Bölüm 10

324 37 6
                                    

Thousand Foot Krutch - Let The Sparks Fly

Sonda spoiler var.

İyi okumalar <3 <3

***

"Bu ağlardan hangisi kullanıyorsunuz?" Bana çevirdiği bilgisayara baktım ve ekrandaki isimlerde göz gezdirdim. Hiçbiri bizim kullandığımız değildi. Aklıma saldırının engellenememesi ve binanın kapatılması üzerine elektriğin de kesilebileceği geldi.

"Hiçbirini. Düşündüm de sigortalar kapalı olabilir." dedim.

"Gidip aç öyleyse."

Binaya bu durumda girişim yasaktı. Hatta şu anda yaptığım da. Fakat işin sonunda iyi bir şey vardı. Hem kendimi, hem Taehyung'u, hem de bütün çalışanları güvenliği, belki de bana bağlıydı.

Eğer kapılar kilitliyse de sorun değildi. Bana boşuna Ajan J demiyorlar. Günün kahramanı olmak pek tabii kolay olmasa da, benim adım Jeongguk, soyadım Jeon. Silahsız da değilim zaten. En kötü ne olabilir ki?

Bahçe kapısının yanındaki kulübede nöbet tutan güvenlik görevlisinin yanına gittim. Bana girişin yasak olduğunu söyleyeceğini tahmin edebiliyordum. Bir şeyler uydurmadan önce biraz sohbet edip onu yumuşatmanın iyi bir fikir olduğu kararına vardım ve gülümseyerek sordum.

"Nasıl gidiyor?"

"Teşekkürler."

Soluk yüzüne bakarak endişelenmiş gibi davranmaya başladım. "İyi görünmüyorsunuz, bir şey mi oldu?"

"Yanıma birini göndermediler. Sabahtan beri buradayım. Sanırım bir şeyler yemeye ihtiyacım var."

"Ne yazık. İsterseniz siz gidin bir şeyler yiyin. Ben burada beklerim." Lütfen kabul et...

"Olmaz efendim. Maaşımdan keserler."

"O zaman ben size getiririm. Bekleyin!" dedim ve bir şey söylemesine izin vermeden oradan ayrılıp sokak yemeği satan bir yer aramaya başladım. Bulduğumda bir paket pişmiş erişte ve birkaç pirinç keki alarak tekrardan Ulusal İstihbarat Servisi'ne doğru yol almaya başladım.

Hazırlıklı gelmiştim. Geçici olan ve yan etkisi bulunmayan küçük bir şişedeki uyku ilacını çıkarıp elimdeki yiyeceklere yeteri kadar damlattım. Ne yazık ki bunu sadece suçlularda kullanmak yeterli değildi.

Tekrardan bekçi kulübesine vardığımda elimdeki poşeti, gülümseyerek genç adama uzattım. Başta kabul etmek istemedi ama zorlayınca yiyecekleri çıkardı ve yemeye başladı. İyi günler dileyerek oradan uzaklaştım ve ilacın etkisini göstermesini bekledim.

Genç, esneyerek yemek yemeyi durdururken kendini sandalyeye bıraktı ve gözleri yavaşça kapandı. Bunu gören ben yerimden çıktım ve önce baygın bedeni görünmeyecek şekilde kulübenin zeminine yatırdım, sonra da cebindeki anahtarları alıp elimi kolumu sallaya sallaya bina girişine doğru yürüdüm. Önümde hiçbir engel kalmamıştı artık.

Anahtarları deneyip doğru olanı bulduğumda çevirerek kapıyı açtım. İçerisi, benim kapıyı açmamla birlikte sızan güneş ışığıyla aydınlandı. Fakat kapıyı kapattığımda her yerin karanlığa gömüleceğini bildiğimden cep telefonumun flaşını açtım. İçeriye adımımı atmamla birlikte, kapı aniden kapandı.

Bu korkutucuydu. Ama ben rüzgar sebebiyle olduğunu biliyordum. En azından böyle bilmek istiyordum.

Flaşla aydınlattığım sekreterlik masası, gözüme ilk kez bu kadar boş ve ürpertici göründü. Şimdi yanımda Taehyung olsaydı, eminim burayı bu kadar boş bulduğu için bu şansı kaçırmaz ve olabildiğince eğlenirdi. Bunun gibi güzel şeyler düşünerek karanlık koridorda yürümeye başladım.

Rebirth | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin