°7°

310 43 3
                                    

Şaşkınca ona baktığımda içimde bir şeylerin kırıldığına yemin edebilirdim. Beni fark ettiğinde hiç durmadan hızla uzaklaştım. Arkamdan seslendiğinde adımlarımı sıklaştırdım.

Lavabonun kapısını kapatığımda sırtımı kapıya yasladım ve gözlerimi yumdum. Sakin olmaya çalıştım, gözlerim yaşardığında kendime kızdım.

Bu kadar basit bir şey için ağlayacak değildim. Onu biriyle ilk defa gördüğüm için bu kadar tepki veriyordum. Her ne kadar kendime itiraf edemesem de umutlanmıştım.

Aptaldım bu kadar basit bir şeye ağlayacak kadar aptaldım. Yüzümü yıkayıp önlüğümü düzeltip çıktım.

- Seokjin nerdesin hızlı ol .

Elime tuturulan tepsiyi sıkıca kavrayıp bekleyenlere vermiştim. Canım acıyordu. Gözlerim onu aradı ama yoktu, muhtemelen o kadınla bittirmesi gereken işler vardı.

Kalan siparişleri verip soluklanmıştım. Vardiyamın bittmesine yarım saat kalmıştı. Kalan bardakları sildikten sonra üstümü değiştirdim.

Eve doğru yürümeye başladığımda markete gitmeye karar verdim. Ramen ve ton balığı
aldıktan sonra marketten çıkmıştım. Kafam hâlâ doluydu, aklıma onu o kadınla birlikte gördüğün geliyordu.

Eve vardığımda yorgunluktan ölüyordum. Yemek yemeye bile halim yoktu. Kaldığım yer çok küçüktü bu nedensizce çok hoşuma gidiyordu. Hiç vakit kaybetmeden yatağımı sermiştim.

Vücudum her ne kadar yorgun olsa da aklım onunla doluydu. Ne kadar çabalarsam çabalayayım aklımdan çıkmıyordu. Bu gün olanlardan sonra kendime bir söz vermiştim onu kesinlikle unutacaktım. Düşüncelere dalmışken kapının çalmasıyla şaşırmıştım.

Kapıyı araladığımda ev sahibini görmeyi beklemiyordum.

- Rahatsız etiğim için özür dilerim acil olduğu için gelmek zorunda kaldım. Kocam bir kaza yapmış ve gitmem gerekiyor. Kayınvalidemi evde yanlız bırakmayacağım için ne yapacağımı bilmiyorum. İstemezsen sorun değil.

Beklediğim bu durum karşısında oldukça şaşırmıştım çünkü çok ani olmuştu.

- Sorun değil ben bakarım siz gidin.

- Çok teşekkür ederim. Ben sana ilaç saatlerini mesajla atarım.

Ev sahibinin ardından evdeki işlerimi halledip hızla aşağıya inmiştim. Kapı açık olduğu için içeriye rahatça girmiştim.

Salona göz gezdirdiğim sırada pencerenin önünde tekerlekli sandalye de oturan büyükanneyi fark ettim.

Kitap okuyordu. Nasıl bir giriş yapacağımı düşünürken o bana döndü.

- Geldin mi? Gelinim geleceğini söylemişti.

- Şey... Ben evet geldim. Adım Seokjin.

- Hoşgeldin,benim adım da Del-mi!

Onun bu enerji dolu sesi karşısında oldukça şaşırmıştımp,benim enerjim onun aksine sanki tükenmişti. Yaşına rağmen gençken çok güzel olduğu bariz bir şekilde beliydi.

- Gel yanıma otur.

Onun komutu karşısında yapabileceğim tek şey sandalye çekip onun yanına oturmak olmuştu. Kitabını sakince kapattı ve yanındaki camın pervazına bıraktı.

- Çok fazla sıkıntı ile boğuşuyor olmalısın. Sana güzel bir yemek yapacağım. Bu yüzden bu gün spagetti yapacağız. Benimle yemek yapmak ister misin?

Gözlerindeki her şeyi biliyormuş gibi olan  ifadesi  beni biraz ürpertse de ona ısınmıştım.

- Evet.

Mutfakta dolanırken mutfağın ne kadar güzel olduğunu fark ettim.

- Mutfağınız çok güzel.

- Yemekleri güzel yapan bir şeyde mutfaktır aslında her ne kadar insanlar bunu anlamasa da ben buna inanıyorum.

- Hoşunuza giden bir mutfakta yemek yapıyorsanız mutlaka güzeldir.

Büyükannenin verdiği komutlar ile sosu yapmaya çalışıyordum. Farklı yöntemler denediğini farkettiğimde ona hayran kalmıştım. her ne kadar yaşlı insanların çoğu yenilikleri kabul etmeyip eskiye bağlı  olsa da onda bambaşka bir şey vardı sanki.

Sosu karıştırdığım sırada aklıma Namjoon gelmişti. Son olanlar canımı yakıyordu. Her ne kadar duygularımı bastırmaya çalışsam da  kurtulamıyordum.

- Onu özlüyorsun değil mi?

- Evet onu özlüyorum, her ne kadar inkar etsemde onu çok özlüyorum...

Boş bulunup verdiğim cevap karşısında çok utanmıştım.

Mr.Kim| NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin