beş

7.5K 667 1.6K
                                    

.   . ✧ * . ✷       
·    .



Yoğun bir gündü, yani Hyunjin için. Günde en fazla üç hastası olsa da bazen beyni düşünmeyi bırakabiliyordu. Saatlerce boş bir şekilde odasını incelediği olmuştu bazı günler. Bazen de yalnız kalmayı sevdiği için ormanlık alana gider ve birkaç saat kafa dinlerdi. Şimdi ise yine ormandaydı.

Ağaçlar, mavi ve gri karışımı gökyüzü ile harika bir uyum içerisindeydi. Yere serdiği ince örtünün üzerine atmıştı kendini. Gözleri kapalı bir şekilde dinliyordu ormanı.

Derin bir nefes aldı ve kuru boğazını ıslatmak için yutkundu. Üzerinden bir yıl geçmişti, unutmak istiyordu, hatırlamak her an canını acıtıyordu. Sonuçta altı yılı geçmişti onunla. Her şeyini bilirdi; neyi sevdiği, neyi sevmediği, hangi filmde korktuğu, üzüldüğünde yüzünün nasıl düştüğünü, gülerken temastan kaçınmadığını, endişeli olduğunda gözlerinin her yerde gezindiğini... Her şeyini bilirdi, nasıl unutsundu ki? Onca anıyı nasıl silseydi aklından?

Hızla uzandığı yerden kaldırdı bedenini. Başını yana salladı ve gözlerini araladı. Bedenini döndürerek esnetti ve ayağa kalktı hızla. Yerdeki örtüyü alarak birkaç kez çırptıktan sonra arabasına yöneldi. Bu daha çok anılarından kaçma yöntemiydi... Yani genelde öyle yapardı.

***

"Jeongin çıkıyorum ben." Hyunjin takım elbisesinin yakasını düzletirken içerde bir şeylerle uğraşan kardeşine seslendi. Sade bir takım giymeyi tercih etmişti, yakasındaki zincir detayı tek renkti.

"Dur!" Jeongin koşarak kendi odasından çıktı. Elinde minik bir kutu vardı. Abisinin toplu olan saçları da onun eseriydi. Hyunjin ona dönerken gülümsedi.

Jeongin abisinin suratına bakınca yüzünü ekşitti istemeden. "Bu ne hyung? Yüzünde hiç renk yok, krem bile sürmedi mi?" Hyunjin dudaklarını büzerek tekrar aynaya baktı.

"Sürdüm elbette, niye öyle geldi gözüne?" Jeongin başını iki yana salladı ve abisinin yüzündeki elini çekerek yana indirdi. "Seni capcanlı göstermeme izin ver." Hyunjin kıkırdayarak başını salladı sadece.

Jeongin çıkardığı oldukça açık renkli olan allığı abisinin yanağına sürerken konuşmaya başladı. "Şu Kaien'in babası," Hyunjin bir şey söylemeden onayladı onu.

"Birazcık onun hakkında araştırma yaptım." Allığı canlılık verecek şekilde sürdükten sonra yine hafif renklerin olduğu paletini çıkardı. Hyunjin bir şey söylemeden kardeşini dinliyordu.

"Dediğim gibi Japonya'da, Kore'nin Toyota temsilcisiymiş. Yani baya para var bu adamda." Hyunjin gülümsediğinde Jeongin de kıkırdadı. Farı, abisinin göz kapaklarına itinalı bir şekilde sürerken devam etti konuşmaya.

"Fakat birkaç yıl önce görevden alınmış," Omzunu silkti ve fırçadaki fara üfledikten sonra konulmaya devam etti. "Nedenin ise kara para akladığı olduğu yazıyor. Hatta yaklaşık dört ay hapishanede yatmış bu yüzden."

Hyunjin kaşlarını çatarak dudaklarını büzdü. Jeongin ise bu sırada gözleri bitirmişti. Kutudan çıkardığı nemlendiriciyi yüzük parmağının ucuna sürerek abisinin dudaklarına sürdü dikkatli bir şekilde. Hyunjin ise hemen ona uyum sağlayarak dudaklarını öne uzattı. İkisi buna bir süre kıkırdadı.

we | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin