on beş

4.6K 427 470
                                    

.     .  ✧   *      . ✷         
·     .




Minho, kahvesinden bir yudum aldıktan sonra arkasına yaslandı. Karşısında Felix oturuyordu, içeride yanan şömineden buharlanan camlar ortama yumuşak bir hava katıyordu. Felix arkasına yaslanmış tam anlamıyla ruhsuz görünüyordu.

Yaklaşık bir haftadır Hyunjin'den haber almamıştı. Onunla konuşmamıştı bile. O geceden sonra, sessizce sabaha kadar uzanmışlardı birlikte. Bazen Felix onun saçlarını sevmiş, bazen de Hyunjin onu tekrar etmişti. Göğsünden yükselen kokuyu her an doldurmuştu içine. Saatlerce nefeslerini dinlemişti ikisi de.

"Adam tutuklanmış." Minho küçük olana bakarken söyledi. Sesi nötrdü. Felix dalgın bir şekilde başını salladı. Bazen yaşadığı şeyler olağanüstü ve yorucu geliyordu. Bu yoruculuğun altında eziliyormuş gibi hissediyordu hatta.

"Sevinmedin mi?" Minho aynı sakinlikle söyledi. Felix önündeki papatya çayından bir yudum alarak dudaklarını büzdü. "Ne hissettiğimi bilmiyorum,"

"Bu doğal değil mi? Bir yıl boyunca kendin değildin. Çaresizdin ve bir anda tüm bunlar değişti. Yine eski Felix'e döndün."

Küçük olan başını salladı sakince. Minho ona bakınca içinin acıdığını hissetti. Üzerine giydiği beyaz tüylü hırkada bedeni kaybolmuştu sanki. Yüzü solmuştu, enerjisi yok gibiydi.

"Hyunjin'le konuştun mu?" Felix bir şey söylemeden başını eğdi ve yana salladı. "...Biz," Sesi emin olmayan bir şekilde çıktı. Başını kaldırdı ve büyük olanın gözlerinin içine baktı. Minho, gözlerinin dolu dolu olduğunu gördü. İçi titredi ve onu sıkıca sarmak istedi. "Henüz tam anlamıyla konuşamadık."

Minho dudaklarını dişledi ve oturuşunu dikleştirdi. "Nasıl?" Felix bakışlarını ondan çekti ve dışarı baktı. Eriyen kar, toprakla karışmıştı ve sallanan ağaçlardan dışarıda sert bir rüzgarın estiği anlayabiliyordu. Hava kapalıydı ve bulutlar gökyüzünü sarmıştı.

"Biz aşk yaptık..." Sesi olabildiğince cılız çıktı. Bakışlarını asla Minho'ya döndürmedi. Minho şaşkınlıkla gözlerini araladı ve geriye yaslandı. Cümlelerini toparlamaya çalıştı.

"Peki," Kollarını birbirine bağladı. "Bu bazı şeyleri çözdü mü?"

Felix başını geriye yasladı ve gözlerini kapattı. "Biraz, yani sanırım. Konuşmadık." Minho'da o da bir süre sessiz kaldı. Büyük olan kahvesinden başka bir yudum alarak sakince bekledi.

"Beni yeniden öyle sevmeyecek." Felix'in sesi kırıldı ve kendinden emin olamayan bir şekilde çıktı. "Kendimden nefret ediyorum." Nefesi boğazında takılı kaldı.

"Böyle söyleme." Minho'nun sesi çaresiz çıktı. Bir çözüm istiyordu ama ancak onu karşısındaki çocuk bulabilirdi. "Felix buna mecburdun, böyle karamsar olma. Hyunjin seni gerçekten çok seviyor."

Felix başını salladı ama aklı burada değil gibiydi. Minho bir süre daha sessiz kaldı ve iç çekerek hesabı istedi. Daha sonra ayrılmak üzere kafeden çıktılar.

Fakat Felix, henüz rahatlamış değildi...

***

Jeongin elindeki kaseyle salona geldi ve abisinin yanına oturarak ayaklarını orta sehpaya koyarak kanepede yayıldı. Hyunjin ona kısa bir bakış attı.

we | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin