Bölüm 4

400 57 56
                                    

Chuxx Morris - Dead Man Walking

İyi okumalar 🖤

***

Bir bankaya çalıntı para yatırsanız kimse bunu umursamaz, paraya bakardı. Biz de istediklerini onlara verip paramızı alıyor ve kenara çekiliyorduk.

Paralı asker değildik çünkü paranın yanında yaptığımız işten zevk alıyorduk. Seri katil, hiç değildik. Bu işler benzer olsa da bizimkisi... Nasıl desem, bir saygınlık taşıyordu. Mesela üstü açık değildi ve gizlilik esastı. Kazandığımız paranın yanında çoğu kez tebrik almıştık ismini hatırlamadığım generallerden. Bir de şef vardı. Hatta buraya gelmeden önce üçüncü şeref madalyalarımızı takmıştı Taehyung ve bana.

Kulağa havalı geliyor değil mi? Benim pek sevmeme ve her birini yastığımın altında saklamama rağmen Taehyung'un umrunda değiller. Konu madalyalar olunca onlardan, "Köpeğin önüne atılan ödül maması." diye bahsediyor. Aslında bir bakıma haklı. Bizi işimize teşvik etmeye çalışıyorlar sonuçta. Hem altın da değiller, ısırdığımda diş izi çıkmıştı.

Üstlere bağlı ve yazılı kurallara sahip bir işimiz olsa da, plan dışına çıkarak doğaçlama verilen kararlar daha çok hoşumuza gidiyordu. Yasak mıydı, bilmiyorum. Muhtemelen öyleydi ama bugüne kadar başarısız olmadığımızdan, kimse çıkıp da bir şey demiyordu.

Alışık olduğumuzdan da, Taehyung'un "Gazinoyu basmaya gidiyoruz." Demesiyle ikimiz de sorgulamadan hazırlanmıştık. Hatta gazinoya varmıştık bile. Bu kez ilk geldiğimizden çok farklı olacağını bile bile iki kanatlı kapının önünde durmuştuk. Kızları kurtarmamız ve yirmi beş silahlıyı geride bırakmamız Steve'i kızdırmış olmalıydı.

İçeride bizi neyin karşılayacağını bilmiyorduk bu yüzden kurtarıcılarımız dışında, ikimizde de iki silah vardı. Siyah maske ve güneş gözlüğü takıyorduk. İlk geldiğimizde yüzümüzün açık olmasının sebebi müşteri sanılmamızdı, ki buna rağmen Taehyung kameraları devre dışı bırakmış ve kayıtları silmişti.

Bu stresli beklemede ona bakmak ve yanımda olduğunu bilmek öyle rahatlatıcıydı ki bütün heyecanım uçup gitti.

Bir şeyler fısıldadı ve iki kanatlı kapıya bir tekme savurup kapının açılmasını sağladı. Sertçe açılan kapıyı gören barmenler ve diğer insanlar bize bakarken, Taehyung silahı havaya doğrultup bir el ateş etti ve herkesin telaşla etrafa koşuşmasına sebep oldu. Diğer katlardakilerin de çıkması için duvardaki yangın alarmının cam korumasını yumruk atarak kırdı ve alarmı aktif hale getirdi.

"Terk edin burayı, çabuk!"

Taehyung insanların binayı terk etmesini izlerken ben, tam çıkacakken önünü kestiğim bir görevliye silah doğrulttum. "Steve nerde?!"

Korkudan tir tir titreyen genç adam, ikinci soruşumda zorlukla cevap verdi. "B-ben... Bilmiyorum."

"Biliyorsun! Konuş yoksa vururum!" Pahalı olduğunu tahmin ettiğim avizelerden birine doğru ateş ettiğimde büyük bir gürültüyle yere düşüp parçalandı. Bu, adamı daha da korkuttu. Başını kollarının altına alarak korumak istedi ve bir anlığına yere çöktü.

"Ben sadece bir çalışanım! Lütfen efendim, ölmek istemiyorum!"

Yavaş yavaş ıslanmaya başlayan pantolonunu görmezden gelmeye çalışarak silahı indirdim. "Peki onun buraya gelmesini sağlayabilir misin?"

"Arayabilirim." Titreyen elleriyle, cebinden telefonunu çıkarmaya çalışırken "Dışarıda ara." Dedim ve cebimden yirmilik kağıt çıkarıp ona uzattım. "Al bunu."

Rebirth | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin