18. Kıskanç Kadınlar

71 4 2
                                    

Billie Eilish - Six Feet Under


"Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

"Şems-i Tebrizi."


🌙

Moraterium beklediğimden çok daha kalabalıktı. İçeride çalan yabancı müziğin sesi sokağın ucuna kadar ulaşıyor, insanlar binanın önündeki merdivenin basamaklarına kadar taşıyordu. Yaz akşamının tenimde bıraktığı yapışkan nemli hissin ve kasabanın her köşesine sinmiş yasemin çiçeğiyle denizden gelen iyot kokusunun eşliğinde, kızlarla keyifli bir şekilde hızlıca içerideki her zamanki yerimize geçtik. Elimizde içi portakal suyuyla karıştırılmış alkollü içecekle dolu bardaklarımızla birlikte sohbet ediyor, arada bir etrafta yükselen melodinin etkisine kapılıp dans ediyorduk. 

Dilek, kırmızı renkli plastik bardağından bir yudum aldıktan hemen sonra, "Üniversite için tercihler yarından itibaren başlıyor," diye şakıyıverdi bir anda. Hiç beklemediğim, konuşmak istemediğim bir konuydu ama başıma gelecekleri biliyordum. Kalçamı, üstü boş alkol şişeleriyle dolu yüksek sehpanın köşesine yaslayıp kollarımı göğsümde kavuşturdum.

"Serra, sen de tercih yapmalısın!" 

İşte.

Derin bir iç çektim. Dilek'in beni asla anlamayacağını, parmağımdaki altın rengi pasparlak pranganın beni hiçbir yola çıkarmayacağını biliyordum. "Yapamam. Üniversite benim için artık hayalden başka bir şey değil."

Bu sefer Mercan'ın kaşları çatıldı. "Nedenmiş? Kerem'in üniversiteye gitmene bir şey diyeceğini hiç zannetmiyorum açıkçası. Evde boş boş oturacağına sabah dersine gider, akşam da oturur çalışırsın. Zaten eşek gibi para kazanıyor, yalan mı? Okutuversin seni de."

"Yapamam kızlar." Kafamı umutsuzca iki yana salladım. "Kerem'in yakın zamanda Soğuksu diye bir şehre gidip, oradaki işlerin başına geçmesi gerekiyormuş..."

"Orası neresi be?" diye sözümü kesti Mercan bu sefer.

Omuzlarımı silktim. "Ay ben nereden bileyim. Temelli gitmesi gerekiyormuş işte. Eylül ayına kadar evlenmemiz gerektiğini söyledi, yani onunla birlikte tası tarağı toplayıp Allah'ın bile yarattığını unuttuğu bir şehre gideceğim."

Dilek, "Evlenme kızım o zaman," diye çıkıştı bana, ses tonu oldukça yüksekti. "Zaten Kerem'i de anlamıyorum, deli midir nedir?"

"Neden öyle söyledin ki şimdi?"

"Ya tamam, Kerem bizim de çok yakın arkadaşımız ama artık lisedeki gibi değil hiçbir şey. Dile kolay koskoca bir ömrünü onunla geçireceksin Serra, bunu yapmak istediğine emin misin?"

Gözlerim, üzerinde renkli spot ışıklarının gezindiği arkadaşımda öylece kalakalırken, dişlerimi sıktığımı geç fark etmiştim. Gerginlik bedenimi yine çepeçevre sardı, göğsümün ortasında da koca bir yumru...

"Hayır, emin değilim," diye itiraf ettim sonunda. Dilek, sanki daha önceden bildiği bir şeyi söylemişim gibi hiç de şaşırmış değildi. Hatta tam aksine, beni onaylamak istercesine başını sallayarak desteklediğini belirtmişti.

Dudaklarımı birbirine bastırıp, yapacak bir şey yok dercesine omuzlarımı yavaşça yukarı kaldırıp sonra aşağıya bıraktım. Bu konuda daha fazla konuşacak bir şey yoktu, her şey benim elimdeydi ama ben de harekete geçmek konusunda oldukça pasif biriydim. 

İçimdeki Şeytanı ÖldürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin