on

6K 576 500
                                    

.     .  ✧   *      . ✷         
·     .


Felix dudaklarını ısırdı. Hyunjin'i görmüştü, sevgilisi, biricik aşkı, aynı haliyle karşısındaydı. Hemen önünde odasına doğru yürüyordu. Felix'in adımları sessizdi. Bir süre onu takip etti. Gözleri bedeninin her zerresinde gezindi. Onu istedi, koklamak, sarmalamak, bir daha asla bırakmamak istedi.

Chiyu ile konuşmuştu. Genç kız önce sessiz kalsa da ona hak vermişti. Felix mutsuzdu, onun istediği şey ise mutlu olmasıydı. Bu yüzden sessiz kaldı ve sadece başını salladı. Herkes sevdiği için bir şeyler yapardı. Sırf onun iyiliği, onun mutluluğu için. Felix Hyunjin'i bırakmak zorunda kalmıştı, Chiyu ise Felix'in gitmesine izin vermişti...

Ellerini saçlarından geçirerek arkasını döndü. Kapının önündeydi. Birkaç dakikadır öylece dikiliyordu. Sessizce titrek bir nefes aldı. "Hadi bakalım," Kendi kendine konuştu. Elini yumruk yaparak kapıya vurdu iki kez.

Birkaç saniye bekledi ve kapı hızla açıldı. Felix nefesini tuttu. Bedeni, kalp atışlarıyla sarılıyordu sanki. Heyecan ve adrenalin ile kavrulan bedenini görmezden gelerek nefesini tuttu. Hyunjin dudaklarını ısırdı ve çenesini kastı. Onu görünce anlamıştı özlediğini, kalbi özlem ve kırgınlıkla hızla atmaya başladı.

Tanrım... Kalbini bir an önce susturmalıydı. Kapıyı kapatmadan hemen önce konuştu. "Git buradan." Kapıyı kapatacağı sırada Felix eliyle engel oldu. Hyunjin başını kaldırmadı, yana çevirdi ve derin bir iç çekti.

Bedeni titriyordu, elleri, gözleri kararsızlıkla yerde geziniyordu. Ona öyle bakmak istiyordu ki kızdı kendine. Saçma diye geçirdi içinden. Kes şunu.

"Gitmiyorum," Felix sesi kararlı olduğu kadar titrek çıktı. Biraz tedirgindi. Hyunjin dudaklarını ıslattı ve dişlerini üzerinde gezidirdi. Felix, bunun anlama geldiğini biliyordu. Hyunjin kırgındı.

"Eğer gitmek için bir sebebin olsaydı bana bunu önceden söylerdin Felix. Bu yüzden şimdi lütfen, ikimiz de kırılmadan git."

Kapıyı kapatmak için hareket ettiğinde Felix yeniden engel oldu. Cümle usul bir şekilde döküldü dudaklarından. Sessizce. "Beni tehdit ettiler," Eli aralık bir şekilde duran kapıdaydı.

Hyunjin zihninin sesini duymamaya çalıştı. Kulakları çınladı ve elleri titredi. İçinde yakıcı bir his vardı. Kapının kulpunda olan tutuşunu sıkıştırdı. Bacaklarındaki güç yavaşça sıyrılıp gidiyordu sanki.

"Beni seninle tehdit ettiler." Sesi aynı düzeyde çıktı, sanki onu incitmemek için söyler gibiydi. Felix'in bedeni titriyordu. Kendine hakim olabildiğinde yutkundu ve devam etti. Hyunjin kapıyı biraz araladı ve ona baktı. Gözlerindeki duygu karmaşası oldukça belliydi.

"Eğer gitmezsem sana zarar vereceklerini söylediler. Gittiğin her yerde seni izlediler," Felix yutkudu, gözleri dolmaya başlamıştı. Elleri titriyordu, titremeye başlayan sesine engel olmaya çalışıyordu.

"Otele gittiğimiz haftayı hatırlıyor musun? Nikah için ayarlamıştık," Hyunjin sessiz kalarak başını salladı. Gözlerinin içi kızarmıştı. Felix'in de ondan bir farkı yoktu.

"Hani denizin yanında yürüyorduk ya, korumalık yoktu," Felix gözlerini kapatıp açtı, boğazı düğümlenmişti. "Tam karşımızdan bisikletle gelen adam sanki biz yokmuşçasına sürmüştü bisikleti üzerimize. Sen de nereye gideceğini bilemeyip yana çekilmiştin. Denize düşüyordun."

we | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin