Siyah yüksek arabasının sağ kısmında, direksiyon başında o gittikten dakikalar sonra bile, bir süre daha oturmaya devam etmişti. Elleri çok da sıkı olmayacak şekilde direksiyonunun deri kaplamasını sıkıyor ve kimselerin olmadığı boş sokağı izliyordu. Az öncesinde yaşananları düşünüyordu. Özellikle de, arabasının içini dolduran ve şimdiyse onunla birlikte uçup gitmiş olan o hafif çiçek kokulu parfümünü ve tüm bunların kendi bedenine yaptığı etkiyi düşünüyordu. Louis gecenin çok geç bir vaktinde, ancak yağmur tekrardan kendini göstermeye başladığında arabasını çalıştırmayı akıl edebilmişti.Eve vardığında ise kızlarını yatakta hala huzurla uyuyor olduklarını görmek onu biraz olsun rahatlatmıştı. Saatin uyumak için bile ne kadar geç olduğunu fark etse de kendini, ılıklığı geçmiş ve yerini buz gibi bir soğuğa bırakmış yatağına bırakmaktan çekinmedi bu yüzden. Yanağı yumuşak yastık kılıfına değerken gözlerini kapattı ancak gözlerinin önünden asla gitmeyen o anlar, uykuya daldıktan sonra da peşini bırakmayacaktı.
Dışarıda hala yağmur yağıyordu, Louis arabasının içinde Merin'le oturuyorken aslında bunun rüyadan çok bir hayal olduğunu düşünmüştü. Belki de, tanrı ona bir şans sunmuştu. Louis zamanda geriye gidip, birkaç saat önce yapamadığı şeyi yapabilirdi; yani Merin'in varlığının yakınından gitmesine engel olabilirdi. Şimdi ise, sadece bir şansı vardı ve Louis onu kullanacaktı. Merin, tıpkı o saniyelerdeki gibi alnını Louis'in omzuna bıraktı. Yüzünü kapatan saçlarından eriştiği tenine ulaşıp sıcak parmak uçlarını, aynı derecede yanan al al olup da gül açmış yanaklarına değdiriyordu. Ona dokunmaktan korkmuyordu bu sefer. Tıpkı Merin'in ona bakmaktan korkmaması ve başını aniden kaldırması gibi. Eğer yeniden gitme ihtimali oluştuysa bile, Louis elini onun çenesine götürerek hemen buna engel olmuştu. Yeşil gözler kapandığında, ikisi de neyin geleceğini çok iyi biliyordu.
Heyecandan titreyen dudaklarını onunkiyle buluşturma hissini ne kadar da geç tadıyordu, Louis onu öperken şimdiye dek neyi beklediğini soruyordu içinden kendine. Çenesini naziklikle tutan eli, şimdi tüm yüzünü kavramıştı sanki çekilmesine asla izin vermemek istercesine. Merin'in ılık ve yumuşak iki dudağı arasında kaybolmak istiyordu. Merin'i sıkıca tutuyordu bir diğer eliyle, aralarındaki boşluk çoktan kapanmıştı bile. Hangi ara arka koltuğa geçtiklerini bilmiyordu, umursayan da yoktu zaten. Taptığı ve resmini çizip odasında uyandığı ilk anda gördüğü duvara asmak istediği omuzlarına kolunu sardı sıkıca, onu ve sıcaklığını iyice yakınına çekiyordu. Parmak uçları yanaklarından boynuna iliştiğinde ise, dudakları hala birbirleriyle uyum içinde öpüşüyordu.
Birbirine değmeyen çok az noktaları kalmıştı ki, buna sebep olan şey aslında Harry Merin'in sağ bacağını, Louis'in sol yanına sürtmesinden kaynaklıydı. Louis ateşlenen öpüşmelerinde ne yapacağını bilemiyordu ki tam bu esnada, Merin onun iç sesini duymuş ve elinden tutmuştu. Elleri, siyah parti elbisesinin çıplak bıraktığı bacaklarına götürüldüğünde Louis teninin soğukluğu yüzünden yutkunmamıştı. Buna sebep olan şey, Merin'in hala bileğini tutuyor olmasıydı. Parmak uçları nazikçe yumuşak bacak içlerini sıkmaya başladığı anda, ilk kez duyduğu sesleri Louis'in tüm evrenlerde nefesini kesmişti. Bileğinde duran parmakları sıkılaşıp da onu daha da içeriye doğru çekmeye çalışırken, Merin birden Louis'in kulağına doğru fısıldadı: "Penisimi kavra, Louis."
Bu, rüyanın son perdesiydi. Göz kapakları aniden kalktığında beyninin içinde onu utandıracak şekilde herkes alkış tutuyordu. Louis kendine gelmeye çalıştığı sıralarda, yatakta fırlarcasına doğrulmuş ve ter içinde kalmış yüzünü ovuşturmuştu. Saç diplerine kadar terlemiş olduğunu fark etti çok geçmeden. Stres içinde titreyen ellerini umursamadan baş ucunda duran saate baktı. Tam olarak sabah bile olmamıştı. Louis, bu gördüklerine etrafındaki herkes şahit olmuş gibi utanıyordu kendisinden. Merin'i bu şekilde rüyasında görmek, onu deli hissettirecek kadar suçlu hissettirmişti. Ancak kendisini asıl yerin dibine sokmak istediği an, lavaboya gitmek için yorganı kaldırdığında alt pijamasında gördüğü ıslaklık yüzünden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S H E (She lives in daydreams with me)
FanfictionHarry(Merin) hayatındaki tüm zorluklara rağmen mutlu biriydi, Louis ise hayatın monotonluğunda kendini ve anlam arayışını kaybetmiş, eski bir alkolikti. Bu yüzdendi belki de, tanrı, Harry ve Louis'i tanıştırdı. Louis geçici bir süreliğine de olsa, d...