Rüyalar ve Hayaller

1.1K 93 825
                                    

Ayaklarını arabadan dışarı uzatıp yerle buluşturduğu andan sonra, adımları arkasında bıraktığı kişiyi hiç de beklemeden kapıyı buldu. Kapıyı aylar önce kendisine verilen -ve hala alınmamış olan- anahtarla açtı. Erkek arkadaşı da peşinden gelip kapıyı kapatınca, hiç beklemeden dudaklarına yapıştı sanki o gün içinde sayısız kez daha öpüşmemişler gibi. Yavaşça yasladı bedenini duvara ve sevgilisinin öpüşmelerini sürdürmesi için bekledi. Beline sarılan eller onu yukarı çıkan merdivenlere doğru aniden çevirdiğinde, Merin gitmesi gereken asıl yeri sanki daha o an aklına getirebilmişti. Hızlıca çıktı basamakları. İkisi de Louis'in odasına vardığı zaman suratlarındaki ifade pek de değişmemişti aslında. Açık renk mobilyalarının arasında dururken, sabırsızca onun tarafına döndü yeniden. Kapı kapandığı andan itibaren dip dibe kalmışlardı artık. "Kutlamadan geçeceğimizi mi düşünüyordun sahiden?"

Louis elindeki poşetlerinin arasından desenleri ve güzel, büyük bir kurdelesi olan kutuyu çıkarttı ve beklemeden Merin'e uzattı. Aslında içindekini biraz önce, Merin'in gözü önünde almıştı. Merin öylesine gezdiklerini düşünürken, Louis onun mankenin üzerine geçirilen elbiseye normalden daha uzun baktığını fark ettikten sonra aslında almayı koymuştu kafasına. Merin ne kadar aksini istese de o an, kutu ellerinin arasındayken gözlerindeki parlama gerçek anlamda görülmeye ve diğer birçok güzel şeye daha değerdi. Fiyonku nazikçe çözdü önce. Kapağını kaldırdığında ise, pembe kumaşını ilk kez görmüş kadar etkilendi. "Tanrım..." Odadaki Louis'in varlığını unutup iç geçirdi kendi kendine. Kapağı kenarda bir yere bırakıp kutunun içine katlanarak koymuş elbisenin ince askılarından tutarak dikkatle kaldırdı. Merin, pembe dantel ve tül kumaşlarını incelemek ve hayran kalmakla ilgilenirken, Louis de kutuyu elinden almıştı. Elbiseyi kendine doğru tutmak için tamamen bedenini aynaya çevirdi. "Bunu aldığına inanamıyorum Louis."

Hiç beklemeden sarıldı arkasından. Bir eliyle saçlarını kenarda topladıktan sonra açık kalan tenine öpücükler kondurmakta gecikmemişti. Merin'se, elbisenin üstünde ne kadar güzel duracağını düşünmeden edemiyordu halen. "Denemek ister misin? Şimdi?" Sanki aklını okurcasına Louis'in sesini işittiğinde hızla gözlerini yansımadaki görüntüye tuttu ve sırıttı. O esnada, Louis öpücüklerini boynuna çıkarıyor ve beline sardığı eli sayesinde bedenlerini daha çok birbirine yaslıyordu.

Cevaplamadan önce sakince başını ona doğru çevirdi. "Çok isterim hem de." Dudaklarına aniden kapanınca, Louis iki elini de karnının üstüne sardı. Merin ellerini tutup daha uygunsuz yerlere götürerek öpüşmelerini ateşlendirmeden önce, asıl yapması gerekeni hatırlayıp sırıtarak ayrıldı dudaklarından. "Beni beklerken uslu dur."

Boş kutuyu rastgele bir yere bırakıp daha çok geceliği andıran elbiseyle ve aynı kumaş parçalarından oluşan alt çamaşırıyla girdi odadaki banyoya. Hannah'ın büyükannesinde ve Harley'in de arkadaşlarıyla olmasından ötürü oluşan fırsatlarında, dışarıda biraz beraber vakit geçirmiş; hatta Merin'in iki hafta gecikmeli olarak doğum günü pastasını bile yemişlerdi. Sonrasında ise, elbette en iyi fikir beraber eve geçmek olmuştu. Çünkü, Louis'in ona asıl vermek istediği hediye pembe tüllü bir gecelikten ziyade, tamamen başka bir sürprizdi ve Merin'in henüz bundan haberi yoktu. Yine de, bu tüm yollardan Merin'in hoşuna giderdi. Louis'le geçirdiği vakti seviyordu; nasıl olduğunu önemsemeden. Ayrıca onu özlemişti, hem de her açıdan.

Kapı Louis'in beklemediği bir anda açıldığında, gözleri hızlıca karşısında beliren Merin'in bedenine gitti. Kaşları gördüklerinden ötürü hafifçe havaya kalkmıştı çünkü, ona aldığı elbise yerine Louis'in bornozuydu üstüne giydiği. Yeniden odanın ortasına geldi minik adımlarla. Yüzünde yine eksilmeyen yaramaz bir sırıtış vardı. "Beni böyle gördükten sonra bana yapacaklarını merak ediyorum."

S H E (She lives in daydreams with me)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin