Bölüm 20

182 18 40
                                    

(Dark Paradise - Lana Del Rey)

Prepare your tissues.

Oy verip yorum yapanların elleri dert görmesin. İyi okumalar! <3

...

Siyah jeep, sonunun nereye bağlanacağı bilinmeyen dağ yolunda ilerlemeye devam ederken esmer, elindeki sigarayı aracın aralık camından sarkıtıyor ve onsuz başlayan bir sabaha lanet ediyordu.

Gece boyunca iki araca dağılan altı kişi gözünü kırpmadan siyah saçlıyı ve küçük çocuğu aramışlar, fakat hiçbir şey bulamamışlardı. Başka hiçbir ipucu ve çıkış yolu olmadığından, son alınan sinyalin çevresindeki kırsalda aramayı sürdürüyorlardı.

Ancak bu kadar hissedebilirdi dikenlerin üstünde yürüdüğünü. Geçen akşamdan beri boğazından tek lokma geçmemişti o yokken. Bu yüzden arada bir midesi bulanır gibi oluyor, buna rağmen zehirli dumanı içine çektiği sigarasını dudaklarına götürüyordu ara ara.

"Duralım."

Dikiz aynasından, yüzündeki öfke ve hüzün dolu soğuk bakışları fark eden Jiyeon, komutuyla birlikte yavaşça fren yaptı. Arabanın durduğunu hisseden Seokjin, gözlerini yavaşça açmış ve esneyerek, uykudan dolayı arka koltuğun büyük bir kısmını kaplayan pozisyonunu düzeltmek adına doğrulmuş, uykulu gözlerini kırpmıştı birkaç kez. Ardından sesin ve ciğerlerine dolan soğuğun kaynağı olan açık kapıya, kapıdan çıkıp giden esmere çevirmişti odağını.

"Neden durduk?" demişti pürüzlü sesiyle.

Dikiz aynasından uykusuzluktan önleri kararan gözleriyle, "Durmak istedi," diye cevaplamakla yetindi genç kız. Saatlerdir aralıksız araba sürmek kolay değildi fakat biri ona dinlenmeyi teklif etse de kabul edeceğini sanmıyordu.

"Bak, ne zamandır yoldayız. Ne bir ipucu var, ne de bir ışık. Her yer kapkaranlık! Dışarıda yırtıcılar geziyor, o da onların yanında, küçücük bir çocukla yardım bekliyor. Ama yok!"

Sondaki bağırışla yerinde sıçrayan Jiyeon, bakışlarını hareket eden bulutların arasından süzülen ışıklara çevirdi. Ona ne dese teselli olmayacağını biliyordu.

"Sanki yer yarıldı ve içine girdiler, sikeyim!" Yumruk yaptığı elini ağacın kalın ve sert gövdesine geçirmiş, zaten kuruyan elinden süzülen bir damla kan, ağacı ıslatmıştı. Seokjin de duyduğu seslerin artmasıyla arabadan inmişti. Arkası onlara dönük olan esmer, derin bir nefes almış ve içinde çok şey saklayıp da göstermeyen ormana doğru haykırmıştı.

"Jeon Jeongguk!"

Ardından defalarca kez bağırdı. "Neredesin! Jeongguk!"

Sakinleştirmek adına iki koluna giren Jiyeon ve Seokjin, onun bu haline dayanamamış ve Jiyeon sessiz kalırken uzun boylu ona sakin olmasını söylemişti.

"Tamam, geçecek. Bulacağız ikisine de." Sesinin bu kadar zayıf çıkması, belki de kendine bile inandıramamasıydı.

"Gel artık," demişti incelen sesiyle, bütün gücünü onu tutan Seokjin ve Jiyeon'a vererek. "Lütfen..."

Taehyung'u bir şekilde ikna eden ikili, onu arabaya bindirdikten sonra dışarıya çıkmışlar ve Seokjin, esmer duymasın diye sesini yükseltmemeye özen göstererek, "Hiç iyi hali yok," demişti. Esmeri kastediyordu. Jiyeon tam bir şey söylemek için ağzını açacakken, Seokjin'in telefonundan gelen ses buna engel oldu.

"Efendim Namjoon?" Arayanın kuzeni olduğunu öğrenen genç kız, Seokjin'e hoparlör modunu açmasını söylemiş, kalın ses duyabileceği bir şekilde dışarıya çıkmıştı fakat, duydukları kesinlikle duymak isteyeceği türden değildi.

Rebirth | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin