0.9

115 93 97
                                    


İyi okumalar..

Marcusun dudaklarından çıkan fısıltı genç kadını şaşırtmıştı.
Karşısındaki adam sanki normal birşey anlatır gibi anlatıyordu Ölümü.
O kadar umursamaz duruyordu ki genç kadın gerilmeden edememişti.
Aslında hasta dosyasına baktığında az- çok anlıyordu nedenini.
Uzun zamandır burada olmasına rağmen kimse ziyaretine gelmemişti.
Belki de bir ailesi yoktu.
Yada hasta olduğu için buraya terk etmiştiler.

"Ailen hiç gelmedimi?"

Kısacık bir cümle bile adamın içinin yanmasına yetmişti.
Ne kadar belli etmek istemese de gözlerinden geçen hüzün belli oluyordu.

"Ben küçükken trafik kazasında öldüler."

Marcusun söyledikleri üzmüştü genç kadını.
Oda kaybetmişti ailesini.
Yalnız olmak çok zordu.
En iyi kendisi anlardı yalnızlığın ne denli acıttığını.

"Biliyor musun bende kaybettim ailemi.
Okuldan geldiğimde bir sürü polis arabaları anbulanslar duruyordu evimizin önünde.
Komşu evde yangın çıkmış önlem alamadan bizim evde yanmış.
Annemde yanmış içeride evle beraber."

Genç kadının zoraki çıkan sesi şaşırtmıştı genç adamı.
Karşısında ki kadın dışardan bakılınca duygusuz ,sert birine benziyordu.
Bu kadar acı yaşayacağını hiç düşünmemişti.
Sonra acıyla gülümsedi.
İnsanların dış görünüşüne güvenmemesi gerektiğini uzun zaman önce öğrenmişti.

"Peki baban?"

Genç adamın sorduğu soru dedektifi düşünceler boğmuştu.
Sahi ne kadar zaman olmuştu babam lafını kullanmayalı.
O böylede mutluydu.
Yanında hiç kimse olmadan.
Zaten artık yalnız sayılmazdı.
Hayatına çok sevdiği biri daha dahil olmuştu.

"Babam biz küçükken terk etmiş bizi .
Ben annem bir de küçük kardeşim vardı işte."

"Kardeşinde mi kaybettin yangında."

En acısıda buydu ya kaybetmek.
Bulamayacağını anladığın an vazgeçmek.
Ama Alessi hiç bir zaman vazgeçmemişti kardeşinden.

"Hayır o evde değildi.
Annem onu teyzemize bırakmış .
Olay olduktan sonra biz yetimhaneye verildik.
O çok küçüktü hatırlamaz.
Ben hatırlıyorum ama.
Sonra ne kadar aradıysam bulamadım onu."

Genç adam duyduklarıyla kaşlarını çatmıştı.
Ne kadar ağır şeyler yaşamış bu kadın.
Demek o yüzden ilk bakışta kendini görmüştü bu kadında.

"Hep ben konuştum.
Sözde sana sorular soracaktım.
Sen bana sordun.
Bilmiyorum neden ama seninle konuşmak iyi geldi.
Şimdi sıra bende söyle bakalım neden buradasın?
Sen hasta bile değilsin.
Hatta buradaki her kesten daha normalsin."

Genç kadının söyledikleri adamı güldürmüştü.
O günden sonra ilk kez gülüyordu böyle içten.

"Zaten hep normal insanlar kaybeder
Kötü insanlarsa yapdıkları kötülüklere rağmen hep mutlu yaşar."

Marcusun öfkeyle sarf ettiği sözler Alessinin dikkatini çekmişti.
Onun bu kadar öfkelendiren kimdi.

"Neden bu kadar öfkelisin.?"

Genç kadının sorduğu soru gülümsetmişti Marcusu.
Tabi bu gülümseme mutluluktan yoksundu.

"Git artık doktor."

Marcus dedektife cevap hakkı bile vermeden arkasını dönmüş yatmıştı yatağa.
Alessi bir şey demeden çıkmıştı odadan.
Daha fazla gitmek istememişti üzerine.
Neden bilmiyordu ama bu adamda bir şeyler vardı.
Hem çok kötü hissetdirecek hem de çok güvende.
Alessi düşüncelerini boş verip diğer hasta odasına geçti.

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Lucas yürüdüğü dar kolidorda ne ile karşılaşacağını düşünüyordu.
Dakikalar önce kapısının önünde bulduğu notu biraz daha sıkdı avucunda.
Tek dileği bu kağıtta yazılanların gerçek olmamasıydı.
Sonunda dar kolidoru döndüğünde önüne çıkan kapılara baktı.
Elindeki kağıta göz gezdirdiğinde üzerindeki 17 numarası dikkatini çekti.

Elini oda kapısına attığında derin bir nefes aldı.
Kapı kulpunu yavaşca çevirirken kapı gıcırtıyla açılması yüzünün buruşmasına neden oldu.
Karşısında gördüğü boş odayla kaşları çatıldı.
Biraz daha ilerlediğinde duvara ilişdirilmiş zarf dikkatini çekti.
Zarfı aldığında içindekiler dikkatini çekmişti.
Eline aldığı resme dikkatle baktı.
Resimdeki kızı bir yerden görmüştü ama hatırlayamıyordu.
Biraz daha düşündükte hatırladığı isimle şaşkınlık bütün bedenini etki altına aldı.
Dudaklarından çıkan fısıltı boş duvarda yankılandı.

"Diana."

 ÖLÜM ÇEMBERİ D17Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin