•6•

327 43 12
                                    

Medya Jae∆

Jae beni görünce koşarak yanıma gelmiş ve bana sarılmıştı. Onu özlemiştim.

- Jin! Meraktan ölecektim!

- Hey ölmek için çok gençsin!

- Gerçekten çok korktum.

- Sorun yok! İyiyim bak!

- Okul sensiz hiç çekilmiyor Jin!

- Bende seni özledim!

- Aklıma gelmişken sen yokken Namjoon bana seni sordu. Aranızda bir şey mi geçti?

- Jae ben bir hata yaptım...

Olanları ona anlattığımda bir kaç kere çığlık atmıştı sonunda sakinleştiğinde konuştu.

- Aman tanrım inanamıyorum! Jin oda sana karşı boş değil!

- Hey abartma lütfen!

- Abartmıyorum! Sen onu öptün çünkü sarhoştun. Peki o neden seni öptü bir düşün! Üstelik öyle basit bir öpmek değil! Sana daha önce de söylemiştim onun hiçbir kızla arasında ciddi bir şey olmadı. Muhtemelen oda erkeklerden hoşlanıyor!

- Jae varsayalım ki o da gay ve beni öptü ama bir düşün o Namjoon! Herkesin hayran olduğu biri. Bana neden baksın ki? Basit bir öpücüktü ve bunun bir anlamı yok! Duygular olmadığı sürece temasın bir anlamı yok! Bu bir filim değil ki beni sarhoşken öpsün ve bana aşık olsun. Üstelik bu bir varsayım ve o gay değil.

- Hey sakin ol tamam ben susuyorum.

- Sende de var bir şeyler anlat hadi.

- Umutsuz bir vakayım.

- Umutsuz iki vakayız!

Buna karşılık uzunca bir süre gülmüştük.

- Sen gittikten sonra ki ertesi gün ben kütüphaneye gitmiştim. Bir kitaba uzandım ama onu anlamadım. Sonra bir anda arkamda biri belirdi onun jimin olduğunu anladım ve uzanıp bana kitabı verdi. O kadar yakındı ki dönüp ona baktığımda aramızda küçücük bir mesafe vardı aman tanrım! Bana gülümsedi ve gitti! Sonrası tam bir hayal kırıklığı! İki gün sonra alt sınıflardan bir kızla çıkmaya başladığını öğrendim. Bu şekilde.

- Oldukça üzülmüş olmalısın!

- Önemi yok! Alışmaya çalışacağım. Bu arada benimle geliyorsun. Bu saçmalıklara bir son ver sen yanlız değilsin.

- Bu benim için büyük bir başlangıç bu yüzden şimdi kendim bu savaşı kazanmalıyım.

- Masalını anlatman bittiyse gidelim.

- Hadi ama ciddiyim ben.

- Jin bunu kabul etmemi bekleme. Aynı durumda ben olsam sende aynısını yapardın.

- Jae lütfen bunu tek başıma üstlenmem gerek.

- Bunu tek bir şart ile kabul ederim! Bu kartı al ve eğer içine sinmezse istediğin zaman geri ödersin.

- Jae!

- Jin!

- Bana öyle bakmayı kes korkutucu oluyorsun!

- O zaman beni kızdırmaya bir son ver!

- Tamam susuyorum.

- Jin eğer beni dinlersen okula geri dön. Biliyorum ailen istediği için bu bölümü okuyorsun. Ama bir düşün. Herkesin yapabileceği bir şey değil tıp okumak. Üstelik bir yılını verdin bile.

- Bilmiyorum Jae. Gerçekten bilmiyorum ve düşünüyorum. Biraz zamana ihtiyacım var her şey için. En azından bir süre düşünmem gerek.

- Her ne olursa olsun ben arkandayım. Biz en yakın arkadaşlarız!

- Teşekür ederim Jae,her şey için.

- Rica ederim!

Jae ile bir süre daha oturduktan sonra işin başlamasına az kaldığı için ayrılmıştık. Bara gittiğimde hava nerdeyse kararmıştı. Bardakları sildikten sonra masaları temizlemeye başlamıştım.

Bir süre sonra müzik sesi her yeri doldurmuştu. Başımın ağrımaya başladığını hissediyordum fakat buna katlanmak zorundaydım.

Kalabalık iyice artıyordu ve şimdiden sarhoş olup bir kenara kusanlar olmuştu.

Epey bir zaman geçtikten sonra elime tutuşturulan martinileri ve yanına eklenen zeytinleri 6 numaralı masaya götürmek için ilerlemiştim. Sırtı dönük bir adam ve nerdeyse onu yiyecekmiş gibi bakan bir kadın oturuyordu.

Adamın kolları kadının belini sarınca içimden bir ürperti geçmişti. Bana Namjoon'u hatırlatmıştı...

İyice yaklaştığımda bardakları bırakıp başımı kaldırdım. Namjoon ile göz göze gelmiştim...



Mr.Kim| NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin