Günler geçiyordu ve ben her ne kadar inkar etsem de her geçen gün iyice çöküyordüm. İçten içe çürüyordum sanki.
Hayatım artık bir rutinden farksızdı. İşe gidiyordum ve işten eve geliyordum işte hepsi bu kadar. Yapmam gereken iş dışında hayatıma renk katan en ufak bir şey yoktu.
Bardaki işimden ayrılmıştım. Şimdilik sadece pastahane de çalışıyordum. Aldığım miktar sadece kirama yetiyordu ama bu umurumda bile değildi.
Aklım hâlâ karmakarışıktı, nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Kendimi bir boşluğa düşmüş gibi hissediyordum.
Bu duygudan kurtulmak zor olacaktı. Hayata dair beni heyecanlandıran pek bir şey yoktu.
Bu durumdan en yakın zamanda kurtulacaktım. Bu şekilde devam edemezdim.
Giyinmek için küçük eski dolabı açtığımda içindeki siyah tişörtü fark ettim. Bu geçen gün onun giydiği tişörtü,burda kalmış olmalıydı.
Koklamak istedim fakat yaptığım şeyden vazgeçip kendi tişörtümü alıp hızla üzerime geçirdim. İşe geç kalıyordum!
Hızlıca ilerlediğim sokakları incelemeyi es geçmiyordum, yaşadığım yer küçük bir mahalleydi. Çoğunlukta yaşlı insanların yaşadığı bir yerdi.
Burda gün erken başlıyordu. Burda yaşayan çoğunluk emekli de olsa erken kalkmak herhalde bir alışkanlık haline gelmişti onlar için.
Pastaneden içeri girdiğimde nefes nefese kalmıştım ama neyse ki geç kalmamıştım. Orada daha fazla beklemeden mutfağa girmiş ve eşyalarımı dolaba bıraktıktan sonra üstüme önlüğü geçirmiştim.
Yeni bir sima farkettiğimde ona merakla bakmıştım,onu burada ilk defa görüyordum. Esmer tenli ve genç bir adamdı. Muhtemelen benden bir ya da iki yaş küçüktü.
"Merhaba"
"Merhaba?"
" Ben Kim Taehyung! Yeni garsonum!"
" Ne kadar da heveslisin! Ben de Kim Seokjin."
" Şey evet bu benim ilk işim."
" Kaç yaşındasın?"
" Ben on dokuz yaşındayım."
" Ben de yirmi bir."
Kısa bir tanışma faslının ardından İkimiz de işimize koymuştuk bu kadar hevesli ve heyecanlı olması ister istemez benim imrenmeme sebep oluyordu.
İşin büyük bir kısmını pasta şefi yapsa da ben de ona çoğunlukla yardım ediyordum ve İçerisi yoğun olduğu zaman yardım ediyordum.
Bardaki işimden çok daha rahatı burdaki işim. Çünkü İçerisi genellikle sessiz sakin ve huzurlu oluyordu. Üstelik insan pastaların arasındayken ister istemez rahat ediyordu- en azından ben böyle düşünüyordum-.
Günün en rahat saatine geçiş yaptığımızda ben oturmaktan sıkıldım ve kahve çekirdeklerini öğütmek için onları makineye dökmeye başlamıştım.
Kahve kokusu içeriye dolduğunda gözlerimi kapattım ve kendimi huzurun kollarına bıraktım. Yorgunluğun getirmiş olduğu uykuyu defetmek biraz vaktimi alsa da gözlerimi açmış ve tekrar işe dönmeye hazırlanmıştım,tabi kendime bir bardak kahve almayı da ihmal etmemiştim.
İşe tekrar döndüğümde fırından çıkan pandispanya keklerini kalıplarından çıkırmakla meşgul olmuştum. İçerisi gerçekten çok güzel kokuyordu.
Yemek yapmayı sevdiğim kadar tatlı işleriyle de uğraşmayı severdim. Özellikle süsleme kısmı beni benden alırdı. İzlemekten en çok zevk aldığım şey belki de buydu.
Pastanede çalışmakla en doğru kararı vermiştim bence. O an düşünmeye başladım. Bir gün kendi yemeklerimi yapıp kendi yönettiğim ve sahip olduğum bir restoran hayal ettim. İnsanlara servis yaptığımı ve onların yemeklerime övgüler yağdırdığını,hepsinin tabaklarını boş bıraktığını düşledim.
Kendimi hayal kurarken bulduğumda garip bir heyecan etrafımı sarmıştı. Bu beni motive etmiş olmalı ki işimi daha da severek yapmıştım.
En son geriye kalan ve hazır olan pastaları içeriye taşınmıştım şimdi ise onları kalan diğer pastaların yanına dizmem gerekiyordu.
Hava kararmaya başlamıştı ve bir saat sonra işimiz bitecekti.
" Hoş geldiniz!"
Kasada duran görevlinin sesi ile birlikte ben de kapıya dönmüştüm.
Onun burda ne işi vardı?
________________
Merhaba 🌿
Eğer yorum sayısı 20 geçerse yeni bölüm atacağım bugün.❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Kim| Namjin
Fiksi PenggemarSeokjin uzun süredir Namjoon'dan hoşlanıyordu. Cinsel yönelimini bildiğinden ondan oldukça uzak duruyor ve sıradan hayatına devam ediyordu. Her şey o gün tepetaklak olmuştu. Namjoon ve Seokjin tıp fakültesinde okuyan iki gençti. İkisinin oldukça f...