Ufak bir yanlış anlaşılma

761 69 228
                                    





Okul yemekhanesinde yaşanan kendisi için korku dolu o dakikaların üzerinden saatler geçse de, Harley oturduğu sıcak kalorifere yaslanmış olan yatağında camın arkasındaki ıssız sokak manzarasını izlerken halen olanları düşünüyordu. Kalbinin üzerindeki endişenin sebebiyet verdiği baskıcı kara bulutları dağıtmak istiyor, ama bunu nasıl başaracağını bilmiyordu. Eve geldiğinden beri kimseyle konuşup olanları anlatmamıştı, tıpkı River'ın ona söylediği gibi.

Arkadaşları büyük bir şüphe ve dehşete düşmüş yüzlerini Harley'e çevirdiği ilk anda, ne diyeceği hakkında büyük soruları oluşmuştu bile. "Bu dedikodu saçmalığın daniskası." Dedi aceleyle masadan kalkarken. Gözleri hala yemekhanenin diğer ucundaki River'a tutunuyordu. Bir anlığına, onun da aynı hızla ayağa kalktığını görmesine neredeyse sevinecekti ki, kapıdan tam çıkmak üzereyken önünde durması ve geçmesine izin vermediği yetmiyormuş gibi kolundan da tutulması Harley'in iyice gerilmesini sağlamıştı. Küçük bir panik atak geçirmesi an meselesiydi. "Nereye gidiyorsun? Bekle."

Harley ağzını açtıysa bile, konuşamadı. Çünkü eğer konuşursa, hatta ses telleri minicik bile titrerse, gözlerine hakim olamayıp ağlamaya başlayacaktı. "Herkes babam hakkında konuşuyor." Kolunu sertçe kurtardı River'ın parmakları arasından. Kirpiklerinden kayıp giden kaçamak gözyaşını hızlıca sildi. "İğrenç şeyler söylüyorlar onun hakkında. Sen mi yaptın bunu?" River tam kendisinin hiçbir suçu olmadığını söyleyecekken Harley sinirle yükseldi. "Yine de bu olanları gidip babama söyleyeceğim. Kimse ona böyle hakaret edemez."

"Delirmiş olmalısın." River hayretler içerisinde izliyordu genç kızı. "Sence ben kendim ve ailem hakkında böyle şeyler söylenmesini ister miyim?"

Aynı çaresizliği ikisinin de paylaştığından haberi yoktu Harley'in. "Sen neyden bahsediyorsun? Babama neler dediklerini duymadın mı? Eğer bunu duyarlarsa ailemden alınırım ve yetiştirme yurduna geri gönderilirim-"

River sözünü kesmişti çünkü herkesin gözü önünde ağlaması ve onu telkin etmesi daha da çok dikkat çekebilirdi. Bu yüzden yemekhane kapısının diğer tarafını geçmesini sağlayıp onu daha boş bir koridora çekti. "Hey, hey. Böyle bir şey olacağını nereden çıkardın? Alt tarafı okul teneffüslerinde konuşulan asılsız bir dedikodu. Arkadaşlarım annemin öldüğünü biliyor. Beni tanıyan herkes bunun gerçek olmayacağını biliyor."

Harley'in kafası karışmıştı çünkü onun duyduğu dedikodular, River'ın ebeveynleriyle alakalı değildi. "Ama, bazıları babamın senin kardeşinle birlikte olduğunu söylüyor." Böyle söylemesiyle genç çocuk derin bir iç çekti. Okuldaki saçma bir söylenti, bir anda çığ gibi alakasız şeylere evrilmiş olmalıydı.

River kendi çözüm arayışında düşünceleri arasında sessizleşmişken, Harley'in de ağlaması bir hayli azalmıştı. Merakla onun diyeceği şeyi bekliyordu burnunu çekerken. "Ne yapacağız? Babam öğrencilerinden bunları duyarsa yıkılır. Onu hayal kırıklığına uğratmış olurum-"

"Bunun babanın kulağına gitmesini engelleyeceğiz Harley." dedi kararlılıkla. River'ın aslında tek düşündüğü, aynı şekilde Merin'in tüm bunları duyup vereceği tepkiydi. Daha önceden okuldaki olaylarla onu yeterince hayal kırıklığına uğratmıştı. Eğer bir kez daha zor elde ettiği güzel hayatına kardeşi olarak bir engel daha koyarsa, River Merin'i kaybedeceğini biliyordu ve ihtimali bile onu korkutmaya yetmişti o anda. "Asılsız bir dedikodu olarak kalmasını sağlayalım. Bunun bir yalan olduğunu, babanın hala annenle görüştüğünü söyle bu dedikoduyu konuşan herkese."

Harley "Ama-'' dediyse bile, River devam etti.

"Tek yol bu Harley. Okulda herkes herkesin hakkında dedikodu yapıyor ama ertesi gün olduğunda konuşacak, dalga geçecek yeni şeyler bulmuş oluyorlar kendilerine. Bırakalım, bu da aynı şekilde unutulsun ve kimse bir daha hatırlamasın."

S H E (She lives in daydreams with me)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin