•
•
İnsanları teselli etmek göründüğünden çok daha zordur. Üstelik sevdiğimiz insanların acılarına eşlik etmek ve sıkıntılarını paylaşmak göründüğü kadar kolay değildi.
Yaşadığımız süre zarfında başımıza pek çok şey gelebilir. Bunların bir çoğu akıl almaz derecede canımızı acıtsa da katlanmaktan başka seçeneğimiz yoktu.
Dolmaya başlayan gözlerini kaçırdıkça benim daha çok canım yanıyordu. Hiç bir şey düşünme gereği duymadan ona doğru yaklaşıp sıkıca sarıldım. Şu anda ağlayacak bir omuza ihtiyacı vardı.
Kolları bellimi sıkıca sardığında ona iyice yaklaştım. Çenesini omzuma koyduğunda gözlerim yaşarmıştı. Çok acı çekiyor olmalıydı.
" Aslında çok uzun zaman önce anlamıştım bir tuhaflık olduğunu. Sözde babam sandığım adam bana her zaman uzak ve soğuktu. Hiç bir zaman en ufak bir yakınlık veya temasta bulunmadı. Bu o kadar çok canımı yakıyordu ki... Onları mutlu etmek için her zaman iyi bir öğrenci oldum. Liseyi birincilikle kazandığım zaman bana ilk defa gülümsemişti. O kadar mutlu olmuştum ki! Sonrasında her şey daha da garipleşti. Eskiden her zaman yemeği birlikte yerdik ve en azından bir kaç kelime konuşma fırsatı bulurduk. Günler geçtikçe iyice uzaklaştılar benden. Tıp okumam için ısrar etmeye başladıklarında her gün kavga ediyorduk. Olaysız tek bir günümüz yoktu. İlk defa annem bana el kaldırmıştı. Hayırsız evlat olduğumu düşünüyorlardı. Bu o kadar zoruma gidiyordu ki en sonunda kabul etim. Kendimi olumlu düşünmeye o kadar zorladım ki. Bir şeyleri artık umursamıyordum ve değişmiştim. Ama öğrendiklerim gerçekten canımı yakıyor. Beni evlat edinmesinin tek nedeni çocuğunun olmasıymış ve şimdi yerine geçmem için de mezun olmamı bekliyor... Sırf zeki olduğum için beni evlat edinmiş Jin..."
Hıçkırıkları arasında zar zor konuşuyordu ve ben onunla birlikte ağlarken saçlarını okşuyordum. Çok zordu anlattığı şeyler. Bunlar kolay kolay sindirelecek şeyler değildi,onun için çok zor olmalıydı.
Hayat hiç birimize iyi davranmıyordu... Bir süre sonra hıçkırıkları yerini derin iç çekişlere bırakmıştı. Benim de ondan farkım yoktu.
Yine de onun beni bu kadar sıkı sarması bana güven veriyordu. Hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum sanki ne olursa olsun geçicekmiş gibi.
Saçlarını okşamayı bıraktığımda bellimi saran elleri çözülmüştü. Anlık olarak içine düştüğüm boşluk bana iyi hissetirmemişti. Neden sarılmayı bırakmıştı ki?
" Özür dilerim seni de derde boğdu-"
" Nasıl böyle düşünürsün! Tabiki de anlatacaksın!"
Başını eğmişti fakat ellerime olan bakışları gözümden kaçmamıştı.
" Hadi kahvaltı yapalım, dünyanın sonu değil ya buluruz bir çözüm."
" Ben senin kadar cesur değilim..."
" Böyle düşünme sen özgür bir bireysin hem kaybedecek neyin var ki?"
Gözleri bir türlü gözlerimi bulmuyordu. Soğuk kanlı davranıp ellerine uzandım.
" Merak etme hepsi geçecek, başımıza gelen her şey zamanla geçiyor öyle ya da böyle. Şimdi yemek yiyelim soğumadan, hadi gel."
Onu arkamdan çekiştirip oturtmuştum. Kahvaltı yapmaya başladığımızda gözlerini büyüterek bana dönmüştü.
" Bunları sen mi yaptın? "
" Yok sen uyurken kendi kendine olmuşlar"
Kahkahalarla gülmeye başladığımda bana öylece bakmıştı.
" Gülsene!"
Gülümsediği zaman ortaya çıkan gamzelerine büyülenmiş gibi baktığımda oda bana bakmayı sürdürdü. Sonunda bakışlarımı çektiğimde sesisce yemeğimizi yemiştik.
" Birazdan işe gideceğim benimle gelmek ister misin?"
" Sanırım eve gideceğim, onlarla bu konuyu konuşmak istiyorum."
" Anlıyorum. Yine de unutma ne zaman istersen buraya gelebilirsin. Her zaman seni dinlerim yani şey sonuçta arkadaşız."
Gözleri kısa süreliğine gözlerimle buluşsa da yine önüne dönmüştü.
" Evet sanırım öyleyiz... Sende beni her zaman arayabilirsin ne olursa olsun. Ve teşekür ederim her şey için."
Arkasını döndükten kısa süre sonra tekrar dönmüştü.
" Umarım okula dönersin Jin çünkü sensiz hiç çekilmiyor."
Gülümseyip yürümeye başlamıştı. Beni hızla atan kalbimle orda bırakıp öylece gitmişti. Benim yaptığım şey ise şaşkınca bakmaya devam etmek olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr.Kim| Namjin
FanfictionSeokjin uzun süredir Namjoon'dan hoşlanıyordu. Cinsel yönelimini bildiğinden ondan oldukça uzak duruyor ve sıradan hayatına devam ediyordu. Her şey o gün tepetaklak olmuştu. Namjoon ve Seokjin tıp fakültesinde okuyan iki gençti. İkisinin oldukça f...