Duymak için hayalini kurduğum kelimeler şu an bana çok inanılmaz geliyordu. Gerçekten duyduğuma inanmak için tekrar tekrar aynı anı düşünüyordum.
Aramızda santimler vardı fakat utançtan yüzüne dahi bakamıyordum. Ellerim daha sıkı tişörtünün yakalarını kavradığında o kollarını etrafıma sarmıştı. Korktuğumuz şeyler vardı fakat bunu dile getirmeyecek kadar korkuyorduk ikimiz de.
Saçlarımdan öptüğünü hissedince gözlerim dolmuştu,bu tıpkı bir vedaya benziyordu fakat ben gitmesine izin verebileceğimi sanmıyordum.
- Jin yüzüme bak?
İnatla reddediyordum onu,duymak istemiyordum.
- Gitme lütfen!
Gözümden akan bir damla yaş her şeyin başlangıcı olmuştu.
- Jin lütfen ağlama gitmeyeceğim...
Kendimi durduramıyordum ona bakmak bana hiç tatmadığım bir acı veriyordu. Sadece yanımda kalmasını istiyordum. Bencilik yapmak istiyordum ilk defa... Hiç bir şeyi umursadan kapanmıştım dudaklarına.
Ellerim yanaklarını bulduğunda o hiç beklemeden belimi sarmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum bu yüzden sadece üst dudağını emekle yetinmiştim. Hayatım boyunca ilk defa birine dokunmak istemiştim. Onu zor durumda bıraktığımı düşünüp geri çekilmiştim. Yüzündeki ifadeyi görmekten korktuğum için gözlerimi açmamıştım.
- Ben biraz hava alacağım.
Herhangi bir şey söylemesine izin vermeden dışarı çıkmıştım. Kafam çok doluydu ve aklımdakiler karmaşıktı. Gözlerine her baktığımda bencilik yapmak istiyordum. Olanların ve onun itirafının etkisinden çıkamamıştım hâlâ.
Onun da beni sevdiğini tekrar tekrar düşünüp duruyordum. İçimde garip bir his vardı. Karnım kasılıyor ve midem bulanıyordu. Hiç olmadığım kadar mutlu ve üzgündüm.
Hayatım epey zor geçmişti zaten eğer gitmek isterse ona izin vermem gerektiğini biliyordum. Duygularım beni bencil olmaya itse de ona zorla bir şey yaptıramazdım.
Bütün havayı içime çeksem bile bu sıkıntı hiç geçmeyecekti sanki. Oyalanmanın bir anlamı yoktu. Belki de çoktan gitmişti.
Bazen bir şeylerin bir kere olsun istediğim gibi olmasını o kadar çok istiyordum ki... Onun gideceğini kabul edip yoluma devam etmek zorundaydım...
Hayatan tek beklentimi de böylece bir rafa kaldırmıştım. Şimdi her şeyden uzak devam edecektim. Eve dönerken tekrar ilk karşılaştığımız günü düşünmüştüm. Onun o halini muhtemelen hiç bir zaman unutmayacaktım.
İlk aşklar gerçekten özel ve unutulmazdı. Aklımız da bir köşede mutlaka yer kaplıyordu. Benim en güzel ilk aşkım muhtemelen daha çok yer kaplayacaktı.
Gökyüzüne son kez bakıp derin bir nefes almıştım. Eve girdiğimde beklediğim manzaranın aksine dağınık bir mutfak ve kırık bir kaç tabak görmeyi beklemiyordum.
Gitmemişti hâlâ buradaydı! Belki de hiç gitmezdi. Etrafımı saran kolları beni hiç olmadığım kadar mutlu etmişti.
- Seokjin-ah özür dilerim ben sadece yemek yapmaya çalışmıştım ama senin kadar yetenekli değilim...
Yapılı vücuduna zıt olarak tıpkı küçük bir çocuk gibi bakıyordu bana. Onu yeme isteğimi tetikliyordu ! Aklımı başımdan alıyordu.
- Sakin ol ben hallederim,her konuda yetenekli olacağını kim söyledi?
Gülümsemem üzerine bana uzunca bir süre öylece bakmıştı. Etrafı birlikte toparlamaya başlamıştık. Onunla konuşmak istiyordum fakat çekiniyordum.
Bir an yaşadığım duygu karmaşası yüzünden onu öylece bırakıp gitmiştim ve farkında olmadan belki de onu kırmıştım.
Yanan yemeği döktükten sonra gülmeden edememiştim. Gerçekten zekiydi fakat bir o kadar sakardı. Bu onu hiç olmadığı kadar tatlı yapıyordu.
Tenecereye malzemeleri koyduğum sırada elleri belimi sarmıştı tekrar. Bu hisse alışamıyordum. Heycanlandığım için ellerim titriyordu.
O an hiç olmadığım kadar huzurlu olduğumu fark etim. Fakat içimi kemiren merak beni daha çok rahatsız ediyordu bu yüzden emin olmak için tekrar sormak istemiştim.
- Joon gidecek misin?
- Evet...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Kim| Namjin
FanfictionSeokjin uzun süredir Namjoon'dan hoşlanıyordu. Cinsel yönelimini bildiğinden ondan oldukça uzak duruyor ve sıradan hayatına devam ediyordu. Her şey o gün tepetaklak olmuştu. Namjoon ve Seokjin tıp fakültesinde okuyan iki gençti. İkisinin oldukça f...