Karmaşık bir duygu selinin içinde boğuluyordum adeta. Ne yapacağımı kestiremedim ve şans eseri boş olan taksiye binmiştim. Nereye gideceğimi sorduğunda hiç yapmadığım bir şey yaptım ve bara gitmeye karar verdim.
Taksiye parasını öderken üstümdeki paraya dikkatle baktım. Çok fazla yoktu ama iki ayı sorunsuz bir şekilde idare edebilirdim.
İçerisi oldukça kalabalık ve gürültülüydü. Ter ve değişik parfüm kokuları birbirine karışmıştı. İnsanlar dans ediyor ve müzik sesi başımı ağrıtmaya başlamıştı bile.
Barmen ne içeceğimi sorunca dona kalmıştım. Bira ve soju haricinde bir şey içmemiştim ve ilk defa bir bara geliyordum.
- Buraya ilk defa mı geliyorsun? Seni ilk defa gördüm.
- Evet ilk defa geliyorum. Ne içeceğimi bilmiyorum.
- O zaman bir kokteyl içerek başla.
Başımı olumlu anlamda saladım. Aklımda dönüp duran milyonlarca şey vardı. Daha önce hiç evi terk etmemiştim. Buna cesaret etmek bir yana aklıma bile getirmemiştim.
Bardağı taşıran son damla olmuştu son olanlar. Hayatımı istedikleri gibi yönetiyorlardı ve bunca zaman asla karşı çıkmamıştım. Bu kadar büyük bir şey yapacaklarını aklıma bile getirmemiştim.
Bir dizi ya da film de değildik üstelik 21. Yüzyıldaydık. bu kadar geri kafalı davranıp sırf bir ortaklık ve kâr için duygusuzca bir şey yapamazdım. Ayrıca bu benim hayatımdaki en büyük en kritik karardı.
Düşündükçe sinirleniyordum ve kendime hakim olamayıp önüme konan her bardağa içiyordum.
Bir süre sonra her şeyden iki tane görmeye başlamıştım. Dizime konan el ile o tarafa dönmüştüm.
- Neden ağlıyorsun? Kim terk eti seni?
Yüzünü zar zor farkettiğim genç bir adam bana bakıyordu sonunda söylediklerini idrak edebildiğimde ağladığımı da o an fark etmiştim.
- Beni kim sahiplendi ki terk etsin?
Gözlerimdeki yaşlar hiç durmadan akıyordu ve her şey bulanıklaşıyordu.
Elini dizimden çekmeden daireler çiziyordu aynı adam.- Benim olmak ister misin?
Söylediklerini çok geç idrak ediyordum, içkinin etkisinden olmalıydı.
- S-seni tanımıyorum.
- O halde tanışalım.
Kolları belimi sarınca ellerimle kollarını itmek istedim ama çok sıkı sarmıştı belimi.
- H-hayır istemiyorum...
- Sende istiyorsun biliyorum,hadi gel.
Çırpınıyordum ama beni bırakmıyordu.
- Hadi ama bir daha nerden benim gibi yakışıklı ve gay birini bulacaksın? Benimle gel.
- Bırak beni.
Kolları daha sert belimi sardığında beni sürüklüyordu. Ağlamaya başlamıştım tekrar.
Aklıma ailem ve beni dışlayan insanlar geldikçe daha çok şiddetleniyordu ağlamam.
Aniden sert zemine çarpınca dizlerim acımıştı.
- Çocuk gibi zırlayacaksan burda ne işin var!
Yüzüme doğru elinin kalktığını görünce istemsizce gözlerim kapanmıştı.
Beklediğim darbe gelmeyince gözlerimi araladım. Güzel ve sinsi yüzünün kan içinde kaldığını gördüğüm genç adam beni korkutmuştu. Arkamdaki duvara iyice sinmiştim. Yüzünü görmediğim başka bir adam ona hiç durmadan yumruk atıyordu.
Durmadan ağlıyordum ve ne yapacağımı bilmeden dizlerimi kendime çekip daha çok ağlamaya başladım.
- Bir daha sakın ona dokunma! Duydun mu beni!
- T-tamam.
Tanıdık ses ile gözlerimi irice açtım. Bu Namjoon'du. Bana doğru yürüdüğünde öylece ona bakıyordum.
Kollarını etrafıma sardığında hızla beline sarılmıştım. Şimdi daha çok ağlıyordum ve hıçkırıklarım durmak bilmiyordu.
- Çok korktum! Gerçekten korktum...
- Ağlama geçti,sana bir şey yapamaz artık.
Havalandığımı anladığımda gözlerimi yumdum ve ona sıkıca sarıldım. Yüzümü boynuna gömdüm ve sesizce ağlamaya devam etim.
Uzunca bir sürenin sonunda beni bıraktığında eve geldiğimizi anlamıştım. Uzaklaştığını fark ettiğimde elini tutum.
- Gitme... Lütfen burda kal...
Gözlerime baktı bir süre. Eğildiğinde ne olduğunu anlamadım. Dudaklarını anlımda hissetim.Gözlerim benden izinsiz kapanmıştı. Beni tekrar kucağına aldığında kollarımı onun boynuna sarmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Kim| Namjin
FanfictionSeokjin uzun süredir Namjoon'dan hoşlanıyordu. Cinsel yönelimini bildiğinden ondan oldukça uzak duruyor ve sıradan hayatına devam ediyordu. Her şey o gün tepetaklak olmuştu. Namjoon ve Seokjin tıp fakültesinde okuyan iki gençti. İkisinin oldukça f...