Gökyüzüne doğru baktığımda bir yıldız kaymıştı ama bunu umursamayacak kadar çok kötüydüm. İğrenç hissediyordum. Kendimden bile nefret ediyordum...
Kaçıp gitmek istiyordum ve kalbimi bu acıdan kurtarmak istiyordum. Yapabildiğim hiç bir şey yoktu. Acıya enegel olamıyordum. Gözlerim ağlamaktan acıyordu ve bu bana kendimi daha da iğrenç hissetiriyordu.
Hayatın ne kadar zor ve acımasız olduğunu bir kere daha öğrenmiştim. Fakat bu olanlar hayatımdaki diğer tüm her şeyden çok daha farklıydı.
Daha önce Aşkın ne kadar büyük bir acı ve mutluluk verdiğini bir kitapta okumuştum. Bu bilginin doğruluğu hakkında aslında çok kararsız olsamda şimdi ne kadar doğru ve yerinde bir söylem olduğunu fark ediyordum çünkü hiçbir acı beni bu kadar çok üzümemiş ve incitmemişti...
Onu seviyordum ve hiç bir şey bunu değiştirmiyordu. Üstelik buda yetmezmiş gibi onu başkasıyla düşünmek ve görmek beni mahvediyordu.
Bu o kadar karmaşık ve karışık bir duyguydu ki nasıl tepki vereceğimi bile bilmiyordum. Kızmak istiyordum fakat buna hakkım yoktu. Saatlerce ağlamak istiyordum ama o kadar çok ağlamıştım ki gözlerim artık bunu kaldıramıyor ve dayanamıyordu.
Bedenim çok farklı tepki verirken ruhum daha çok çöküyor ve yıkılıyordu. İçinde bulunduğum durumu bir türlü çözemiyordum.
Boş sokakta öylece oturmuş gökyüzüne bakıyordum. İstediğim tek şey bu acıdan kurtulmaktı artık. Son bir haftadır ne yaptığımı bile bilmiyordum.
Yaşıyordum fakat buna yaşamak denilebilir miydi bilmiyorum...
- Hyung?
Sesin geldiği yöne doğru dönmüştüm.
- Taehyung?
- Hyung her yerde seni arıyordum! Konuşmamız gerekiyor.
- Öyle mi ? Ne oldu?
- Ben gidiyorum.
- Neden ve nereye?
-Burada bulunduğum her dakika onu aklımdan çıkaramıyorum ve buna daha fazla dayanamıyorum bu yüzden gitmeye karar verdim ve neresi olduğunu şu an bende bilmiyorum...
- Bu kadar ciddi bir karar vermek için sence de çok erken değil mi?Belki de zamanla alışırsın ve acın azalır?
- Hyung bilmiyorum gerçekten en iyisi gidip uyuyayım.( O kadar ben ki.)
- Merak etme her şey zamanla geçer.
- Umarım öyle olur çünkü çok yoruldum.
Taehyung'un ardından bakmaya devam ettiğim sırada bu gün doğum günüm olduğunu hatırladım.
Yine de bu hiçbir şeyi değiştirmiyordu çünkü ne mutlu olabileceğim ne de üzülebileceğim bir şeydi. Tek sorun yalnız ve üzgün olmamdı.
Son zamanlarda hayatıma dair her şeyden o kadar çok sıkılmıştım ki hiçbir şey gözüme güzel ve ilgi çekici gelmiyordu. Bana huzur veren günbatımları beni düşündüren gündoğumları artık sadece güzel bir manzara gibi geliyordu.
İşin tuhaf kısmı ise kendime artık eskisinden çok daha fazla güveniyor olmamdı. Hatta son zamanlarda hayatımda olumlu olan tek şey buydu.
Sanki sahip olduğum her şeyi kaybetmiş ve artık hiçbir şeyden korkmuyordum çünkü kaybedecek bir şeyim kalmamış gibi hissediyordum.
Büyümek ve doğum günleri artık kutlayacak bir şeylerden ziyade daha çok beni düşünmeye sevk ediyordu ya da hayatımda düşüneceğim çok fazla şey vardı.
Oturduğum yerden doğruldum ve eve doğru yürümeye başladım. Her gün aynı geçiyordu tek bir farkla biraz daha canım acıyordu.
Aşkı takıntı haline getirdiğimi düşünmeye başlıyordum çünkü bu kadar acı çekmem normal değildi. Belki de bir psikoloğa gitmem gerekiyordu.
Yine de hayat her şeye rağmen yaşamaya değerdi. Başımıza ne geleceğini bilemezdik. Belki de bir gün her şey bitter güzel şeyler olurdu.
Düşüncelerin içine dalmış yürürken sonunda eve varmıştım. Geriye sadece çıkacağım merdivenler kalmıştı.
Eğer o merdivenlerin sonun da onun beklediğini bilseydim yine gider miydim?
_______________________
Merhaba, iğrenç bir bölüm olduğunun farkındayım. Bu yüzden özür dilerim. Bayadır yokum çünkü yks sınavı yüzünden ama Allah kahretmesin ki sınava giremedim geç kaldım. O kadar kötü bir haldeyim ki... Tekrar kusura bakmayın.
Gün içinde bir bölüm daha gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Kim| Namjin
FanfictionSeokjin uzun süredir Namjoon'dan hoşlanıyordu. Cinsel yönelimini bildiğinden ondan oldukça uzak duruyor ve sıradan hayatına devam ediyordu. Her şey o gün tepetaklak olmuştu. Namjoon ve Seokjin tıp fakültesinde okuyan iki gençti. İkisinin oldukça f...