. Ve ben hayatımda ilk defa makyaj yapıyorum, lütfen işine odaklan ve aynaya bak. Daha korkuncunu göreceksin."

"Kalbimi kırı- hey, bir dakika. Çaktırmadan sol masada oturan kadına bak. Ardından NIS'ten* gelen fotoğrafa bak." Yavaşça telefonumu çıkarıp resme ve kadına baktım. Aynılardı.

Rebirth | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin