4. Kısa Süren Sessizlik

131 20 53
                                    

maNga - Dursun Zaman

🌙

"Kerem!" Onu bir anda karşımda görmek, göğüs kafesimdeki kelebeklerin ıslanmış kanatlarından kurtulmalarına ve özgür kalmalarına sebebiyet vermişti. Mutluluğun içimi bir anda kapladığını, saniyeler önce hissettiğim melankolinin uçup gittiğini hissetim. "Ödümü patlattın!" Ona kocaman sarılmış, parmaklarımı yumuşak saçlarının arasından geçirmiş ve boynundan yayılan huzurlu kokusunu ciğerlerime âdeta hapsetmiştim. "Aklım çıkıyordu..."

"Özür dilerim, Serra. Babam işleri hep üzerime yıktı." Boynuma ve sonra da yanağıma bir öpücük koyarak yavaşça geri çekilip yüzüme büyük bir özlemle baktı. "Ama yetiştim, değil mi?"

"Partide saatlerce seni bekledim," diye sızlandım, vücudumu onunkine yaslayarak. Etrafına yaydığı sıcaklık hoşuma gidiyordu. "Buraya da gelmeyeceksin zannettim."

Yüzüme gelen saçımı eliyle kulağımın arkasına sıkıştırdı. Kerem'in yanındayken bütün duygularım öylesine bir noktaya ulaşıyordu ki, kendimi dünyanın en güvenli bölgesindeymişim, kimse bana zarar veremezmiş gibi hissediyordum. "Sana bir söz verdim. Ayrıca..."

Benden uzaklaştı ve duvara yaslı şifonyerin üzerinde duran teybin yanındaki kasetleri karıştırmaya başladı. "Partiyi şimdi telafi edebilirim." Ben onu şaşkınca izlerken, seçtiği kasetlerden birini teybe yerleştirdi ve başlattı. Bana Ellerini Ver şarkısı odanın duvarlarını hoş bir melodiyle inletirken, istemsizce kıkırdadım.

Bu çocuk gönlümü almayı gerçekten çok ama çok iyi biliyordu.

Tekrardan yanıma yaklaştı, onunla dans etmem için elini uzattı ve beni hızlı ve ciddi bir şekilde kendine çektiğinde içimde tuttuğum keyifli kahkahamı serbest bıraktım. "Sen delisin..."

Kolunu belime dolarken, "Ben bir tek sana deliyim, Serra," diye mırıldandı. Dudaklarını alnıma nazikçe dayamış, müziğin etkisiyle romantikleşmiş ve benimle dans etmeye başlamıştı. "Seni o kadar çok seviyorum ki... keşke bunu tanımlayabilecek kadar iyi bir kelime dağarcığım olsaydı."

Kafamı onun göğsüne dayadım ve kalbinin atışının bedenimde bıraktığı etkiyle beraber ona uyum sağladım. Huzurlu bir his ayak bileklerime dolanıyor, zihnimde hoş sözcükler beliriyordu.

Keşke ben de gerçek duygularımı tanımlayabilseydim.

"Bu arada..." dedi, bir anda, söylemesi gereken bir şeyi daha yeni hatırlamışçasına. "İki gün sonra seni istemeye geleceğiz. Annemler haber vermemi istedi. Tabii müsaitseniz..."

İçimde bir şeyler patladı. Kafamı kaldırıp ona bakmış ve gülümsemiştim. Bu güzel bir haberdi sonuçta, öyle değil mi? "Yarın annem geldiğinde konuşurum canım."

Saliseler saniyelere, saniyeler dakikalara dönüşürken, müzik bittiği sırada sanki bir anda hayal dünyasından çıkmış ve gerçekliğe çakılmış gibi bir halimiz vardı. Yatağıma oturan Kerem, ayakta durduğum sırada gözlerini ayaklarımdan saçlarıma kadar üzerimdeki her ayrıntıyı alıcı bir gözle incelemiş ve göğsümde bir şeyleri alevlerinden bakışlarıyla, "Anlat bakalım," demişti. "Nasıl geçti parti?"

Ondan tuhaf bir şekilde utanarak yanına yerleştim. "Aman, bildiğin gibi işte." Ayakkabılarımı çıkarmış ve odanın kapısında doğru fırlatmışım; annem bunu yaptığımı görseydi beni öldürmekten beter ederdi. "Yan tarafa yeni bir aile taşındı. Onların oğlu geldi bugün Moraterium'a. E tabii Mercan da bir anda çocuğa tutuldu tabii tutturdu bana ayarlasana, benim için konuşsana falan diye..."

İçimdeki Şeytanı ÖldürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin