°9°

285 43 13
                                    

Aradan geçen kısa sürenin ardından başını kaldırmış ve bana bakmıştı. Gözlerinde gördüğüm yaşlar beni biraz endişelendirmişti.

- Namjoon ne oldu?

Hiçbir tepki vermiyordu öylece bakmayı sürdürüyor ve ağlamaya devam ediyordu. Ve bu iyice korkmama sebep oluyordu.

Yanına oturduğumda bana bakmaya devam etmişti. Çok fazla sarhoştu. Ona ne olmuştu böyle? Onu bu hâle getiren şeyi çok merak ediyordum.

Hiç beklemediğim bir şey yaptı ve başını boynuma gömüştü. Kesik kesik nefes almasından ağladığını biliyordum. Nefesi boynuma her çarptığında ürperiyordum.

Bir süre sonra kendimi toparladığım da elim sırtını bulmuştu. Sırtını sıvazladıkça ağlaması iç çekimlere dönüşüyordu. Onunla beraber ben de ferahlıyordum sanki. Hatta gözlerimi yumuş sadece sırtını okşuyordum. Bir süre sonra sızdığını anlamıştım. Başı kaymaya başlamıştı.

Başının masaya düştüğünü son anda fark edip elimi uzatmıştım. Masadan önce başı elim ile buluşmuştu. Şimdi ne yapacaktım? Onu öylece dışarıda bırakamazdım fakat nerde oturduğun da bilmiyordum.

Kafam karışmıştı. En son barı kapatmak için tekrar seslendiklerinde başka bir şey düşünmeyip taxi için aramıştım.

Onu taşımak sandığımdan zor olmuştu. Neyse ki taxi sonunda gelmişti. İstemeyerek Jae'nin verdiği kartı kullanmıştım. Henüz maaş alamamıştım çünkü.

Bunların arasında en zor olan ise onu yukarıya taşımak olmuştu. Soluk soluğa oturduğumda ne yaptığımın farkına vardım.

Onu buraya getirmekten başka seçeneğim olmasa da yaptığım şey inanılır gibi değildi. Bu ne kadar mümkün olabilirdi ki? Bunu isteseydim belki de hiç mümkün olmayacaktı. Tabi kader yolumuzu çizmiyorsa.

Bir anda arkamı dönüp ona baktım. Gözleri şişmişti. Ne kadar süre öylece ona baktım bilmiyorum fakat yorgunluk bedenime çöktüğünde üşenerek ayaklandım.

Tıpkı onun beni sarhoşken evine götürdüğü gibi olmuştu. Belki de kader bize bir oyun oynuyordu.

Üzerimi değiştirip yatağımı sermiştim. En son ona baktığımda ne yapacağımı bilemedim. Üzerini değiştirmemi ne kadar normal karşılardı acaba? Bunu düşünürken uzunca bir süre yüzüne bakmıştım.

Daha sonra onun da benim üzerimi değiştirdiği için sorun olmayacağını düşündüm ve ona doğru yaklaştım. Her bir adım mümkünmüş gibi kalbimin daha da hızlanmasına sebep oluyordu.

Tişörtünü çıkardığımda özelikle ona bakmamayı deneyerek onu giydirdim. Ellerim aşağıya doğru gitmiyordu. Bir an her şeyi düşünmeyi bıraktım ve olabildiğince hızlı davrandım. Bu eziyetten kurtulmak epey zor olmuştu. Yaptığım şeyi düşünmek bile utanmama neden oluyordu.

Neden bu kadar ağırdı ki? Beni öldürmek falan mı istiyordu acaba. Bunu düşünürken gülmeden edememiştim.

Ben de onun yanında yerimi aldığımda ürpermiştim. Garip bir hissti. Onun burda olması fikri içimi ısıtıyordu. Vücudum kasılıyordu. Kendimi toparlayıp arkamı ona dönmüştüm.

Bu sadece birkaç dakika sürmüştü. Ona yüzümü dönüp aramızdaki mesafeyi kapatım. Yüzünü incelerken ne kadar tatlı uyuduğunu düşündüm.

Koca bir bebekten farkı yoktu. Ellerimi gamzesine doğru uzatığım zaman bir kere daha tereddüt etmiş ve sonunda baş parmaklarım gamzelerinde yerini bulmuştu.

Onun bu hâli gözüme o kadar tatlı geliyordu ki...

Onu ilk gördüğüm zamanı düşünmüştüm tekrar.

Üniversite kaydı için okula geldiğim ilk gün öğrenci işlerini ararken kaybolmuş ve kütüphaneye gitmiştim.

Durumu anlamaya çalıştığım sırada bana çarpmış ve elindeki kitapları düşürmüştü. Kitapları toparlamak için eğildiği sırada bana takılmış geriye doğru düşmüştü.

Onun sakarlığana kahkahalarla gülmemek için kendimi sıktığım zaman ben daha konuşma fırsatı dahi bulmadan kitaplarını toparlayıp hızla gitmişti.

Kim derdi ki okulun en utangaç ve inek öğrencisinin herkes tarafından sevilen bir afete dönüşeceğini.

İşin tuhaf kısmı ise benim o afete değil de inek öğrenciye kendimi kaptırmamdı...

Bunları düşünürken gülmeden edememiştim ve o sırada onun açık gözleri ile bakıştığımı o an anladım...

Mr.Kim| NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin