İlk Karşılaşmalar

954 95 1K
                                    

Aurora Harley, geldiği minik kilisenin içine sıra sıra yerleştirilmiş banklarda, büyükannesi Margaret'in yanında otururken her zamankinden daha sessizdi. Pazar ilahi söyleyişleri bitmiş, kalabalıkla birlikte kardeşi ve babası da içeriyi terk etmişti ve ikisi dışında kimse kalmamıştı kilisede. Büyükannesi içinden karşısına konulan İsa figürlerinden birine bakarak dua ederken, Harley'se eline geçirdiği eldivenleri incelemekle meşguldü. Başını kaldırıp önce büyükannesinin yan profiline baktı, sonra da tıpkı onun gibi karşıdaki duvara ve önündeki platforma dikti gözlerini. "Babam ve Connie tıpkı böyle bir kilisede evlenmişlerdi, hatırlıyor musun?"

Margaret duasının bitiminde ıstavroz çıkarttı ve yanındaki genç kıza döndü. "Ah, hatırlamaz mıyım? Ne uyduruk bir düğündü ama... Connie ve onun kendince 'anarşik' tavırları. Geleneklere karşı hep bir antipatisi vardı. Hangi aptal kadın ilk kez evlenirken masraftan kaçınır ki?"

"Sence onlar da evlenir mi büyükanne?" Harley korkuyla gözlerini onunla buluşturdu. "Yani, babam ve Merin abla. İçimden bir ses, yine bu meselelerden dolayı babamın eskisi kadar üzüleceğini söylüyor."

Margaret hafifçe güldü soruyla. "Baban artık aynı hataları tekrarlamayacak kadar akıllandı Harley. En azından aceleyle evlenme konusunda." Elini çekinmeden kızın omuzlarına koydu ve hafifçe sıktı. "Babanın yine eskisi kadar üzülmesinden korktuğunu anlıyorum. Üzüntüsü yüzünden etrafını ve en çok da kendini yıkmaya meyilli biri ne de olsa." Harley başını üzgünce eğdi. "Ama tüm bunlar, şu an onun ne kadar mutlu olduğu gerçeğini değiştirmez."

"Evet." Harley iç çekti. "Eskiden bizimle mutlu olmak ona yeterdi. Şimdi ise, Hannah'la gitmediğini, yine Merin'le buluşup saatlerini onunla geçireceğini biliyorum."

"Ne yani burada benimle kalmayı sevmediğini mi söylüyorsun?" Yaşlı kadın konuyu değiştirmek istercesine gülse de, aslında kapatmaya niyeti yoktu. "Bence sen kendini yanlış insanlarla karşılaştırıyorsun Harley. Babanın hayatına kim girerse girsin, gözündeki değerinizi değiştiremez. Yani bir adamla görüştüğümü babana söylesem, sence o bunu ne kadar umursar? Ya da daha doğrusu bu onun açısından ne kadar önemli olur sence? Louis, benim tek evladım ve iki güzel torunumun babası olmaya devam eder. Ona ve çocuklarına olan düşkünlüğüm de."

Sıkıntıyla nefesini verdi duyduğu nasihatlerden sonra. Dizlerine dayadığı dirseklerden güç alarak elini çenesine yasladı ve boş kilisede dalgınca gözlerini gezdirmeye devam etti bir süre. "Yine de, babamı affetsem bile Merin'i affedemiyorum. Çünkü arkadaşım olarak gördüğüm birinin gizlice babama aşık olması çok tuhaf, büyükanne."

"Aranızda kurulan gerçek samimiyetin nedeni, neydi?" Sırtından aşağı salınan saçlara dokundu Margaret. "Baban Merin'le konuştu. Çünkü sizin için endişeleniyordu, kötü hissetmenizden korkuyordu. Bu yüzden Merin'i eve çağırdı." Harley sessizce dinlerken Margaret konuşmaya devam etti. "Bu yüzden, artık sanki okul arkadaşınmış gibi düşünmeyi bırakmalısın. Merin senin danışmanındı."

"Bu yine de etik değil." Aniden büyükannesine çevirdi başını.

"Evet ama etik olan, her zaman uygun olan anlamına gelmez. Öyle değil mi?" Harley, büyükannesinin kast ettiği şeyi yani, yıllar önce babasının gerçek aşk diye tanımladığı üniversiteden arkadaşı olan kadını düşündü. Belki birkaç dakikalığına, yaşlı kadına hak verebilirdi ve hak vermişti de. Babasının mutlu olması tek tesellisiydi. Şımarık gibi gözükmek de istemiyordu üstelik. Ancak tüm bu olgun hislerin devamlı sürmeyeceğini de, aynı şekilde içten içe biliyordu Harley.

Ayrıca, haklı olduğu bir başka konu daha vardı ki o da, Louis'in gerçekten Hannah'ı Rosalindlerin evine bıraktıktan sonra Merin'le görüşecek olmasıydı. Aslında bu sonradan, bir anda gelişen bir plan olarak fırlayıvermişti ortaya. Louis biraz sohbet etmek için arkadaşlarının evine girmesiyle, daha birkaç dakika geçmeden telefonuna gelen mesaj bildirim seslerini işitti. Aslında, evde hala birtakım işlere yardım eden Gloria, daha Louis'le tanışmadan en yakın arkadaşı Merin'e, erkek arkadaşının burada olduğunu mesaj atmış ve Merin de, can sıkıntısıyla vakit geçirdiği kütüphanede haberi alır almaz hemen Louis'e yazmıştı.

S H E (She lives in daydreams with me)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin